Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor.
Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun?○●○●○●○●○●○●○●○
Yiğit, Hasan'ın ricalarına dayanamadı ve kaçıncı katta kaldıklarını, oda numarasının kaç olduğunu söyledi. Bir kaç dakika sonra kapının önünde kumral saçlara ve buğday bir tene sahip olan Hasan gözüktü; suratında kocaman gülümsemeyle içeriye daldı.
"Selamın aleyküm millet."
Çilem karşısındaki adam cevap vermedi. Yiğit, Hasan'ı "Aleyküm selam." diyerek karşıladı, ardından O da Çilem gibi sessizliğe büründü. Hasan bir kaç adımda Çilem'in yanına yaklaştı ve tam önünde durdu, ellerini arkasında birleştirdi ve aşağı doğru eğildi. Çilem, adamın bu hareketinden hoşlanmadığını belli edercesine kaşlarını çattı.
"Geçmiş olsun Yiğit'in bodyguardı." dedi Hasan.
Çilemin kaşları anında havaya kalktı. Bu adam durup dururken neden böyle bir şey söylemişti ki?
Yiğit'in gözleri ikisi arasında gidip gelirken, bakışları Çilem'de sabit kaldı. Genç kadın ourduğu yatağın üzerinde büzülmüştü. Hasan'ın bu hareketinden rahatsız olduğu belliydi. Genç adam, Çilem'in ne tepki vereceğini merak etmeye başlamıştı, bu yüzden ses çıkarmadı.
Hasan şaşırdığını belli edercesine kaşlarını kaldırdı, "İnsan hiç yoktan bi teşekkür eder."
Çilem kafasını kaldırıp karşıdındaki uzun ve ince olan Hasan'a baktı. "Teşekkürler." diyerek kestirip attı.
Hasan doğruldu ve sağ elinin parmaklarını ileri geri oynattı. "Kendi ağzımla söyledikten sonra teşekkürün ne değeri kaldıysa!"
Şaşırma sırası Çilem'deydi. Ne tuhaf bir adamdı bu? "Değeri kalmayan teşekkürümü geri alıyorum o zaman!"
"Neyse, bir seferlik affettim seni." dedi Hasan, kasım kasım kasılarak.
"Senin affına ihtiyacım yok!"
Hasan, dönerek Yiğit'e doğru baktı. "Ne de atarlı bir şey bu. Şundaki bakışlara bak! Bakışlarıyla beni parçalara ayırıyor resmen."
Hasan'ın, Çilem orada yokmuş gibi davranarak kendisi hakkında Yiğit'e bir şeyler söylemesi genç kızın sinirlenmesine sebep oldu. 'Bende buradayım,' der gibi öksürdü Çilem.
Hasan konuşmasını keserek tekrar Çilem'e baktı. "Sen sinsi sinsi bizi mi dinliyorsun bakayım?"
Hasan, Yiğit'in kızmayacağını bilse karşısındaki kadınla dövüşürdü dövüşmesine, ama sonuçlarına da katlanmak zorunda kalacaktı. En iyisi Yiğit'in bodyguardının huyuna gitmekti.
Çilem cevap vermede gecikmedi, "Burada olduğum halde, sen de pişkin pişkin arkamdan konuşuyorsun."
Hasan eliyle çenesini kaşıdı, "Bak bunda haklısın. Bu durumda ödeşmiş oluyoruz." dedi ve elini Çilem'e doğru uzattı, "Beyaz bayrak sallıyorum, barış ilan edelim."
Çilem, bir Hasan'a birde uzattığı ele baktı. O kimseyle el sıkışmazdı ki! Bir süre tepki vermeden Hasan'ın eline baktı, nasıl olsa elini geri çekecekti. Fakat Hasan, Çilem'in beklediğinin aksine elini biraz daha öne uzattı, gözleriyle elini işaret etti. Çilem 'Hayır' dercesine kafasını sağa sola salladı. Hasan 'Bekliyorum' dercesine elini biraz daha ileriye uzatmaya çalıştı.
Yiğit ise tüm bunları dikkatlice izliyordu. Çilem'in o eli sıkmayacağını adı gibi biliyordu, ama yine de içinde oluşan sebepsiz merak duygusunu bastıramıyordu. Aradan bir dakika kadar geçtikten sonra Yiğit olaya el attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Son Düşü
Fiksi RemajaYüzüstü uzandığım soğuk betonun üzerinde saçlarım yüzümü gizlerken ağlamaya devam ettim, boğazıma sayısız hıçkırık diziliyordu ve ben yine dudaklarımı ısırıyordum. Sırf O ağladığımı duymasın diye... Biraz olsun kendime gelebildiğim zaman fark ettim...