75. Bölüm (Savaş Yolculuğu)

1.7K 129 10
                                    

Ve kokusu tamamen kaybolduğunda büyü kesildi. Ani bir hareketle yataktan kalkıp cama koştum. Kimse yoktu. Ve kokusu da kaybolmuştu. Onu bulamazdım. Pencereyi kapatıp büyüyle kilitledim. Sonra yaptığım büyüyle pencereyi görünmez bir ateşe çevirdim. Artık kim bu pencereye dokunursa eli yanacaktı.

Gözlerimi açtım. O büyük gün bügündü işte. Adrian'ın intikamını alacağım gün! Kalbimi boşlayan Tyler ve vampir kurulunun öleceği gün. Beni ve Bella'nın yalnız kalmasına sebep olup, binlerce kişiye acı çektiren bu beş kişinin yakılma vakti bugündü. Artık bazı şeyler çözülmeliydi. Ölmeye razıydım. Ama Bella'yı korumalıydım.

Yatağın ucuna oturdum. Ellerimle başımı okşarken hazırlanmam gerektiğini düşündüm. Ve yatağın ucundan kalkıp banyoya girdim.

Deri montumu giyip botlarımı aldım. Onları da giydim. Hazır olmuştum. Adrian ile yattığımız odaya son kez bakarken aklımda sadece geçirdiğimiz geceler vardı. O geceleri yalnız geçirmemin sebebi kesinlikle bugün karşılanacaktı.

Kapıyı kapatıp merdivenlerden indim. Herkes karşımdaydı. Alex ve diğerleri. Bella da yanımdaydı. Öfke ve intikamı belleyen gözlerimi pencerenin dışarısından yağan kara diktim.
"Vakit geldi." Dedim. Yutkundum. Zaman gelmişti. Enin için sevdiğim her şeyim. Ölürsem de, ölmesem de mutluyum. Yalnız değilim belkide.

Bir günlük yolculuktan sonra, savaş alanı: Marinoma Tepesinde...

Arkamdan esen soğuk rüzgar saçlarımı öne savurup yüzümü kapattığı sırada, simsiyah ağaçlarının arkasından vampir kurulu çıktı. Tyler'ın pis gülümsemesi midemi bulandırırken, onu en son gördüğüm zaman aklıma geldi. Kafasını nasılda patlatmıştım ama?

Onlara gülerek bakarken, o gün aldığım koku burnuma huzurla doldu. Bu koku beni büyüyle hareketsiz hale getirip bana sarılan alfa vampirdi! Bu kesinlikle oydu! Kokusu burnuma o kadar fazla dolmuştu ki. Kesinlikle büyüyle kokusu değiştirilmişti. Ama neden? Kimdi bu?

Tyler'ın hemen arkasındaydı. Onu yeni görmüştüm. Hala yüzü o pelerinin kapüşonundan görünmüyordu. Ama neden yüzünü saklıyordu? Acaba Diego olabilir miydi? Ama hayır. O kadarda olamaz.

"Tyler! Bak sizden çok daha fazlayız! Kazanamazsınız! Şimdi kendinizi teslim edin!"
Dedim. Ama ciddileşeceği yerde yüzünde muzipçe bir gülümseme belirdi. Başını hafif eğip bana bakmaya devam etti.
"Ah güzel Elice! Fazla kişi olmanız, bizim elimizde ki güç kadar önemli değil." Dedi. Kaşlarımı çatıp ne demeye çalıştığını anlamaya çalıştım.
"Kızılay eşin Adrian, sence nasıl öldü?" Dedi. Adrian dediği anda melez yüzüm ortaya çıkmıştı. Kurt dişlerim ve vampir gözlerim ortaya çıkmıştı. Onun kafasını koparmayı kavrularak arzuluyordum. Sonrasında koparacağım kafasını ezerek yakmak istiyordum.

Arkasında ki kişi bir adım öne geçerek Tyler'ın önüne geçti. Elleri kapüşonun ucuna gittiğinde korktum. İlk defa bu kadar çok korktum. Açmasını istemedim.
"Sakın kapüşonunu açma!" Açmak üzere olduğu kapüşonun üzerinden ellerini çekti.
"Kim olursan ol. Her türlü karşımızda duran kişiler öldürülecektir." Dedim. Karşı taraftan hiç bir ses gelmedi. Korkmuşlardı. Kesinlikle. Ama bunu kabullenmemeyi yeğliyorlardı. Vampir kurulunun baskılarından on bine yakın vampir ve kurt vardı. Elbette kaybedeceklerdi. Yanımda olan herkes, karşı tarafa kin besliyorlardı. Bu kadar fazla olduktan sonra bizi kimse yenemezdi. Bu karşımda duran alfa vampir Kapüşonlu olsada.

Tyler yumruk yaptığı ellerini açtı. Ve onunla savaşacak herkes vampir yüzlerini ortaya çıkardı.  Sonrasında kollarını kaldırdı. Ve bütün vampirler bağırarak bize doğru koşmaya başladı. Biz de onlara koşamaya başladık. Savaştan önce herkes mine çiçeği panzehirini içmişti. Bende işaret verdim.
"Şimdi!" Herkes cebinde ki mine çiçeği bombalarını fırlattı. Atılan bombalardan bir tanesi aynı anda on iki vampir öldürürken, üstümüze gelen mineler bize zarar vermiyordu. Panzehir etkisini gösteriyordu çünkü.

Bütün  gücümle Tyler denen pisliğe koştum. O ise hala yerinde duruyordu. Ellerini arkasında birleştirmiş bana gülüyordu. Hava da zıpladım. Üstüne kurta dönüşüp atlayacaktım. Ama dönüşemeden havada yakalandım. Kokusu alfaya aitti. Bu alfa Adrian olamazdı. O vampir kuruluna katılmazdı.

Beni hava da yakalayıp yere yapıştırıyordu. Boynundan tutup çevirdim. Bayılarak düştü. Onun uyanması için on dakika geçmeliydi. Onu yerde bırakıp kurta dönüştüm. Kendime emir verip içimde ki beyaz kurdu dışarı çıkardım. Altın sarısı gözlerimi vampir kuruluna diktim. Onlara saldıracağımı düşünürlerken dağların arkasında saklanan kurtlara çıkmaları için işaret verdim. Uluyarak gelmelerini işaret ettim.

Dağların üstünden kurtlar neredeyse uçarak geldiler. Hepsi uluyarak ya da hırlayarak dağların üstünden indiler. Beyaz bir kurt dikkatimi çekti. Bu Christina olmalıydı. Yanıma gelmişti. Ona hırlayarak bir şeyler söyledim.
"Abigail'i bul. Ben Tyler'ın kafasını kopartacağım!" Dedim. Onaylar tarzda bir hırlama çıkarttı. O koşarak giderken ben de arkamı dönüp Tyler'a baktım. Hırlayarak onu öldüreceğimi söyledim. Sonra üstüne doğru koştum. O da bana koşarak geliyordu. İnsan halimi aldım. Onu bu şekilde öldürmek istiyordum.

Aramızda neredeyse altı metre kala ikimiz de havaya zıpladık. Kollarımı açıp boynunu tuttum. Çarpışmanın etkisiyle ikimizde yere düşerken kafasını koparmaya çalışıyordum. Ellerini benim boynuma götürdü. İttirmeye çalıştığı zaman ikimizin boynundan da o kırılma sesi gelmeye başlamıştı. Daha kuvvetli çekmeye çalıştım. Boynu yırtılıyordu. Ama ters bir hareket yaparak arkama geçti. Sağ kolunu boynuma sarıp sıkarken sol eliyle de kollarımı tutuyordu.
"Ah Elice. Bu savaşı başlatmana gerek yoktu. Buralardan uzaklaşıp gitseydin sana bunu yapmazdım. Bizden daha güçlü kimse burda kalamaz!" Sonlara doğru kulağıma iyice bağırmıştı.
"Sa-savaştan asla vazgeçmezdim! Ölüceksin Tyler! Ben yapmasam bile ölüceksin!" Sinirlenmeye başlamıştı. Gözlerimi kapatıp boynumu koparmasını bekledim. O sırada Bella'yı ve Adrian'ı düşündüm. Kardeşim Alice'yi düşündüm. Çok sevdiğim Alexandra'yı düşündüm. Ben şimdi ölsem bile, onlar benim de, Adrian'ın da intikamını alacaklardır.

Sıkı bir itilmeyle Tyler arkamdan düştü. Gözlerimi açıp ona baktım. Kafası koparılmıştı. Kimin yaptığına baktığım sırada yine o kapüşonlu karşıma çıktı. Şaşkınca ona bakıyordum. Ellerini kapüşonun ucuna koydu. Onun olmasını gerçekten isteyip istemediğimi bilmiyordum. Eğer oysa, yalnız değildim. Ama yine de vampir kurulunun tarafındaydı. O olmazsa belki de daha çok sevinirdim.

Kapüşonunu kaldırdığın da vampir kırmızı gözleri mavilerine geri döndü. Çünkü sevdiğim adam bana geri dönmüştü.

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...

Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin