•14• "Alev Kadın"

37.2K 3.6K 442
                                    

Oturduğum minderde dizlerimi birbirine çekip kollarımı etrafına doladım. Chris konusundaki tek gelişme hala ölmemiş olmasıydı. Saatlerdir onu uyandırmaya çalışıyorduk fakat başaramıyorduk. Üstelik bu ağaç evde bir gece daha geçirecek gibi duruyorduk, güneş batmak üzereydi ve ben o yaratığın yalnızca rüyamda gördüğüm bir canavardan ibaret olmadığını düşünüyordum.

"Pekâla." dedi Brian. "Bu böyle olacağa benzemiyor. Burası güvenli, bir geceyi daha burada geçirelim. Sonrasında Chris hâla uyanmamış olursa bunu o zaman tekrar düşünürüz."

Dizlerime sardığım kollarımı geriye çekerek kalktım ve Chris'in yanına ilerledim.

"Peki ya beklememiz onun için tehlikeliyse? Ya zaman geçtikçe ölme riski artıyorsa? Ya burada yaşayan kişi geri dönerse?" dedim endişeyle Chris'e bakarken. Ardından bakışlarımı Brian'a çevirdim. Omuz silkti.

"Üzgünüm ama yapabileceğimiz başka bir şey yok gibi görünüyor."

Dominic, Chris'in başucundan kalkarken öfkeyle soludu. "Size burada durmamamız gerektiğini söylemiştim. Her şeyin fazla mükemmel olduğunu, bir gariplik fark ettiğimi söylemiştim. Kalmamızı söyleyen herkes Chris'in düştüğü bu halden sorumlu!"

"Ne yapabilirdik Dominic?" dedim, burada kalmayı ilk savunanlardan biri olduğumdan sözlerini üzerime alınmıştım. "Geceyi dışarıda geçirseydik her şey daha iyi mi olacaktı sanıyorsun? Bundan çok daha berbat şeyler olacaktı!"

"Hey!" diye aramıza girdi, Falicia. "Sakin olun, tartışmanın sırası değil."

Elimle Dominic'i işaret ederek Falicia'ya baktım. "O zaman söyle ona saçmalamayı kessin."

Dominic merdivenlere ilerleyip alt kata indi. Fazla öfkelenmemeye çalıştığını anlayabiliyordum ama ikimiz de fevri karakterlere sahiptik, dolayısıyla en ufak bir tartışmada iki taraf da birbirine yükseliyordu. Yeraltına düştüğümüz gün de aynıları yaşanmıştı. Ayrıca, haklı çıkması geceyi dışarıda geçirmemizi daha mantıklı kılmazdı. Minderlerden birine geri oturup eski pozisyonumu aldım. Cerelia ise Dominic'in arkasından gitmişti. Cidden, bu kız şu durumdan bile faydalanmaya çalışmak zorunda mıydı? Burada içimizden birinin başına ne olduğunu bile bilmediğimiz bir şey geliyordu! O ise Dominic'in peşindeydi. Her neyse, bu konuyla ilgilenmesi gereken biri değildim.

"Onları boşverin," dedi Bill. "Cerelia Dominic'i sakinleştirir, birazdan da geri dönerler."

"Katılıyorum," dedi Sara. "Biz ne yapacağımızı düşünelim."

"Neden boş yere düşünüyoruz ki?" dedim. Kızgınlığımı üzerimden hâla atamamıştım. "Aramızda bir dahi olsa bile bunu çözemez. Bunun için zeka değil bilgi lazım. Boşuna kafanızı yormayın derim. Bence Chris'i uyandırmanın yolunu hiçbirimiz bulamayacağız."

"Hayır, bulacağız." dedi Jessie sert bir sesle. Onun bu kadar katı bir tepki verişine ilk defa şahitlik ediyordum. "Onu kurtaracağız."

Lucas, destekleyici bir ifadeyle Jessie'nin sözlerini devam ettirdi. "Ve bu gezegenden çıktığımızda tam on iki kişi olacağız."

"Hevesinizi kırmak veya sizi umutsuzluğa düşürmek gibi bir niyetim yok ama bu hayalperestlik oluyor." dedi Falicia. Ona katılıyordum. Acı olsa da gerçekleri söylüyordu. Buradan on iki kişi sağ kurtulmayacaktı. Belki dobralığın sırası değildi ama en azından Falicia içinden geçenleri bir yalanla örtbas etmiyordu.

Falicia'nın sözlerinden sonra herkes sessizliğe büründü. Dominic ve Cerelia tekrar yukarıya geldiğinde gözlerimi ikisi de görene kadar yüzlerine diktim. Bunu yapmayı niye üstüme vazife edindiğimi bilmiyordum, sadece yapmak istiyordum işte. Belki de Cerelia'nın bana olan tavrı beni de artık ona karşı gardımı almaya itiyordu. Bu yüzden de en ufak bir hareketinin bile altında art niyet arıyordum. Dominic'in peşinden gitmesinin tek sebebini sakinleştirmek olarak göresim gelmiyordu.

AURORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin