Herkese merhaba arkadaşlar.
Hanım Ağa final olmasına rağmen gelen mesajlar açıkçası beni çok mutlu ediyor. Hanım Ağa'nın böyle sevildiğini görmek oldukça güzel.
Bende sizleri özel bölümle ödüllendirmek istedim. Okuduktan sonra lütfen yorumlarınızı yazmayı unutmayın.
Ayrıca benimle diğer hikayelerimde beraber olmak istiyorsanız yeni kitabım olan 'ÇÜNKÜ SEN' ile yan yana gelebiliriz.
İYİ OKUMALAR :)
Genç adam merdivenleri sert adımlarla inerken burnundan soluyordu adeta. Elindeki gömleğe acımasızca bakarken gözlerini geniş avluya çevirdi. Kimsenin olmaması onu daha da öfkelendirirken içinden sakin olmak için kendi kendine telkinler veriyordu. Şu saate kadar zaten çok bile dayanmıştı. Sert çıktığından emin olduğu sesiyle:
"Berzan!" diye kükredi adeta. Sesi duvarlara çarpıp avluda yankılanırken bir Allah'ın kulunun çıkmaması onu daha da çıldırttı. Hangi cehennemdeydi bu ahali! Merdivenleri inip avlunun ortasında durdu.
"Ulan eşek sıpası! Hangi deliğe girdin lan?"
Mutfak kapısından ürkek ceylan gibi titreyerek çıkan Sıdıka ellerini önünde birleştirip gözlerini ateş saçan ağasına çevirdi.
"Bir sorun mu var, ağam?" diye sordu titrek sesiyle. Lerzan çatık kaşlarını daha da çatarak:
"Nerede o?" elindeki açık mavi gömleğini havada sallayarak "bu gömleklerimin hali ne? Giyecek hiçbir şeyim kalmamış. Tüm bunlar olurken siz neredeydiniz?" Sıdıka cevap vermek için ağzını açmıştı ki merdivenlerin başında beliren Gule kadın:
"Ne oluyor, Lerzan? Ne diye bas bas bağırırsın?" Lerzan elindeki gömleği yere fırlatıp Gule kadına döndü.
"Şunun yaptığına bak, ana! Ben şimdi nasıl işe gideceğim?" Gule kadının gözleri her tarafı yırtılmış olan gömleğe kaydığında kahkahasını tutamayıp konağı inletecek kadar şuh bir kahkaha attı. Yere atılan gömleği alıp kahkahalar eşliğinde incelerken Lerzan ağanın öfkesi sınırı aşmak üzereydi.
"Her geçen gün beni daha da şaşırtıyor." diyen Gule kadının elinden gömleği bir hışımla çekti.
"Biri bana hangi gömlekle... Ah, pardon! Hangi kıyafetle demeliydim çünkü sağ olsun birileri tüm kıyafetlerimi paramparça etmiş." Lerzan ağanın öfkesinin farkına varan Gule kadın dudaklarını birbirine bastıran kahkahasını bastırmaya çalıştı.
"Berzan her zamanın ki yerinde." Lerzan kırmızı görmüş boğa gibi sert adımlarını odasına doğru çevirdi. Yaklaştığı her dakika o eşek sıpasına yapacağı işkenceleri düşünüyordu. Odasının kapısı sertçe açtığında yatağın üzerinde saçlarını tarayan karısıyla göz göze geldi. Bakışları bir anlıkta yumuşasa da tekrar aynı ruh haline büründü.
"Nerede o?" diye öfkeyle sorup ardından kapıyı kapatarak içeri girdi. Genç kadın elindeki tarağı komidinin üzerine bırakıp ayağa kalktı. Giydiği bornozun ucu omzundan kayıp çıplak tenini ortaya sererken Lerzan'ın arzu dolu bakışları o tarafa kaydı. Genç kadın adamın bu haline içten içe kahkahalar atarken sesli bir şekilde yutkunmasını keyifle izledi. Giydiği bornozun kısalığı da cabasıydı zaten.
"Kim nerede?" diye sorarken sesinin cilveli çıkmasına izin verdi. Lerzan ağa bakışlarını onu sarhoş eden bedenden çekmeye çalışarak:
"Be...Berzan." dedi. Kekeleyen sesine lanet edip derin bir iç çekti. Bu kadının hastasıydı! Gün geçtikçe daha çok sevdalanıyor, daha çok arzuluyordu. Doyum hormonları söküp alınmış gibi doyumsuzdu ona karşı ve karşısındaki kadın her şeyin farkında olarak bunu çok iyi kullanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hanım Ağa (TAMAMLANDI)
RomanceBilinmez sevdanın üzerine kaç kelam yazıldığı. Bilinmez Mardin'in kaç sevda gördüğü. Bilinmez Lerzan Ağa'nın yüreğinde ki sevdanın ateşi. Bilinmez Dilzar'ın o ateşte nasıl yandığı. Peki bilinen neydi? Gelin sizde sevdaya yelken açan yüreklerin hik...