Bu işten çok sıkılmıştım. Şimdi ne olacaktı? Elice nerede? Ben nerdeyim? Rüya mı gördüm gerçekten? Peki ya sanal dünyada ki Elice'nin söyledikleri?
Omzumda bir el hissettim. Önce omzuma sonra da elin sahibine baktım.
Elice...
Ayağa kalkıp ona şaşkınca baktım. Üzerinde beyaz uzun bir elbise vardı. Kolları da uzundu. Elimi yüzüne değdirmeye çalıştım. Elim içinden geçti. Şaşkınca ne olduğunu anlamaya çalıştım.
"Elice?"
"Sevgilim. Seni çok özledim."
"Neler oluyor?"
"Kalbinin sesini dinle."
"Neyi dinleyeyim anlamıyorum! Bana bir açıklama yap lütfen."
"Sana mühürlendim." Dedi sorumu es geçip.
"Bende sana mühürlendim." Dedim sakinleşmeye çalışarak.
"Dinle sevgilim. Sen uyanınca her şey düzelicek. Yine elini tutacağım. Yine dudaklarımı dudaklarına bastıracağım. Öpmeye doyamadığım dudağının kenarında sakla beni. Uyan sevgilim. Uyan..." Arkasını dönüp gitmeye başladı.
"Dur gitme! Gitme!"*********************
"Gitmeeee!" Diye bağırarak uyandım. Bu rüya işinden çok sıkılmıştım ama artık! Ellerimle yüzümü ovaladım. Yataktan kalkıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra ellerimi lavaboya dayadım. Burnumdan solup sakinleşmeye çalıştım.
Aynaya baktım. Uyan ne demekti? İşte uyanığım ben! Belki de o Jacob'ı öldürmeliydim. Eğer onu öldürürsem Elice'nin tekrar ölme riskini kaybederdim.
Banyodan çıktım. Hızla siyah pantolonumu ve siyah tişörtümü giyip deri montumu aldım.
Aşağı inip evden çıktım. Montumu giyip motorun üstüne bindim. Çalıştırıp Jacob'ın evine yola çıktım. O pisliği öldürecektim!************************
Evine geldiğimde motoru öylece yere bıraktım. Koşarak gidip kapıyı kırdım. Jacob'salonda oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı.
"Ne işin var burda!"
"Sana tek bir şey soracağım. Bana doğru cevap ver!" Dedim. Ne sorucağımı merak ederken konuştum.
"Kendini hiç mühürlenmiş gibi hissediyor musun?"
"S-sen bunu nerden biliyorsun!"
"Tamam. Ben anlayacağımı anladım. Kızılay'da karşıma geç! Yıllar önce olan dostluğumuzu sen sildin. Artık birimiz bu dünyadan defolup gitsin!"
"Bence de gitsin. Sen nasıl beni sırtımdan vurduysan Adrian, bende seni öyle bu dünyadan sileceğim!"
"Hala aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin mantığı nedir! Jesica o gece yatağıma kendi girmişti! Benim bir suçum yoktu. Aramızda bir şeyde geçmedi zaten! Ben başkasını seviyordum o zaman anlasana!"
"Sus artık! Sana güvenmiyorum! Kızılay'da görüşürüz!"
"Pişman olacaksın Jacob! Ben dostluğumuz ihanet etmedim. Ama sen bittin!"
"Git buradan!" Arkamı dönüp gittim. Kapıyı kırdığım için kapanmadı. Bende hiç aldırış etmeden çıktım. Motoru yerden kaldırdım. Son gaza kadar çekip aniden gittim. Motor kullanmamın sebebi vampir gücümü boşuna harcamamaktı. Motor kullandığım zaman gücüm yerinde oluyordu.Elice'ye gidiyordum. Kalbimin ne dediğini bilmiyorum. Ama şuan Elice'nin yüzünü görmek istiyorum. Kokusunu içime çekmek. Ölmediğini bilmek istiyorum. Yaşadığını hissetmek istiyorum. Ona şuan vampir olduğumu söylemek geçiyor içimden.
***********************
Evine geldiğimde motordan inip kapıya yöneldim. Derin bir nefes alıp zile bastığımda kapıyı tek ayağıyla zıplayarak, yaraları yeni geçen Elice açtı.
"Merhaba. Nasılsın?" Dedim gülümseyerek.
"Sen bana kızmakla meşguldün!" Kapının kenarına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirerek. Tek kaşını çatmış bana bakıyordu.
"Kaba davrandım. Özür dilerim. Seni bir yere götürmek istiyorum." Dedim.
"Daha adını bile bilmiyorum." Dedi. Onu görmek ne kadar güzeldi.
"Adrian."
"Elice."
"Tanıştığımıza memnun oldum."
"Bende."dedi. Sonra biraz geri çekilerek motorumu gösterdim. Başını olumlu anlamda salladı. Sonra beraber motora ilerledik. Ayağının acısı yavaşlamasına sebep oluyordu. Ama sonunda motora geldi. Arkama bindiğinde konuştu.
"Beline sarılmak konusunda emin değilim."
"Eminleştirmemi ister misin?"
"Tamam tamam kalsın!" Dedi ve sarıldı. Ama nedense kendimi o kollara aitmiş gibi hissedemedim. Aldırmamaya çalışarak motoru sürmeye başladım.Ve onu uçurumun kenarına götürdüm. Onu kurtardığım uçuruma. İlk kez onunla tanışıp konuştuğumuz, ilk kez elini tuttuğum uçuruma.
"Burası kötü anılarla dolu.Ona belki de vampir olduğumu söyleyebilirim. Ama güvenebilir miyim? Hadi ama zaten o Elice!
"Sana bir şey söyleyeceğim."
"Ne?"
"Ben bir katil olsam, sırrımı saklar mıydın?"
Gözleri şüpheyle bakmaya başladı.
"Seni direk polise şikayet ederdim." Dedi. Gülüşümün arasında aslında ah bir bilsen ifadesi vardı.
"O anlamda değil. Mesela bir vampir olsam."
"Sen bir vampir olsan, ımm ne olur?... Sanırım senin yemin falan olurdum." Dedi.
"Sen yemim değil arkadaşım olurdun." Dedim.
O sırada yere oturmuştuk. Güneş'in batışı karşımızdaydı. Gözümün önüne Elice'nin yansıması geldi. Oysa ki o yanımdaydı. Yansıması konuşmaya başladı.
"Gittikçe uyuyorsun! Uyanmalısın! Doğru yolda değilsin!" Dedi. Ve bir anda kayboldu. Ne demek doğru yolda değilim? Elice'ye baktım. Etrafı izliyordu. O görmemişti yansımasını. Ama ben görmüştüm.Elice ayağa kalkınca onu izledim.
"Gelsene benle." Dedi.
"Nereye?"
"Sen gel." Dedi. Bende kalktım. Sonra ilerlemeye başladı. Bende arkasından gittim. Ama ayağından dolayı seke seke gitmesi beni gıcık etmişti. Bir anda onu kucakladım. Çığlık atıp şaşırsada, itiraz etmedi.
"Ne tarafa gidiyoruz?"
"Sola doğru ilerle." Dedi. Dediğini yaptım. Ama karşımıza denizin kenarına inen bir yer çıktı. Ona baktım. Başını salladı. Omuz silkip oradan inmeye başladım. Kayalardan ve sayre... İnmeyi başardım. Sonra kumların üzerine Elice'yi bıraktım. Kumun üstünde daha rahat yürüyordu. Bana kolaylıkla yetişiyordu. Kumların üzerine oturup ayakkabılarımı çıkardım. Ayaklarımı denize sokup karşıya baktım. Dağlara, kasabalara, evlere, güneşe, bulutlara ve gökyüzüne. Elice güneş batımının hep bir hüznü olduğunu düşünürdü. Aklını okuduğum da böyle olurdu. Peki ya şimdi?Elice ayakkabılarını çıkarttı. Ayaklarını denize soktu. Ayağında ki bandajı da çıkarttı. Onu bir kenara atarken, o da denizi seyretti.
"Ben bir vampirim." Dedim aniden. Bana bakıp sırıttı.
"Sana bunu kanıtlamamı ister misin?"
"Saçmalama lütfen." Dedi.
Dudaklarına çok fazla yaklaştım. Fazlasıyla afallamıştı.
"Kanıtlayabilirim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1
Vampiros(ASKIDA) Ölüme bu kadar yakınken, ölümün ete kemiğe bürünmüş haline aşık olmak ancak bir vampir hikayesine özgü olmalıydı. Aşk, bu kadar güzelken bu kadar ölümcül olmamalıydı.