"Haydi," dedim, diğerlerinin durdukları yerden kımıldamadıklarını görünce. "Gidelim.""Bir açıklama bekliyoruz, Aisley." dedi otoriter bir ifadeyle, Dan. Neden diretmeye karar vermişti şimdi? Biraz daha beklersek Nyxomnis ayağa kalkıp bizi yakalayacaktı.
"Anlatacağımı söyledim." dedim aceleyle. "Önce buradan uzaklaşmalıyız. Hala tehlikeyi atlatmadık."
"Kız haklı," dedi Miray. "Gidelim, sonra anlatır. Norcross'un kafasında sandalyeyi parçaladı resmen, vardır bir bildiği."
Miray'dan aldığım destekle gülümsedim. Diğerleri de bunun mantıklı olduğunu düşünmüş olacak ki koşmaya başladılar. Fakat yanlış yöne gidiyorlardı.
"O tarafa değil!" diye bağırdım arkalarından. "Kuzeye gideceğiz!"
Hepsi durup bana bakarken istemsizce güldüm. Yanıma geri döndüklerinde ise kendimi toparlamıştım, zamanın çok kısıtlı olduğunu unutmamalıydım. "Siz sadece beni takip edin." diyerek koşmaya başladım. Peşimden geldiklerini ayak seslerinden anlayabiliyordum. Hepsinin ne yapacağını şaşırdığının farkındaydım ama buradan uzaklaşana kadar sabretmek zorundaydılar.
*
Yeterince uzaklaştığımıza karar verdiğimde nefes nefese durdum.
"Tamam, duralım."
Arkamı dönünce hepsinin bitik bir halde bulmuştum, aralıksız koştuğumuzdan çok yorulmuştuk. Hepsi kendilerini atarcasına yere çökerken ben de oturdum. Ellerimi geriye koyarak ağırlığımı onlara verdim ve ayaklarımı uzattım. Şimdi hepsine her şeyi anlatmak gibi bir sıkıntım vardı. Nefes nefese oluşumun bunu zorlaştıracağını biliyordum. Ayrıca elimde hiçbir kanıt olmadan bunu nasıl halledebileceğimi de bilmiyordum.
"Norcross diye biri yok." dedim. Hepsi şaşkınca bana bakarken iç geçirdim. Niye böyle tam ortasından konuya girmiştim ki? Daha mantıklı bir yol izlemem gerekiyordu.
"Ne? Nasıl? Gördük ya orada, ne demek yok?" dedi Lucas. Bu haline güldüm.
"O aslında Nyxomnis'ti, söylediğim gibi. Bizi hapsetmeye çalışıyordu. Genivra'yla işbirliği yaptıklarına kalıbımı basabilirim. Zamanımız kısıtlı ve orada zaman kaybetmemiz için elinden geleni yaptı. O kitaplar tamamen uydurmaydı. Güçlerimizi nasıl kullanacağımızı onları okuyarak öğrenemeyeceğiz. Sadece kendi hakkımızda bildiğimiz şeyleri öğrenecektik, belki bir de gücümüzün ne olduğunu. O da zaten kapaklarındaki sembollerden anlaşılıyordu."
"Bir dakika, bir dakika." dedi Lucas ve kendini yere bıraktı. "Çok hızlı oldu bu. Bünyemin kaldırabileceğinden emin değilim."
Sahte bayılma numarasına gülsem de şimdi sırası değildi.
"Bayılma numaranı sonraya sakla Lucas," dedim. Hemen kafasını kaldırıp bana baktı ve oturur pozisyonuna geri döndü.
"Tamam ama sen söyledin bak, yapacağım sonra."
Bir an önce sussun diye hızla başımla onayladım ve o da diğerleri gibi dikkatle beni dinlemeye başladı.
"Her şeyi yavaş yavaş anlatıyorum." dedim, hepsinin üzerinde onay almak ister gibi gözlerimi gezdirdiğim sırada. Ardından tatmin olmuş bir edayla devam ettim.
"Şüphelerimin hepsi bir anda kafamda doğrulandı. İnanın nasıl oldu, bu kadar büyük sonuçlara hiç ipucu olmadan nasıl varabildim, üstelik bunların hepsinden nasıl bu kadar eminim ben de bilmiyorum. Ama bana güvenin, anlattıklarımın hepsi doğru. İlk gece. Oraya gittiğimiz ilk gece, Norcross olarak bize kendini tanıtan Nyxomnis kitapları bizden başkasının okuyamayacağını söylemişti, hatırlıyor musunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AURORA
Science Fiction(Aurora Serisi'nin 1. kitabıdır. Seri iki kitaptan oluşmaktadır.) Özel güçlere sahip 12 insanı başka bir gezegene sürgün etmek ve onları bunun bir sürgün olduğundan haberdar etmemek, işin en kolay kısmıydı. Fakat her şeyin bu kadar karmaşık hale g...