"Beni korkuttun." Kalbim gögüs kafesimde cilgin gibi atiyordu.
"Bunu görebiliyorum." Okumakta oldugu senaryoyu kapatti. "Onunla kafami mi patlatacaktin?"
Bakislarini basimin üzerine yöneltti ve o anda elimdeki sütü bir silah gibi tuttugumu fark ettim. Süt kutusunu indirerek, "Kedi gibi reflekslerim oldugu icin özür dilerim." dedim.
Gülümsedi. "Süt ürünleri sonucu gelen ölüm."
"Ben..." Kendimi toparlayamiyordu. "Sen..."
"Bak konusma ilginclesmeye basladi. Evet, sen, ben ne?"
"Sen beni mi takip ediyorsun? Burada ne isin var?"
"Ben burada yasiyorum. Asil bu soruyu ben soracaktim?" dedi Beren. Benden bir aciklama bekler gibiydi.
"Ben artik burada yasiyorum. Su an üzerine bastigin cimler amcamlarin oluyor."
"Yani komsu oluyoruz bu durumda." Göz kirpti ardindan. "Gerci Maya bi kuzenlerinin yanlarina gelecegini söylemisti ama aklimdan ucmus."
Sinirden saclarim elektriklendi. "Gercekten mükemmel. Her yerde karsima cikmak zorundasin degil mi?"
"Inanmasi güc farkindayim, ben de senin yerinde olsam kendimi sapik zannederdim."
"Gerci dogrulugu daha ispatlanmadi." diye geveledim agzimda.
"Ne, anlamadim!" soran gözlerle bana bakiyordu.
"Köpek inliyordu. Ben..." Orada öylece pijamalarimla duruyordum. Hem de Beren'in karsisinda. "Sadece onu bir kontrol edip, cani yaniyor mu diye bakmak istedim."
"Bob'un caninin yanmasinin tek sebebi acliktir." Beren bir tabak aldi. "Kendime bir sandvic yapmistim. Paylasim konusunda Bob büyük bir girisimcidir."
"Aksam yemeginde etrafta olmaliydi. Kendi yemegimi büyük bir memnuniyetle paylasirdim."
"O kadar mi kötü? Burada yarim bir sadvicim var."
Aramizdaki bosluk sanki mayinlarla doluymus gibi ona tedbirli bir sekilde baktim. Sonra Beren'in terasindaki koltuklara dogru yürüdük.
"Bunu atacaktim." Beren yanindaki koltuga hafifce vurdu. "Otur, ye. Söz veriyorum, güvendesin. Artik seni kizdirmaktan biktim."
"Sanki bunu bilerek yapiyormus gibi konusuyorsun." Hizli hizli soluyan Bob'un basini kasiyarak yanindaki bos koltuga oturdum.
"Böylece vakit gecmis oluyor."
"Yasadigimiz evlerin hemen dip dibe olmasi ne ilginc, degil mi?"
"Hayat, gercekten karmasik olabiliyor."
"Bana mi anlatiyorsun!" Bunu soru olarak sormamistim.
Los isikta caktirmadan ekmegin arasina baktim ve icinde salam, peynir, marul ve mayonez oldugunu fark ettim. Mayonezi kaziyip cikardim, salamin yarisini böldüm ve ekmegin bir parcasini da kenara koydum.
"Yemek seciyorsun."
"Lezzet konusunda seciciyimdir." Bir isirik aldim ve gülümsedim.
Bob yine inledi ve ic cekti, sonra kendini Beren'in ayaklarinin dibine birakti.
"Görüyor musun?" Köpegin kulagini kasidi. "Bazilari benden hoslaniyor."
"O sadece yalnizlik cekiyor."
Beren'in gözleri benimkiler üzerine kilitlendi. "Sanirim az önce sen de öyle oldugunu söyledin."
"Bu özel bir konusmaydi. Benimle." Agzimdaki lokmayi yuttum. "Bob arasinda."
"Pekala, burada ne yapiyorsun?" Sesi uykuluydu.
"Uyuyamadim. Sen?"
"Senaryo üzerinde calisiyordum." Senaryosunu eline aldi. "Okuldan sonra tüm gün evdeydim ve disari cikma geregi duydum. Biraz hava almak icin." Ellerini, sanki oraya sörf tahtasi ve günes kremiyle gelmis gibi görünen kahverengi saclarinin arasinda gezdirdi. "Sanirim provalar bugün pek de iyi gecmedi." Montunu cikardi ayaga kalkarak, en az bir seksen olan boyuyla tepemde dikildi. Beren yanima yaklasirken nefesimi tuttum ve montunu omzuma koydugunda tisörtündeki deterjan kokusunu aldim.
"Üsümüs gibi görünüyorsun."
"Tesekkürler." Tekrar nefes almaya basladim ve Beren vücudunu bana dogru cevirince montuna iyice sarindim.
"Tam da senden bir iyilik istemek üzereydim."
"Ve ben de sana hayir demek üzereydim."
"Öpüsme sahnesi falan degil. Tabii ben bunu calisma konusunda son derece istekli olurdum."
"Yine de hayir."
"O soguk, duygusuz kalbinin iyice derinlerine in, Aydan."
"Ismim Arya."
"Kalbinin derinliklerine inip, orada biraz iyilik bul." Senaryosunu gösterdi. "Selen'in bölümünü okuyacak birine ihtiyacim var."
"Mutasyona ugrayan vampir düses Selen mi? Hani su deniz adamiyla fingirdedigi icin belden asagisi pullarla kapli olan ve kurbaga yiyen kadin mi?"
"Seninde kitabin hayranlarindan biri oldugunu biliyordum."
Simdiye kadar yazilmis en aptalca kitaplardi bunlar. Tiyatro icin bu senaryoyu secmis olmalarina cok sasirdim dogrusu.
"Seni aramasi icin arkadasim Jake Gyllenhaal'a ulasirim."
"O zaten telefonumun hizli erisim menüsünde kayitli."
"Pijamalarindan arkadaslarina bahsetmem." Ayaklarima bakti. "Güzel tavsanlar."
"Pekala." Senaryoyu elinden aldim ve yarisi yenmis sandvicimi kenara koydum. "Ama yarin birbirimizi görmezlikten gelmeye devam edecegiz!"
"Sayfa elli bir." Yanagindaki gamze derinlesti. "Benden uzak durmaya calisan kizlara gelince... cazibem onlari yavas yavas zayiflatir."
"Asilarimi vaktinde yaptirdim, bu yüzden her seye karsi bagisikligim var."
Beren sandalyesini hafifce arkaya yatirdi ve güldü. "Meshur son sözler, Ayca. Meshur son sözler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüf Serisi 1: TESADÜFI SEYLER
General FictionArya: Ölsem simdi. Tam su anda, hissedemem korkuyu. Cünkü hic tatmadim bütünlügü. Burada olmak gibi sicakliginla sarmalanmak. Her nefesine asik olmak gibi... Hayati rüyadan rüyaya yasamak neden? Ve korkmak rüyalarin asla gerceklesememesinden. Beren:...