Bazı anlar vardır, çaresizlik kavramının ne demek olduğunu tüm benliğinizle hissedersiniz. Çünkü vücudunuzu ele geçirir; teninizde huzursuz edici etkiler yaratır, ellerinizi titretir, aklınızın her köşesine bulaşarak korkuyu da beraberinde getirir. Size hükmetmeye başlar. Bu yüzden de o ne isterse onu yaparsınız.
Falicia ve Dominic dizlerimin dibinde öylece yere yığılıyken tam da bu anlardan birini yaşıyordum. Çaresizliğim bütün bedenimi ele geçirmişti. Bir şeyler yapma isteğiyle yanıp tutuşuyor olmam, elimden hiçbir şeyin gelmemesi ile çakışıyor ve kafamın içinde bir kaos yaratıyordu. Aynı anda hem tüm öfkemi kusmak hem de ağlamak istiyor, hem Nyxomnis'i bulup bizi buraya gönderdiği için yakasına yapışma hem de bir daha sonsuza dek JMA'in tek bir üyesinin bile yüzünü dahi görmeme arzularıyla dolup taşıyordum. Tüm bu yoğun duygu ve düşüncelerin sonucu olarak ise sadece oturduğum yerde öylece kalabiliyor, boş bakışlarımı bir Falicia'ya bir Dominic'e çevirmekten başka hamlede bulunmuyordum.
Falicia... Belki de çoktan son nefesini vermişti. Ona ne olduğunu bile bilmiyordum. Yaralı olabilirdi, mutasyona uğramış bir yaratık tarafından ısırılmış olabilirdi, zehirlenmiş olabilirdi... Olasılıklar uzayıp gidiyordu ama hiçbirini keşfetmem kayda değer bir sonuç elde etmemi sağlamayacaktı. Koluma yapışarak yardım dilendiği sahneleri zihnimden atamıyor, sürekli kısık sesini duyar gibi oluyordum.
Aniden kendi kendime öfkelendim. En başında öldürüleceğime aldırmasaydım ve JMA'den kaçmaya çalışsaydım, şimdi ya tek kişilik hayatıma devam ediyordum ya da çoktan bu anların hepsini yaşamaktan kurtulmuş olacaktım. Yaşanacakları öngöremezdim, evet, fakat yine de bana kraliçe olduğumu söyleyip duran ve arkadaşlarımı oyuncak gibi kullanan kaçıklarla dolu bu yere gelmeye kendimi ben ikna etmiştim.
Omzuma sivri bir şeyler battığında acıyla inleyerek geri çekildim. Şimdi de biri bana tırnaklarını mı geçiriyordu? Kafamı kaldırınca Iris'le karşı karşıya kalmıştım. Artık rüyalarımı süsleyen bir imgeden ibaret değildi. Karanlıkta bile ışıldayan kanatları ve sert ifadesiyle tam önümde duruyordu, son duyduklarımdan sonra iyiliğimi istediğinden emin olabileceğim Buzlar Kraliçesi. Benimle uğraşan diğer kaçık ondan nefret ettiğine göre gerçekten aynı taraftaydık.
"Sakın kendini suçlama seansına başladığını söyleme bana." diye aşağılayıcı bir tonda konuştu. Üslubundan hiç hoşlanmıyordum, yine de bu aklımdan geçenleri bildiği gerçeğini değiştirmiyordu. İfadesizce ona bakmayı sürdürdüm.
"Bir de ağla istersen, aptal kraliçe." diye devam etti. "Bu hallerine geri dönmene uyuz oluyorum."
Kaşlarımı çattım. "Geri dönmeme mi?"
Sorumu ustalıkla geçiştirdi ve Falicia'yı işaret ederek "Arkadaşın için bir şeyler yapman gerekiyor." dedi.
Durgun bir ifadeyle Falicia'yı süzdükten sonra yavaşça ayağa kalktım. "Benim onun için yapabilecek bir şeyim yok."
Iris, kızdığını kolaylıkla anlayabileceğim kadar hızlı bir hamleyle yanıma ilerledi ve işaret parmağını göğsüme bastırdı. Dişlerini sıkarak "Kendine gel artık!" dediği esnada her saniye daha da içeri batan tırnağı gerçekten canımı yakıyordu. "Senin o kız için yapabileceğin bir şey yoksa, benim de senin için yapabilecek hiçbir şeyim yok. Duyuyor musun?"
Derimin adeta parçalandığını hissettiğimde gözlerimi sımsıkı kapatıp dişlerimi sıktım. İyiliğimi istiyorsa neden bana bunu yapıyordu? Neden bu kadar güçlüyse bizi koruması altına alıp o kaçığı benden uzak tutmuyor, arkadaşlarımı korumuyordu?
"Duyuyorum." dedim, güçlü kalabilmek için verdiğim savaşı dışarı yansıtacak kadar tok bir sesle.
"Güzel, o zaman şimdi gözlerini aç ve kızı kurtar. Genivra onu sadece yaraladı. Zamanında panzehiri yetiştirebilirsen onu kurtarırsın. Mantığını kullan ve artık içgüdülerine kulak ver. Güçlerini biraz olsun kullanmaya başlaman gerekiyor. Kraliçe olduğunu hatırlatmak için daha ne kadar çabalayacağım? Senin her şeyi kabullenip böyle çocukça bir tavırla yenilgilere boyun eğecek lüksün yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AURORA
Science Fiction(Aurora Serisi'nin 1. kitabıdır. Seri iki kitaptan oluşmaktadır.) Özel güçlere sahip 12 insanı başka bir gezegene sürgün etmek ve onları bunun bir sürgün olduğundan haberdar etmemek, işin en kolay kısmıydı. Fakat her şeyin bu kadar karmaşık hale g...