•16• "Laila"

42K 3.5K 2.1K
                                    

Yağmur şiddetini azaltmış, usul usul çiselemeye devam ediyordu. Çiselemek kelimesini Dominic sayesinde az önce yeni öğrenmiştik. Başaracağımı düşünmeye, güzel sonlu hayallerime öyle dalmıştım ki onun gülümseyerek beni izlediğinin çok geç farkına vardım.

"Ne var?" dedim, sesimi duysun diye biraz bağırmıştım ve hayal kurarken yaptığım gibi gülmeye devam ediyordum. Saçlarımdan alnıma, alnımdan da yüzüme süzülen yağmur damlalarından dolayı ara sıra gözlerimi kısmak ve elimin tersiyle yüzümü silmek zorunda kalıyordum.

Daha çok güldü. Diğerlerinin kendi halinde olduğunu görünce hışımla yanına ilerledim. Ne kadar sert görünmeye çalışsam da yüzümdeki gülümsemeyi de, sesime yansıyan neşeyi de bastıramıyordum. Zaten bu defa öfkemin sahte olduğunu çok belli ediyordum. "Niye gülüyorsun?"

Islak olmasına aldırış etmeden yere, karşısına oturdum. Zaten sırılsıklamdım. Tamam, belki biraz fazla yakınına oturmuş olabilirdim. Yanına ilerlerken ne kadar yakınına geldiğime dikkat etmemiştim ki! Olduğum yere oturuverince de arada pek mesafe kalmamıştı. Bence bunu gözardı etmeyi başarabilirdim.

"Gülümserken çok gü..." Sanki bir anlık dalgınlıkla söze başlamış gibi cümlesini tamamlamadan hafifçe öksürdü, gözlerini kapattı ve gözünün önünde canlanan bir şeyi yok etmek istermiş gibi kafasını iki yana salladı. "Şey, haline gülüyordum. Diğerlerini izlerken çok komik görünüyorsun."

Toparlamaya çalışsa da bunun altında farklı bir şey olduğunu sezmek zor değildi. Çünkü şimdiye kadar onu tanıyabildiğim kadarıyla, Dominic asla plansız cümleler kurmaz ve "şey" kelimesini kullanmazdı.

"Az önce kuracak olduğun cümle bu değildi ama..." dedim gülerek. "Olsun, boşver. Önemli değil sanırım. Önemli olsa söylerdin herhalde?"

Sersemlemiş bir tavırla "Evet, tabii." dedi.

Gözlerimi kıstım. Benim hakkımda ne düşünüyordu? Aslında kendime bundan önce sormam gereken başka bir soru vardı sanırım... Ben onunla ilgili ne düşünüyordum? Çoğu zaman iyi yürekli olduğuna inanan tarafım, aramızda yükselen gerilimle çakışıyordu. Onunla inatlaşmak için kavga etmiyordum. Bir şekilde ikimiz de iletişim kuramayacak kadar hırçınlaşıyor, sonra mantığımıza dönerek sakinleşiyorduk. Başımızda bu kadar bela varken kafamı hiçbir zaman şimdiki kadar bunlara yormamıştım. Ama içimde bir yerlerde, bu gezegenden çok daha hayali bir diyarda gezinen diğer Aisley'e soracak olursam, onun vaktini ve ilgisini istediğimi tereddütsüzce söyleyebilirdim. Jessie ve Lucas'ın yakınlaşmasını sevimli bulurken Cerelia'nın ona olan ilgisini yersiz, zamansız görmemin başka bir açıklaması olamazdı.

Yağmur kesilmişti. Islandığından yüzüme yapışan bir tutam saç gözümün önünü perdeliyordu. Dominic'in yerinde hafifçe kıpırdandığını, elini kaldırdığını fark etmemle kendi içimde alarm vermeye başlamam bir oldu. Az önceki düşüncelerim bu gezegende hayat bulması gereken düşünceler değildi. Romantik bir film çekmiyorduk, bu sahne de Dominic'in benim saçımı gözümün önünden çekip kulağımın arkasına sıkıştırdığı ve sonrasında yakınlaştığımız sahne olmayacaktı. Söz konusu grubun diğer üyeleri olduğunda benzer durumları tolere edebilirdim ama kendi içimde bu kadar karışıkken ve tehlikenin merkezindeyken daha fazla duygusallığı hayatıma katamazdım.

Sahte bir şaşkınlıkla "Yağmur durdu." dedim ve refleksmiş gibi saçımı elimle kulağımın arkasına hızlıca sıkıştırdım. Elini tam kaldıracaktı ki benim bu yaptığımla durdu ve gökyüzüne baktı. Sonrasında ise "Artık gitsek iyi olacak." diyerek ayaklandı.

Sesinde yakaladığım hayal kırıklığının benim kuruntumdan ibaret olduğunu varsayarak peşinden ayağa kalktım. Onu kasıtlı bir şekilde engellediğimi fark etmemiş olmasını umuyordum.

AURORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin