18. Bölüm: Kötü söhret

3.7K 117 0
                                    

   Okudugunuz ve votelediginiz icin tesekkürler. Birde yorumlar gelse daha keyifle yazmaya baslarim o Zaman :))))

 

 

    Sahnenin asagisinda oturdugum yerden, yaklasik on metre yüksekteki agac görünümü verilen bir direge kablolarla baglanmis halde ayakta duran Beren'i seyrediyordum. Naz Seckin, benim icinde zor nefes alacagim bir beli olan, visnecürügü renkli ipek bir elbise giyiyordu.

    Yönetmen megafonu kapti. "Ve... baslayin!"

    Beren birden havalandi. Rüzgar saclarini savuruyordu ve gögsünün yarisina dek dügmeleri acik olan beyaz gömlegi, havada islik sesi cikararak ucarken dalgalaniyordu. Disleriyse son derece sivriydi.

    "Bu kablolarin görünmemesi icin ne yapacaklar, cok merak ediyorum." Yanimda duran Melih bey'in bir gözü oglunda, digeri de Blackberry'sindeydi.

    "Cok korkunc görünüyor," dedim.

    "Cok dikkatliler. Herhangi bir kazaya karsi tedbirliler."

    "Oglunuza cok deger veriyorsunuzdur."

    Telefonunu indirdi. Ve bana bakti. "Umarim oglumla ilgili yanlis fikirlere kapilmiyorsundur. Neden söz ettigimi anliyor musun?"

    Neden herkes bana bunu söylüyordu? O kadar umutsuz mu görünüyordum? "Ben sadece yardim etmek icin buradayim."

    "Sen hos bir kiza benziyorsun ve gercekten umutlanmani istemem. Böyle seylere her zaman tanik olurum. Kizlar genelde onun üstüne atilirlar." Güldü. "O günleri iyi hatirlarim."

    "Yani onun ask hayatini siz yönlendiriyorsunuz, öyle mi?" Bunu gercekten söyleyebilmis miydim?

    "Süphesiz." Tüm dikkatini bana verdi. "Ask hayati onun kariyeriyeridir."

    On dakika sonra Beren de yanimiza geldi. Hava sicakligi sadece on bes derece olmasina ragmen sakaklarindaki teri siliyordu.

    "Baba." Beren basini sallayarak babasina selam verdi, ardindan bana gülümsedi. "Merhaba, Ahu."

    Küstah cocuk. "Iste suyun." Siseyi ona uzatirken parmaklarimiz birbirine degdi ve kollarimda bir elektriklenme hissettim. Hayir, bu olamaz. Ona karsi bir sey hissetmiyorum. Kendimi onun bu seksi bakislarindan kurtarmak icin baska seyler düsünmeliyim. O gömlek yok mu? Lütfen. Tamam, bu tarz gömlekler 1800'lerde moda olabilirdi ama simdi böyle firfirli gömlekler giyen erkeklerin genelde bir de onlara takim olacak yüksek ökseli ayakkabilari ve el cantalari oluyor. Tabii bir de saclari var. Kesinlikle saclarini kestirmeli. Ya pantalonu?

     Ah. Kimi kandiriyordum ki? Beren en az kovboy sapkalari ve kamyonetler kadar erkeksiydi.

     "Bu kahve sogumus." Melih bey, yanimizdan gecen bir asistani durdurdu. "Bana baska bir bardak getirebilirsen sana sonsuza dek minnettar kalirim. Bir krema, iki tane de seker." Melih bey asistan bayana gülümsedi ve Beren'in cekiciliginin adeta DNA'sina kazinmis oldugunu fark ettim. "Tesekkürler, hayatim."

     "Bu insanlar senin icin calismiyorlar, baba." Beren, boynundaki kaslari ovusturuyordu.

     "Eger senin icin calisiyorlarsa, benim icin de calisiyorlar demektir. Hem bu okulun sahibinin kim oldugunu unutuyorsun. Simdi, su bir türlü konusamadigimiz konuya gelelim."

     "Sonra. Arya ve ben prova alacagiz."

     Melih bey beni bir kez daha inceledi ve yüzündeki ifadeden onun testini gecemedigimi anladim. "Ben de geliyorum. Seninle sey hakkinda konusmak..."

Tesadüf Serisi 1: TESADÜFI SEYLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin