"Tek kurşun sensin."

9.6K 385 20
                                    

Bu bölüm biricik okurlarımdan Zübeyde Güçlü'ye gelsin. 

Ayrıca facebook ve instagram hesaplarımdan beni takip edip mesaj atan herkese teşekkür ederim. 

facebook: Medine Afşin

İnstagram: medinea33

Zübeyde Güçlü, adlı okuyucumun yaptığı kolajı da siz değerli okurlarıma sunar ve kendisine tekrar teşekkürlerimi iletirim. 

Hepinize İyi Okumalar. Seviliyorsunuz :)

Bir devrimdir sevda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir devrimdir sevda. Kocaman bir dünyaya baş kaldırış... Olan düzeni yıkıp yeni bir dünya kurmak... Hakimin kırdığı kalemdi bazen de. Sevda Lerzan'dı, hakim Dilzar.

Dilzar'ın hakim olduğu bu davada tüm deliller Lerzan'ın üzerindeyken idamın tekrar getirilmesi içten bile değildi. Fakat hakim iki gündür davayı durdurmuş, sonu belli olmayan bu mahkemeden çekilmişti. Şapkasını önüne almış günlerdir kara kara düşünmekteydi. Neyi düşünmesi gerektiğini de bilmiyordu. Duygularını mı? Gittikçe azalan mantığını mı? Aylardır mantığı için bir savaş içerisindeydi fakat görünen o ki kaybetmek üzereydi. Kendini kocasının kollarına atıp delicesine ağlamak ve sarılmak istiyorken gözleri önüne gelen o sahneler araya duvar gibi giriyor, onu yerden yere çakıyordu. Gidip sarılsa ne olurdu ki? Yaralarını sarsa, derman olsa yüreğine... Gururu muydu yoksa ona engel olan? Ayaklarına prangalar bağlayıp gitmesini engelleyen. Iki gündür kendine kalkan bildiği dört duvar arasında tek kelam etmemiş, düşüncelerinden oluşturduğu okyanusta boğulup durmuştu. Lerzan'ın da ondan bir farkı yoktu. Geceleri o uyurken geliyor, sabah o uyanmadan kalkıp gidiyordu. Tavana bakan gözlerini yumarken aklına iki gün önce deli gibi korktuğu o an geldi.

İki gün önce...

Lerzan, ona sıkıca sarılan karısını istemeden kollarından çekip arkasına sıkıştırdığı metal silahı çıkardı. Silahı gören karısının korku dolu gözlerini yok sayıp sert adımlarla banyodan dışarı çıktı. Odanın kapısına elini atıp arkasından onu takip eden yara bere içindeki kadına baktı. Omuzlarından sıyrılan kaftanı düşmemesi için göğsünden sıkıca tutmuştu. Sanki gitmesini istemiyormuş gibi hüzünle ona bakmaktaydı. Kapı kolunu bırakıp tek adımda yanına vardı. Kafasının arkasından tutup dudaklarını alnına bastırdı. Kokusunu bir daha hiç duyumsamayacakmış gibi içine çekti. Dudaklarını ayırmadan:

"Sakın odadan çıkma. Ben geleceğim."deyip arkasına dönecekken gömleğinden küçük bir çocuk gibi kavrayan Dilzar ile durdu.

"Silahı var, ağam. Gitme..."

"Şşt, korkma! Bana işleyebilecek tek kurşun sensin."

Oysa o kurşunun işlemesi için bir silaha gerek vardı ve o silahta Lerzan'dan başka kimse değildi. Lerzan, Dilzar'ı bir başına bırakıp dışarı çıkarken aklında sadece Dilzar'ın gitme deyişi vardı. Tek bir kelimeydi işte! Onu ya yıkan yahut dirilten... Dilzar'ın ağzından çıkacak tek bir kelimeyle kaderi çiziliyordu.

Hanım Ağa (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin