Ek Bölüm - 5

5.1K 328 20
                                    

Selamünaleyküm,

Evet, ek bölümlerimizin sonuna geldik. Bu bölümle beraber İskoç Kral ve Ben, tamamen sonlanmış romanlar kervanına katıldı. Bir çalışma daha bitti ama siz, siz olun; bu romanı tek başına bırakmayın. Okuyun, okutturun, yorum yapın, oylayın ve paylaşın. Sizin gibi daha çok kişinin okumasına vesile olun.

İnşallah romanımızı beğenmişsinizdir. Fikirlerinizi belirtmekten çekinmeyin. Öpüldünüz. :)

Bebişlerimize de maşallah barekallah :)

                       

Karar ve Ayrılık

Ece Alp... Bu kız beni mahvetmişti. Kalbimi yıllardır kilitli bir kutu içinde saklarken, bir gece gelmiş eline balyozu alıp indirmiş ve kilidi kırarak kalbimi eline geçirmişti. Geri vermeye de yeltenmemişti ki ben de vermesini istemiyordum. Oldukça garip, diğer kadınlardan farklı ve eğlenceli biriydi. Aslında pek komik mizahı yoktu ama yine de bana eğlenceli geliyordu. 

Gretna'da onu öptüğümde yediğim tokattan sonra araba garajımda ikinci kez öpmeye yeltenmem akıllıca değildi ama zaten öpmeye de niyetim yoktu, o gün her şeyi açıkça konuşmuştu. Elbette bu kokusu ile bir an sarhoş olup, boynuna küçük bir öpücük kondurmama engel olmadı. Sadece ona kızdığım için kendimce bir şeyi kanıtlamak istemiştim. Kanıtladım da. Oyuna getirdiğimi görünce bana iyi bir sopa çekmesini bekliyordum. Bunun için kendimi hazırlamıştım. İzin de verecektim, hak ettiğimi en başta biliyordum. Lakin o bunun yerine daha kötüsünü yapmıştı. Ağlamıştı. O an kalbini nasıl param parça ettiğimi, nasıl zarar verdiğimi görmüştüm. Eachann haklıydı, tam bir pisliktim. Ne ara kendimi kaybedip böyle iğrenç bir adama dönüşmüştüm ki? Üstüne üstün kendime bakmadan çevremdekilerin pislik olmasından yakınıyordum. Ece gayet doğru bir tespitte bulunmuştu. "Herkes kendi gibi insanı çevresinde toplar."

Bu yüzden o kızdan uzak durmalıydım. Benim gibi bir adamın çevresinde olmamalıydı; kalbinden beni çıkarıp atmalıydı. Sevgisini de gülümsemesini de kokusunu içime çekmeyi de hak etmiyordum. Oysa bir an belki... Belki aramızda bir şans olabileceğini düşünmüştüm. Onu daha iyi anlamak için onu şekillendiren inancını dahi araştırmaya, incelemeye başlamıştım. Fakat verdiğim zararı görünce en doğrusu bir an önce İskoçya'dan gitmesiydi. Bunu en kısa sürede yapması gerekiyordu zira çevremde dolanmaya devam ettiği sürece ona doğru çekilecek ve zarar vermeye devam edecektim. 

Bu ruh hali ile kendimi odama kapattığımda onu kalbimden çıkartma kararı almıştım. Bunun için de ilk önce kafamdan atmam gerekirdi. Eğer düşünmez isem sızlayan bir kalp de olmazdı. Bu yüzden eskisi gibi davranmaya karar verdim. Genelde tercihim olmasa da oda hizmetçimi baştan çıkartmaya yeltendim. Pek uğraşmam da gerekmedi zaten. Ellerim bacaklarında, kollarında ve belinde dolanırken, dudaklarım boynuna öpücükler kondururken her şeyin yoluna gireceğinden emindim ama yanılıyordum. Bir sorun vardı. Kadını istemiyordum. Onu değil. Ece'yi istiyordum. Ona sarılmak ve kokusunu doya doya içime çekmek ve gerekirse sonsuza kadar o şekilde kalmak istiyordum. Başka hiçbir şeye ihtiyacım yoktu, bana gülümsesin yeterdi. Kölesi dahi olurdum. İkinci kez düşünmezdim bile. İstesin yeter.

Ellerimi kadından çekip, uzaklaştım. "Git." dedim soğuk bir şekilde. İlk başta afallasa da kararlı bakışlarımı görünce bir şey söylemeden kendini odamdan dışarı attı. Ben de kendimi yatağa attım.  Birkaç saat sonra, gecenin bir vakti, hatırlayamadım ama canımı sıkan bir kabus ile uyandım. Uykum kaçmıştı. Dışarıda gök gürlüyor, bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Üzerime bir şey giyip, Elgin'in gizli bahçesine gitmeye karar verdim. Orada yağmuru izler, daha rahat bir şekilde uykuya dalabilirdim. Belki kitap dahi okurdum.

İskoç Kral ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin