altschmerz [almanca];
kendini bildin bileli aynı sorunlarla uğraşmanın verdiği yorgunluk hissi; aynı kusurların, aynı hataların ve aynı anksiyetenin yıllardır aynı sıkıcı eziyeti çektirmesi.
Yorgun bir geceye açmıştım gözlerimi, zihinsel olarak bitmiş bir şekilde. İçimdeki özlem ve üzüntü bitmediği gibi her gün beni biraz daha içine çekiyordu. Son günlerde kabuslarım artmış ama bunları atlatmama yardım edecek insan sayısı azalmıştı. Gerçi kısmen bu halimden memnundum. O melek kadının mezarından dönerken benim halime acıyıp eve kadar takip eden ve bir saniye olsun yanımdan ayrılmayan bappie vardı. Bir köpek nasıl hisseder demeyin! Kesinlikle bir an bile beni yalnız bırakmayan ve üzüldüğüm anlarda şebeklik yapıp beni oyun oynamaya sürükleyen bir dosta kimse duygusuz dememeli.
Birde hayatım boyunca kendimi en rahat ve yakın hissettiğim Kunpimook vardı. Çocukluğumdan beri yaşadığım tüm zorluklarda yanımda olmuştu, yanımda olamadığında bile bunu hissettirebilen sayılı insanlardandı. Hatta asabi, huysuz hallerime bile katlanıyordu, çoğu zaman beni neden sevdiğini düşünürdüm ama sonra bunu ona sorduğumda bana sert bir şekilde kızmıştı ve bu bir daha düşünmeme engel olmuştu.
Kafamdaki düşünceleri uzaklaştırdım ve yerdeki telefonuma uzandım. Saate baktığımda gece üçü geçtiğini gördüğümde bu saatten sonra tekrar uyuyamayacağımı bildiğim için diretmeden kalktım ve mutfağa doğru ilerledim. Sabahlayacaktım, bu yüzden bana eşlik eden sıcak bir kahveye ihtiyacım olacaktı. Alt dolaptan çıkardığım su ısıtıcısına yeteri kadar su koydum ve tekrar odama döndüm. Balkonda oturmak istediğimden bedenimi saracak bir örtü alıp tekrar mutfağa gittim. Kahveyi hazırlayıp sessiz olmaya özen göstererek balkona çıkıp köşeme yerleştim. Bu saatte asabi üst komşumla tartışmak istemiyordum.
Düşündüm, gereğinden fazla. Üzüldüm, gereğinden fazla. Üzüldük gereğinden fazla. Keşke, aklıma gelmek yerine yanımda olsa diyorum, ona kızgın olmam gerekirsen ona sarılmayı istiyordum. Gözlerimden ne zaman düştüğünü bilmediğim göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim ve derin bir nefes verdim. Yarın erkenden kalkıp kitabım için yayın evine gitmeliydim. Bunu düşünüp aklımdaki diğer düşünceleri neresi olduğu fark etmeden fırlattım. Sağ taraftan esen ılık rüzgar bedenimi okşuyor, uykumu getiriyordu. Kapanmasını engelleyemediğim göz kapaklarım ile masaya koyduğum başımla birlikte uykuya daldım.
Y/N:
Merhaba, yeni bir Markson fanfiction ile karşınızdayım. Öncelikle gerçekten iyi bir yazıma sahip olmadığımı belirtmek istiyorum, fakat bir şeyler yazmayı ve bunu paylaşmayı gerçekten çok sevmek için yazmaya başladım bu kitabı. Umarım o kadar kötü bulmazsınız ve okuduktan sonra 'gerçekten kötüydü'dediğiniz kitaplar arasında yer almaz. Yazarken mutlu olduğum ve eğlendiğim bir kitaptı, umarım sizde beğenir ve okurken keyif alırsınız.
Ayrıca finale kadar bölümleri genel taslak şekilde kaydettiğim için yayımlamam daha kolay olacak, eğer ygs ile ilgili sıkıntılarım artmazsa ve her hangi bir aksilik çıkmazsa bölümleri sık yükleyeceğim.
Bölüm şarkıları bölüme uygun olmayabilir, ben sadece sizinle paylaşmak istediğim şarkıları koyacağım. Tekrar söylüyorum, umarım beğenir ve arkadaşlarınızla paylaşırsınız. Şimdilik hoşçakalın ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss the rain |Markson|
Fanfiction''Söylemeyi unutmuşum, en parlak yıldızların hikayesinden bahsetmek istiyorum sana.. Her parlak yıldızın bir sebebi varmış, her kim kendi seçtiği yıldıza önem verirse, severse ve hiç bırakmazsa yıldız bundan güç alır ve günden güne daha da ışıldarmı...