"Demir tabakaların içine Mine çiçeğini damlatın. Sonra da içine asit ekleyin, ve hemen kapatın." Dedi Aidan.
Açıklayayım; Bize Mine çiçeği bombalarının fikrini veren çocuğun adı Aidan idi.Eskiden vampir kurulunda bomba yapımı için orada eğitim almış. Ama kovulunca vampir kurulunun baskılarından bıkıp orada da bir bomba patlatmış. Dediğine göre Mine çiçeği bombaları onları üç gün etkisiz hale getiriyormuş. Küçücük bir Mine bile bir vampirin canını fena yakabilir, ya da bayıltabilir.
Mine çiçeği hakkında korktuğumuz tek şey kendi tarafımızdan birine gelmesiydi. Onun içinde çok dikkatli olmalıydık. Ya da bir tür panzehir de yapabilirdik.
"Hey!" Seslendiğimde herkes bana baktı.
"Neden Mine çiçeğine uygun bir panzehir yapmıyoruz. Bizim taraftan herkese Mine çiçeğine karşı olan bir panzehir koyarız. Karşı taraf etkilense de bize bir şey olmaz. Kaybedeceğimiz bir şey yok." Dedim."Doğru. Panzehir yaparsak bizim yüzümüzden bir kayıp olmaz." Dedi Adrian. Sonra Aidan'a dönüp ekledi.
"Panzehir yapmak mümkün mü?"
"Panzehiri otlarla falan yapamayız. Bunun bir panzehiri yok. Ama bir büyü yapabiliriz. Ve bildiğim kadarıyla Elice ve senin büyü gücünüz var."
"Ama nasıl yapacağımızı bilmiyoruz?" Diye sordum.
"Siz Kızılay da evlendiniz değil mi?" Dedi Aidan.
"Evet!" Dedik aynı anda.
"Şuan dünyanın en güçlü varlığı sizsiniz zaten. Çok güçlü bir savunma büyüsü yapabilirsiniz." Dedi. Gözlerim Adrian'a kaydı. O da bana baktı. Elimde ki son Mine çiçeği bombasını yaparken, "Bize yardım et yapalım." Dedim. Adrian bakışlarını benden çekip Aidan'a döndü.
"Evet." Diye destek verdi. Aidan derin bir nefes aldı ve başını salladı.***
Çimenlere oturup meditasyon yapmaya başladım. Adrian da aynı anda benimle yapıyordu. Elimi ona uzattım. Ve önümüzde ki kazanın içinde olan suya odaklandık. Bu suyu şifalı bir ilaca dönüştürecektik. Ve bunu iki alfa yaptığı için suyun neredeyse her şeyi iyileştirecek bir gücü olacaktı, Aidan'ın dediğine göre. Bu su vampir kurulunun, ve onlara karşı olan Yopyangir Vampir/Kurt okulunun bütün öğrencileri dahil, vampir kurulunun baskılarından sıkılan bütün herkesin savaşta kullanacağı suydu. Bunun sayesinde kimse zarar görmeyecekti.
Bütün dikkatimi suya verdim. Şifa dolu olmasını düşündüm. Her hangi bir hastalığı ya da rahatsızlığı geçirmesini diledim. Benimle beraber bana destek veren bir enerji hissettim. Bu Adrian'dı.
Birden onun gücüyle beraber daha fazla enerji hissettim. Bu çok fazla yoğun bir enerjiydi. Şuan kazanın içinde ki su titremeye başlamıştı.
"Protegernos del veneno del agua cristalina del mal." Kötülerin zehirinden koru bizi berrak su! Çok fazla kişinin bu kelimeleri ben dahil söylediğini duydum. Gözlerimi açtım. Yan tarafıma baktığım da çok fazla kişinin bu büyüyü yapmamamıza yardım ettiğini gördüm. Yerden kalkıp suya baktım. Su kırmızı bir renk almıştı. Kokusuna baktım. Kan değildi. Dişimle elimi kanattım. Sonra elimi kırmızı sıvının içine batırdım. Herkes meraklı gözlerle bana bakıyordu. Elimi çıkardığımda yara kapanmıştı bile. Adrian ve diğerlerine baktım. Hepsinin yüzünde mutlu ifadeler vardı.Ama sırf bir yarayla olacak şey değildi. Mine çiçeğiyle denemeliydik. Yanımda ki kovanın içinde Mine vardı.
"Elice ne yapıyorsun?"
"Mine çiçeğini de deneyeceğim." Dedim Adrian'a.
"Saçmalama. İşe yarıyor zaten." Dedi.
"Ama basit bir yarayla olmaz. Mine'yi deneyeceğim." Dedim. Eliyle beni durdurdu.
"Canını yakma. Oluyor işte."
"Kimsenin yaralanmasını istemiyorum. Sadece emin olacağım." Dedim. Elimi hala tutuyordu.
"Adrian bırakır mısın? Sadece parmağımı batıracağım." Dedim. Ama inatla tutmaya devam etti. Sertçe elimi çekmeye çalıştım. Ama beni itip kendi elinin tamamını batırdı. Bağırmamak için kendini tutuyordu. Kovayı elinden alıp yarasına baktım. Derisi tamamen soyulmuştu. Eline bakmamaya çalışarak boğazından bir tür hırıltılar çıkarttı. Arkamdakilere bağırdım.
"Biraz kan getirin!" Bir kaç kişi kan getirmeye gitti. Bende elini alıp şifalı suya batırdım. Başta çok yandığı için inlemişti.
"Yanıyor !" Diye bağırdı. Sonra kendini yere bıraktı. Ve elini sudan çıkarmış oldu. Bende yanına diz çöktüm.Gülümsedi. Bana baktı. Elini gösterdi. Tamamen geçmişti. Eskisi gibiydi. İzi bile yoktu.
"İşe yaradı." Dedi nefes nefese. Gülümsedim. Başımı salladım.
"İşe yaradı sevgilim. Merak etme. Ve bunu sakın bir daha yapma!" Dedim. Başını salladı.
"Emin ol yapmam."Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1
Vampiros(ASKIDA) Ölüme bu kadar yakınken, ölümün ete kemiğe bürünmüş haline aşık olmak ancak bir vampir hikayesine özgü olmalıydı. Aşk, bu kadar güzelken bu kadar ölümcül olmamalıydı.