Selamlar,
Ece ve Ewan'in aşk hikayesi, bu bölüm ile sona kavuşuyor. İnşallah beğenmişsinizdir. Fikirlerini dillendirmekten çekinmeyin. :)
DİPÇE: Resim temsili. :P
_____________________________________
Üç Yıl Sonra
Gözlerimi hızla açtım. "Derin nefes al... Bir... İki... Üç..."
Yine kabus görmüştüm. Üç yıl önce sevdiğim adam ile geçirdiğim o kaza, zaman zaman, ne gereği varsa, rüyalarıma giriyordu. Sanki tekrar tekrar yaşıyordum. Böyle olunca da Elma denen o pisliğe daha da bileniyordum. O soyu bozuk, şerefsiz, kardeş katili kadına...! Bir insanın sırf kraliçe olmak için kendi kardeşini öldürmesini aklım hala almıyordu. Hep filmlerde, romanlarda gördüğüm bir şeydi. İnsan hiç gerçekten hayatta da karşısına çıkabileceğini düşünmüyordu.
Ewan ve benim kazamı da kardeşininki gibi planlamış, yoldan çıkmamıza neden olmuştu. Tek fark bu sefer intikam almak için böyle bir şeye yeltenmişti. Birkaç hafta boyunca hastaneden çıkamamıştım. Ben aileme gidecekken onlar yanıma gelmişti. Babam deliye dönmüştü elbette. Şüphelendiğim kişiyi söylemiştim. İşin iyi yanı kuzenim Elgin de ondan şüphelenmişti. Dedim ya zehir gibi kafası vardı kızın. Babam dahil, MacAlpin ve MacGregor klanı işin üzerine gidince, gerçek ortaya çıkmıştı. Kendi ailesi bile kızlarının böyle gaddarca bir şey yapmış olması karşısında donup kalmışlardı. Avrupa'da idamın olmaması ne kadar kötüydü! Ömür boyu hapis cezası da alsa, bu bana yetmiyordu. Hala gidip o kadını öldürmek istiyordum. Tekrar derin nefesler aldım.
Göğsümdeki kolun ağırlığı hissedince sağıma döndüm. Sımsıkı sarılmıştı. Yine terlemiştim. Kış vaktinde beni terletmeyi başarabilen tek insan o idi. Sıcak nefesini yüzüme üfleyerek gözlerini açtı. Mavi gözlerinin içi gülüyordu.
"Madainn mhath!" dedi.
Güldüm. "O dediğinden."
Kolundan destek alarak başını kaldırdı. "Hayirli sabahlar, o zaman."
"Hayatına ı harfini al artık. İ diyerek nereye kadar gideceksin?"
"Bunu basit bir kelt kelimesini dahi telaffuz edemeyen kadın mı söylüyor?"
"Ediyorum! Maiseach Turcach ve Grinn Albannach."
Ewan gür bir kahkaha attı. "Fena değil. Üç sene üzerinde çalışınca anlaşılır hale gelmiş."
"Keltçeme laf ettirmem!" Daha fazlasını söylemeye yeltenmiştim ki dudakları beni susturdu. Artık çekinmeden, korkmadan bu dudaklara ve fazlasına sahip olabiliyordum. Kapı açılınca dudaklarımız ayrıldı.
İki buçuk yaşındaki ikizlerimiz neşeyle yatağa atladılar. Kızım daha çok bana benzerken, oğlum da babasına benziyordu. Gözleri ela ve maviydi. Hemen aramıza girdiler ve yorganın içinde kayboldular.
"Bu çocuklar da senin gibi pijama dışında bir şey giymiyor."
"Ewan... Sen de eniştem de hala öğrenemediniz. Pijama bir hayat tarzıdır. Takım elbise gibi."
"Ha?"
Bir şey demesine fırsat vermeden yorganın içine girdim ve bize katılmasını bekledim. Her sabah yaptığımız gibi yorgan altında sabah güreşi için hazırdık. Çocuklarımız keyifle kahkahalar atarken Ewan'i onlarla boğuşurken izlemek.... olağanüstü bir keyif veriyordu. Hayatımda bundan daha fazlasını istemiyordum. Ne mal ne mülk ne konum. Sadece sevdiğim adam ve çocuklarımla birlikte huzurlu, mutlu ve sağlıklı bir ömür. Başka türlü mutlu olamazdım. Allah'a bunun için her gün şükrediyordum. Bana gerçek mutluluğu yaşattığı için.
SON
Evet, bitti mi? Bitti, bitti! Fakat roman daha bitmedi! Bundan sonra Ewan'in ağzından bir kaç bölüm okuyacağız inşallah. ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Kral ve Ben
Romantizmİskoçya'da umduğundan fazlasını buldu. Ece Alp, tarihin ve gizemin içinde yaşayan genç bir kızdır. Bu tutkusu onu İskoçya'ya kadar götürür ve aile yadigarı gizemli kolyesi sayesine atalarının izini sürer. Bundan sonraki yaşadıkları ise onu çıkmaza...