Yeni bölümün gelmesi bu kadar uzun sürdügü icin üzgünüm ve bunu telafi etmek icin uzun bir bölüm yazmaya calistim umarim begenirsiniz. iyi okumalar :)))
Bölüm sarkisi: David Gray - The Other Side
*
Müzigi kapattim. "Elbette bilirsin. Tipki diger kizlari da bildigin gibi."
Kalbini tuttu. "Dudaklarindan bir güzel hakaret daha. Tüm erkeklere böyle mi davranirsin, yoksa?"
"Yoksa sadece adi kötüye cikmis, beladan baska bir seye sebep olmayan baba parasi yiyen zengin züppelerine mi?"
Kafami saga sola sallayarak gülümsedim. "Insanlarin bakis acilarini yargilayamazsin, ayrica acikca kimseyi isaret etmedi."
"Birde parmagiyla göstermesini mi beklerdin? Kimi kasdettigini acikca belli ettigini bir tek ben mi fark ettim?"
"Kabul ediyorum. Cok gereksiz bir hareketti."
Birlikte deniz kenarina dogru yürürken yüzündeki tebessüm canliligini kaybetti. "Neden masadan kalktin?"
"Biraz yürümek istedim."
"Orada sanki en yakin arkadasini kaybetmis gibi oturuyordun."
"Gecikmeli bir jetlag yasiyorum."
"Gercekten mi?" Adimlarini yavaslatti ve beni izledi. "Ilginc."
"Geri dön, Beren."
"Seni asistanim olarak tuttum. Etrafta patronluk taslayacak biri varsa, o da benim."
"Su anda calismiyorum." Önümdeki bir tasa ayagimla vurdum. "Git hayranlarindan birini bul."
"Lütfen su sürükleyici muhabbeti keser misin?" Bob icin yerden bir dal alip firlatti ve ikimiz de köpegin, adeta hayati tehlikedeymis gibi cubugun pesinden kosusunu seyrettik.
Dikkatimi Bob'un sahibine yönelttim. "Neden sürekli her tasin altindan cikiyorsun?"
"Asil sen buraya geldiginden beri her tasin altindan cikiyorsun."
Aslinda bu dogru sayilirdi.
"Pekala, bir sonraki seyahat duragimiz neresi?" diye sordu bana.
"Onlar sadece siradan seyahat duraklari degil." bundan daha fazlasiydi. Bu tipki, kardesimin yillar önce kullandigi haritanin aynisini kullanmak gibiydi, enlem ve boylamlarim onunkilerle uyusuyordu. "Simdi nereye gidecegimizi bilemiyorum. Son günlerde ödevlerimle ve müzik alistirmalarimla o kadar yogundum ki, bunu düsünmek icin vakit bulamadim."
Gece cökerken rüzgar üzerimize dogru esiyordu, bu yüzden sikica montuma sarindim.
"Okul nasil gidiyor?"
Kaldirim kenarindaki cicekleri görünce durdum ve egilip bir tane koparmak icin uzandim. "Okul mu?" Omuz silktim. "Hareketli. Yogun. Gürültülü. Derslere giriyorsun, ise yaramayan ve muhtemelen hicbir zaman kullanmayacagin bir sürü sey ögreniyorsun, sabah gecip giderken dua ediyorsun ve ancak ondan sonra ögle yemegine cikip arkadaslarinla birlikte olabiliyorsun. Beden egitimi dersi sirasinda terliyor ve o kücük düsürücü hareketleri yapiyorsun ve o sirada Türkce blok dersi olmasini ya da calisma salonunda olabilmeyi umuyorsun, cünkü dersin geri kalani tam bir iskence."
Dudaklarinda bir gülümseme belirdi. "Seni o halde görmek isterdim."
"Elbette."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüf Serisi 1: TESADÜFI SEYLER
General FictionArya: Ölsem simdi. Tam su anda, hissedemem korkuyu. Cünkü hic tatmadim bütünlügü. Burada olmak gibi sicakliginla sarmalanmak. Her nefesine asik olmak gibi... Hayati rüyadan rüyaya yasamak neden? Ve korkmak rüyalarin asla gerceklesememesinden. Beren:...