"Beni anlamıyorsun!"

9.9K 399 10
                                    

Komutan, bir yandan ceketinin bir kolunu koluna geçirirken diğer yandan telefonun diğer ucunda konuşanı can kulağıyla dinliyordu. Siyah deri ceketinin yakalarını da düzeltikten sonra hızla kendini dışarı attı. Kot pantolonunun içinden anahtarlarını çıkarırken koşar adımlarla arabasına doğru yürüyordu. Telefondaki nefes almadan konuşurken onun kelimelerine yetişmekte güçlük çekiyordu. Arabanın kapısını açıp kendini şoför koltuğuna atarken:

"Tamam, tamam. Sen arabayı kaybetmeden takip etmeye devam et." diye telefondakini tembihlerken çoktan arabayı hareket ettirmiş, gazı köklemişti. Duyduklarını düşündükçe arabayı daha hızlı sürüyor, direksiyonu daha bir sert tutuyordu. Kendisinin bile anlamadığı kelimeler homurdanıyordu öfkeyle. Aptallık ondaydı! Ne diye sevdiğinin kolundan tutup götürmemişti ki? Dilzar'ı kaçırıp götürseydi her an böyle tetikte yaşamayacaktı. Al işte, aklındaki olmak üzereydi. Lerzan ağa sevdiğinin canına kıymak üzereydi. Ağzında sert bir küfür savururken Lerzan ağa denen o iğrenç herifi öldürme planları kurdu zihninde. Onun dokunamadığına dokunduğu yetmiyormuş gibi birde öldürecek miydi? Asla! Asla buna izin veremezdi. Dilzar, her ne kadar başkasının olsa da o hala onun kalbinde yaşayan tek kadındı ve o kalbinde yaşayanı sonsuza kadar korurdu. Onu seveni korumalıydı.

Genç adam, içindeki acıyı sulayıp her saniye büyütürken toprağın üstünden sadece öfkesini gösteriyordu. Direksiyonu sıkıca kavrayan parmaklarının beyazlaşan boğumlarına gizledi duygularını. Sıktıkça canı yandı. Canı yandıkça daha da kaynadı öfke kazanı. Hangi duyguyu hissetmesi gerektiğini şaşıran kalbiyle baş edemiyordu. Bir yerden tutarken diğer yerden patlak veriyordu. Kulaklarına varan sesi zihninde bastırırken çatık kaşlarıyla dikkatini yola vermeye çalıştı. Birini öldürmen gerekiyorsa ilk benden başla diyen karısının sesi tekrar kulaklarında yankılanırken direksiyonu tutan elleri neredeyse direksiyonla bir olacak derece sıklaştı. Zaten delirmişti üstüne karısının yaptığı bu aptallık onu zıvanadan çıkarmıştı. Artık onu tutmaya kimsenin gücü yetmezdi. O kendiyle bir savaş içerisindeyken yakıp yıkacaktı. Belki de hiç yapmadığı şeyi yapıp öldürecekti. Araba taşlı yollardan sarsıntılarla ilerlerken göz ucuyla yanında sessizce oturan karısına baktı. Bir eliyle kolunu tutup ovalarken gözünden bir kaç damla yaş süzülüyordu. Genç adam küçük bir küfür homurdanıp önüne döndü. Rüstem'in konağından def ederken namlunun önüne gelen karısını kolundan tuttuğu gibi peşinden arkasında itiraz sesleriyle sürüklemişti. Kimin ne dediği ne düşüneceği umurunda değildi. Madem karısı bir aptallık yapıp namlunun önüne geçmişse hak ettiğini alacaktı. 

Arabayı boş bir arazide durdururken karısına bakmadan kendini dışarı attı. Yüzüne çarpan sıcak esintiyle gözlerini yumup derin bir nefes soludu. Bugün tüm olanlar gözlerinin önünden geçtikçe genç adamın öfke kazanı daha bir kaynıyordu. Kapanan araba kapısının sesini duyunca kaşlarını çatıp arkasına döndü. Esen sıcak rüzgar karısının yüzünü yalayıp uzun saçlarını arkaya savururken ona sahip olmanın acısını yüreğinde hissetti. Bedeninin her santimine sahipti genç adam fakat yüreği onu teğet geçiyordu. Yüreği sırf ona ait olmamak için namlunun önüne atlıyordu. Bu gerçek aklına geldikçe elleri öfkenin altına gizlenmiş bir acıyla titriyordu. Hızlı adımlarla karısının hemen yanında biterken genç kadının bakışları altında ince kolunu sıkıca kavrayıp onu boş araziye doğru sürükledi. Biraz yürüdükten sonra karısının bedenini iğrenç bir şeymiş gibi öne doğru fırlattı. Toprakla bir olan bedenin ağzından acı dolu bir inilti çıkarken genç adam elini arkasına atıp tişörtünün altına gizlediği gümüş metali çıkardı.

"Ölmek istiyordun. Ha? İlk senden başlamamı istiyordun değil mi?" diye boş arazide kükrerken sesi dağa taşa çarpıp yankı yapmıştı. Genç kız başını yerden kaldırıp namlunun ucuyla burun buruna gelirken bile ölümün korkusunu tam olarak hissedememişti. Korkmuyordu! Bu namlunun ucunda ölmekten korkmuyordu. Zaten o ona silah doğrultan adamın koynuna girdiği an adam tarafından öldürülmüştü. Bu kezde silahın sıcak kurşununda can verse ne çıkardı? Adamın gözlerindeki acıyı göremeyecek kadar nefret doluydu genç kadın. Başka yürekteki haykırışı duyamayacak kadar kulak kesilmişti kendi sesine.

Hanım Ağa (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin