Canın yanıyor, canım yanıyor...
Yanıyoruz...
Farkında değiliz hayatın canımızı yaktığının.
Ama yanıyoruz, yavaş yavaş... Ve ben artık çok yoruldum. (K.H)~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ülkemizin ne kadar güzel, insanlarımızın ne kadar yüce olduğunu anladım bir kez daha...
Tankı durdurmak için paletin önüne yatan, bir genci kurşunlardan korumak uğruna ayağını kaybeden, kolunu yahut bacağını kaybeden, Mercedeslerini, taksilerini tankın önüne süren hatta bu uğurda tankın paletleri altında ezilen, vatanı korumak uğruna kurşuna dizilen, kafasına sıkılan, alınlarına doğrultulmuş silahı dahi es geçip vatanı korumaya devam eden, tankı ele geçirip beş dakika da sürmeyi öğrenen, henüz on altı yaşında olmasına rağmen babasıyla vatanı korumaya çalışırken şehit düşen, yine o anda ikiz kardeşiyle birlikte aynı anda şehit olan, kurşunlandıktan sonra hastaneye kaldırılmasına izin verilmeyen ve orada şehit düşen, tekbirlerle ve Allah nidâları ile canını feda eden, kurşunlara aldırmayan;
Kadını erkeği ile vatanını, dinini, Başbakanını, özgürlüğünü koruyan VATANDAŞLARIMIZIN VE ŞEHİTLERİMİZİN O PAK ALINLARINDAN ÖPERİM.
78 milyon tek yürek oldu, kurşunlara kendini siper etti, vatanını korudu bu millet! Bunu gördükten sonra Türkiye bir hiç, bu ülkeden de, gençlerinden de bi b*k olmaz, hepsi ipsiz sapsız diyen vatan hainlerinin anlına ilk kurşunu ben sıkmak isterim, bilmiş olun...
Bir Türkiye'ye 78 milyonun canı feda... Canım feda olsun...
Allah dinimize, milletimize, Başbakanımıza, özgürlüğümüze zeval vermesin. Tüm şehitlerimizin mekanı cennet olsun. Allah hepimize sabır versin. Allah cennette Peygamber Efendimiz ve şehitlerimizle bir arada olmayı hepimize nasip eder inşAllah.....
Unutmadan! Bir fatiha oku şehitlerimize olur mu? Hatta bir değil iki oku, üç oku, ama yeter ki oku....
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Babası masum insanların hayatlarını mahfetmiş miydi, onları ölümden de beter bir yola sürüklemiş miydi gerçekten?
Sonra başka bir gerçek geldi aklıma; uyuşturucu bağımlısı bir babanın oğluydu demek. Vay canına!
Babası suçsuzdu aslında, bütün bunların suçlusu Ayperi'ydi. O kadın suçsuz bir insanı uyuşturucu bağımlısı yapabilecek kadar karaktersizdi. Yapmak istememişti babası, masum insanların hayatlarını mahfetmeye yüreği el vermiyordu, ama uyuşturucu öyle kötü bir illettir ki kriz tuttuğu zaman insanın gözü hiç bir şey görmez. Mantıklı düşünemez, her şeyi yapabilecek düzeye gelir insan. Serhat'a da böyle olmuştu, gözü hiç bir şeyi görmüyordu. Her şeyi yapabilirdi, yeter ki çoktan kirlenmiş kanına birazcık uyuşturucu girsindi. Kabul etti Ayperi'nin söylediklerini ve uyuşmuştu bir beyinleri çıktı dışarıya...
Nereye gidecekti? Ne yapacaktı?
Gittiği parkın zeminine çöktü kaldı çaresizce. Ondan başka kimse yoktu parkta, akşam olmuştu fakat genç adam hala ne yapacağını bilemiyordu. Bir çıkar yolu yoktu. Ayperi onu mahfetmişti, o da başka insanları mahfedecekti her ne kadar yapmak istemese de...
Titrek soluklar vererek ağlamaya başladı Serhat. Yapmak istemiyordu, o pislik yuvasına kimsenin gözü dahi değsin istemiyordu, ama şimdi oraya kendi elleriyle birini teslim edecekti. Ağlaması şiddetlenirken gözyaşlarını ardı ardına feda ediyordu soğuk zemine. O içine kısa ama sürekli nefesler alırken tek duyduğu kendi ağlama sesiydi, uzun uzun ağladı Serhat. Sonra ince ve korkak bir ses duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Son Düşü
Teen FictionYüzüstü uzandığım soğuk betonun üzerinde saçlarım yüzümü gizlerken ağlamaya devam ettim, boğazıma sayısız hıçkırık diziliyordu ve ben yine dudaklarımı ısırıyordum. Sırf O ağladığımı duymasın diye... Biraz olsun kendime gelebildiğim zaman fark ettim...