Selamünaleyküm,
Bildiğiniz gibi Ewan McAlpin ve Ece Alp'in hikayesi bitti ama bu, romanın sonuna geldiğimizi göstermiyor, demiştim. Şimdi de size Ewan McAlpin'in gözünden birkaç bölüm ekleyerek, olaylara bir de onun ağzından tanıklık etmenize vesile olmak istiyorum.
İnşallah beğenirsiniz. Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Güzel bir roman olduğunu düşünüyorum ve hala keşfedilmiş bir hikaye değil. Gerçi tanıtım üzerinde de şu sıralar çok duramıyorum maalesef. Sizden destek bekliyorum. :)
DİPÇE: Elma'nın bile bu kadar delice istediği elbise nasıl bir şey diye merak eden var ise, medya'ya ekledim. :) Güzel, değil mi? ;)
_____________
BALO 1. BÖLÜM
Ilık su başımdan aşağı düşerken tek düşünebildiğim buradan hiç çıkmamaktı. Su o kadar rahatlatıcıydı ki balıkların kara yerine suda yaşamalarını daha iyi anlıyordum. Bazen ben de suyun içinde yaşayan bir varlık olmak istiyordum; deniz veya göl fark etmez, su olsun da!
"Ewan?"
Kardeşim Eachann seslenince gözlerimi açtım. Engin denizlerde özgürce yüzme hayali de buraya kadarmış.
"Efendim?"
Eachann her zaman olduğu gibi, izin alma gereği dahi almadan, banyoma girip bir anda cam kapıyı çekti.
"Biraz acele etsen? Hala hazır olmadığına inanamıyorum. Ev sahibi sensin!"
"Kafa dinlemeye ihtiyacım var."
"Şimdi zamanı mı? Balo sonrası dinlersin. Neyin var? Baloları seversin."
"Bugün değil... Çık dışarı!" Suyu üzerine fırlatınca ateşten kaçar gibi geri gidip güldü ve banyodan dışarı çıktı. Derin bir nefes alıp verdim ve bir düğmeye basarak suyu kapatıp, duşa kabinden çıktım. Bornozumu giyip odaya girdiğimde Eachann benim deri koltuğuma oturmuş yarım bıraktığım kitaba bakıyordu. Belli ki onu hemen başımdan defedemeyecektim.
"Hala burada mısın?"
"Az önce Elgin'in kuzeni ile tanıştım."
"Öyle mi?" dedim umursamazca. Giyeceğim kilt takımını seçmek için dolabımı açtım. Elim her birinin üzerinde dolaştı, en son elbise kılıfı içinde uzun yıllardır bekleyen bir kıyafetin üzerinde durdum. Hala duygularımı alt üst eden, beni geçmişe götüren ve bir türlü kurtulamadığım, belki de kurtulmak istemediğim, anılara götürüyordu. İç çekip, siyah takımımı alıp, yatağın üstüne attım.
"Görünüşü Elgin'e hiç benzemiyor. Sanırım baba tarafına çekmiş. Doğal biri."
"Ailesinin bürokrat olduğunu söylememiş miydi?"
"Öyle."
"Siyasetin içinde yaşayıp büyüyen insanların doğal olmasını bekleyemezsin. İyi bir oyuncudur eminim."
"Sana katılmıyorum."
Bornozu çıkartıp kardeşimin yüzüne fırlattım. Yüzüme 'çok safsın!' diyen bir ifade kondurdum.
"Bilhassa kadınlardan korkacaksın!"
"Herkes Elma değil." dedi bornozu yüzünden çekip bir köşeye koyarken. Koymadan önce de düzenli bir şekilde katlamıştı. Bu oğlanın titizliğine ölüp bitiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Kral ve Ben
Romansaİskoçya'da umduğundan fazlasını buldu. Ece Alp, tarihin ve gizemin içinde yaşayan genç bir kızdır. Bu tutkusu onu İskoçya'ya kadar götürür ve aile yadigarı gizemli kolyesi sayesine atalarının izini sürer. Bundan sonraki yaşadıkları ise onu çıkmaza...