ELİCE:
Adrian'ın çıplak göğsüne daireler çiziyordum. O da omzumu okşuyordu. Başım göğsünde, saçlarım burnundaydı. Birbirimizi her zaman hissetmek istiyorduk. Mühürlenmek o kadar güzel ki."Savaşta sana bir şey olmasından korkuyorum." Dedim bir anda.
"Bende senin için. Ama daha ekime gireceğiz. Zamanımız var güzelim." Dedi.
"Biliyorum. Ama eninde sonunda gelecek."
"O zamana kadar hazırlıkları bitireceğiz. Vampir kurulunun baskılarından herkes kurtulacak. Artık ölüm cezası yok." Şirince gülümsedim.
"Artık okula mı gitsek?"
Birden horlamaya başlayan Adrian'a baktım. Uyuyormuş gibi yapıp horluyordu.
"Yaaa! Horlama çok çirkinsin. Karizmanı bozdun bile! Kalk!" Ben kalkmaya çalışınca bu sefer koluyla beni geri çekti.
"Kalkma. Sen benim oyuncak ayımsın. Sensiz uyumam artık." Dedi. Göğsüne bir tane geçirdim. İnleyerek gözlerini açtı.
"Sen bana ayı mı dedin? Ne dedin!"
"Yok hiç öyle şey der miyim? Sen benim küçük ayı yogimsin!" Dedi ve ben onu yakalayamadan vampir hızıyla koşarak banyoya girdi.
"Sen görürsün!"***
Motorla okula gelmiştik. Motordan inip kaskı çıkardım. Bagaja koydum. Adrian da o arada motoru park etmişti. Deri montumu çıkardım. Sonra Adrian'a baktım. Yanıma geldi.
"Bugün ne yapacak mışız?"
"Mine çiçeği bombaları hazır. Panzehiri zaten yaptık. Savaş için öğrencileri salona toplayacağız. Bir de sana bir sürprizim var." Dedi.
"Ah senin bu sürprizlerin..."Salona geldiğimizde öğrenciler toplanmıştı. Adrian sahneye çıktı.
"Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Bildiğiniz üzere, her sene vampirler ve kurtlar arasında okul olimpiyatları olur. Zamanı geldi. Bu senede olacak. Hepsi düello şeklinde olacak gibi görünüyor. Ve..." Adrian lafını tamamlamadan çok güçlü iki vampirin buraya geldiğini hissettik. Bunlar vampir kurulu değildi. Nasıl vampirler olduğunu anlayınca gözlerim şaşkınlığımı ortaya çıkarttı. Adrian'a bakıp sessizce dudaklarımın arasından şu kelimeler döküldü.
"Alfa.."Kapıdan içeri bir kadın ve adam girdi. İkisi de Adrian ve benim gibi alfalardı. Ama normal kişiler gibi değillerdi. Onlar Kızılderelilere benziyorlardı.
"Bir hoş geldin yok mu?" Dediler aynı anda. Adrian'la aynı anda birbirimize baktık. Kaş'larımı çatıp ben bunları hiç sevmedim! bakışı attım. Bana katılır bakışları vardı. Onlara tekrar baktım.***
"Kabilemiz Kızılderili insanlarında olduğu ve vampirlerle kurtların o çevre de bilindiği bir köydeydi. Vampir Kurulu insanlarımızı dönüştüreğimizi söyledi ya da herkesin öleceğini. O çevre de çok fazla insan vardı. Vampir kurulu gibilerini karşımıza almak istemedik çünkü sayımız onlardan fazla olsa da gücümüz yetersiz kalabilirdi. Kabilemiz onşarın ki gibi bir askeri eğitime sahip değillerdi. Bu yüzden kabuş ettik ancak zaman istedik. Onlar da zaman vermediler işte. Kabilemizi bir gece de öldürdüler. Anneleri, babaları, yaşlıları, çocukları... Kimseye acımadan öldürdüler." Diye anlattı adam.
"Bizim hikayemiz böyle. Vampir kurulu kabilemizi yok ettiği için size katılmak istiyoruz." Dedi kadın.
"Adın ne?" Diye sordum.
"Niçin?"
"Savaşa bizimle birlikte katılabilirsiniz"Bu yeterli uzun bir bölüm olmadı. Ama bazı tarih yerlerinden dolayı bugün yayınlamam gerekiyordu. Bu yüzden kısa oldu. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1
Vampire(ASKIDA) Ölüme bu kadar yakınken, ölümün ete kemiğe bürünmüş haline aşık olmak ancak bir vampir hikayesine özgü olmalıydı. Aşk, bu kadar güzelken bu kadar ölümcül olmamalıydı.