23. Bölüm

4.9K 350 18
                                    

Ve kitabımızın sonlarına yaklaşıyoruz. :P

                       

Ondan sonra bir şey anlamadım çünkü ana dillerinde konuşmaya başladılar. Duygularım allak bullak olmuştu. Aslında onunla birlikte olabileceğim düşüncesi beni mutlu etmişti ama diğer yandan ülkesine de zarar gelsin istemezdim. Hem ben bir kraliçe mi? Yok, mümkün değil. Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayım böyle göremezdim. Ben kendi ailemin kraliçesiyim. Babam bu yüzden bana Ece demişti. Bundan daha büyük bir yere kraliçe falan olamam.

Biri ağzımı kapayınca yerimden sıçradım. Elgin, parmağı ile susmamı işaret etti ve beni taht odasından uzaklaştırdı. Sonunda ağzımı serbest bıraktığında sırıtıyordu. "Haberleri duydun, sanırım?" dedim.

Güldü. "Elbette. Ewan, kocaman, kocam da bana söyledi. İnşallah yakında elti olacağız." 

Suratımı buruşturdum. Elti mi? Kuzenimle mi? Bak bu oldukça garip bir duyguydu. 

"Haydi. Odama gidelim. Ayrıntıları konuşuruz. Anlaşılan İskoçya'da yer yerinden oynayacak. Huuu. Çok heyecanlandım."

Beni kolumdan tutup çekiştirirken varlığını bile unuttuğum biri ile karşı karşıya geldim. Elma nefret saçan gözleri ile bana bakıyordu. Hizmetliler birkaç parça eşyasını saraydan dışarı taşıyordu. O günden beri, Ewan'e onu sormamıştım. Aklıma bile gelmemişti. Hala sarayda olduğunu görünce şaşırmıştım.

"Gidiyor musun?" dedi Elgin, tatmin olmuş bir ses tonu takınarak. Bana döndü. "İşi çok ağırdan aldı."

Elma sert adımlar atarak yaklaştı. Yarım metre kala durdu. "Eninde sonunda senden de sıkılacak." Dişlerini sıkarak konuşuyordu. Gözlerindeki hezimeti rahatlıkla görüyordum. Sanki hayatını ondan çalmışım gibi bana bakıyordu. Eh nispeten öyleydi. Kraliçe olacaktı ve bunun için her şeyi yapmıştı. Şimdi ise onun elinden her şeyi almıştım. Dokunsam ağlardı. 

"Sen diyorsan." dedim sadece. Bu kadınla tartışmak falan istemiyordum. Bir an önce hayatlarımızdan çekip giderse hepimize iyilik etmiş olacaktı.

Hınçla elini kaldırıp bana savurdu. Ama eli havada kaldı. Elgin, daha önce görmediğim kadar öfkeli gözlerle kadına bakıyordu. Elini sertçe kenara itti. "Haddini aşma. Karşındaki müstakbel İskoçya kraliçesi var."

Elma gülmekle acı çekmek arasında karışık bir ses çıkarttı. "Kime niyet, kime kısmet." dedi. "Tatlı Alice de öyle olacağını düşünmüştü. Ama ne oldu? Basit bir trafik kazası geçirip, öldü. Hemen heveslenme derim."

"Tamam."

Kadın şaşkın bir şekilde bana baktı. Daha fazlasını söylememi hatta yapmamı istiyordu, kesin. Ama tuzağına düşmedim. Böyle bir insanla münakaşa edip de elime ne geçebilirdi ki? Yıpranmış bir sinir, boşa gitmiş bir zaman... İsraf ya hu! Değmez.

Bir saat sonra Ewan, Elgin'in odasına geldiğine, kuzenim bizi yalnız bırakmak için odadan çıktı. İlk işim sarılıp, koklamak oldu. Onu ne zaman görsem bunu yapıyordum. Sanırım onu tamamen kaybedeceğimi düşündüğüm için bilhassa kokusunu ve sıcaklığını aklıma kazımaya çalışıyordum. Eğer Ewan söylediğini yapacak ise inşallah ayrılmamız da gerekmeyecekti. 

"Kararından emin misin?"

"Evet. Seninle olmak istiyorum."

"Ya ülken? Baban haksız değil."

"Birileri kapı mı dinledi?"

"Vallahi huyum değildir. Bağrışmaları duyunca..." Güldü. "Anladın işte. Konuyu çaptırma."

İskoç Kral ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin