toskuyushchiy (rusça);
özlemek, sonsuz özlem duygusu.
Son zamanlarda hiç bir şey yolunda gitmiyor, yaptığım hiç bir şeyden keyif alamıyordum. Yaşamımın devam etmesini sağlayan gereksinimler dışında kendime özel bir şey yapmıyordum. Durumu Kunpimook ve Jinyoung'da fark etmiş olacak ki sürekli neyim olduğunu sorup benim için endişeleniyorlardı. Onların ilgisini hak etmiyordum.
Ona söylediğim son sözler kendimde kendimi boğma isteği yaratıyordu ama olması gereken buydu. Gitmesini söylediğim günden beri rüyalarıma geldiğinde benden uzak duruyor, hatta bazen yüzünü bile göremiyordum. Rüyalarıma gelmesinin istek dışı olduğunu o zaman pekiştirmiştim.
Bu olaydan sonra annemin mezarına daha sık gider olmuştum. Bu konuda beni en iyi anlayacak kişi o idi. Ona Marktan hiç bahsetmemiştim, ama bana eskiden her şeyini anlatması gerektiğini hatırlayınca suçlu hissedip her şeyi anlatıp ağlamıştım. Yanımda olsa her şey daha kolay olurdu diye düşünmek elimde değildi. Yine kendim için bir şeyler isteyip duruyordum. Bencil kişiliğimden her zaman nefret etmiştim zaten.
Karnımın guruldamasıyla bir şeyler yemem gerektiğini fark edip mutfağa doğru ilerledim. Dolaptan çıkardığım dünden kalan yemeği mikrodalgaya koyup ısınmaya bıraktım. Oturma odasında bıraktığım telefonum çalmaya başladığında hızlı adımlarla telefonuma ulaştım, arayan Yugyeom idi. Cevaplayıp kulağıma götürdüğümde karşıdan gelen sesin endişeli olduğunu duydum.
''Jackson, Kunpimook hastalandı ve seni istediğini söylüyor. Bize gelir misin?''dediğinde endişe ile sordum.
''O iyi mi? Neyi var? Neden hasta olduğunu daha önce söylemedin?''diye ard arda sorduğumda sinirli bir ses tonu ile ''Onu aramayı akıl etseydin hasta olduğunu bilirdin.''deyip telefonu yüzüme kapadı.
Tanrım, o haklıydı. Kendi sorunlarımla ilgilendiğimden dolayı Kunpimook'a ilgi gösteremiştim. Berbat bir arkadaş olduğumu düşünürken göz yaşlarımı sildim ve kendimi dışarı atıp hızla Yugyeom'un evine doğru ilerledim.
Kapıyı çaldığımda kimse cevap vermemişti. Israrla çalmaya devam ederken bir iki dakika sonra kapı Yugyeom tarafından açılmıştı. Onu hızla iterek içeri girdim, hemen Kunpimook'u görmeliydim. Girişe adım atar atmaz gördüğüm şey ile şaşkınlıktan donup kaldım.
Salona girdiğimde Jinyoung, Kunpimook, şirketten bir kaç kişi ellerinde yıldız saçan ve pasta ile beni karşılamıştı. Bir dakika sonra bugün doğum günüm olduğunu ancak idrak edebilmiştim. Bu yaptıkları çok kötüydü, gerçekten endişelenmiştim. Hızlıca Kunpimook'a doğru koşarak önce sarıldım, sonra pataklamaya başladım. Göz yaşlarım bir bir dökülürken herkes kahkaha atıyordu.
''Gerçekten çok kötüsünüz, çok endişelendim.''deyip tekrar sarıldığım sırada arkadan Yugyeom belirdi.
Ona gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu söyleyip az kalsın küfür edeceğimi söylediğimde gülerek karşılık vermişti. Onlara soğuk davranmama rağmen beni düşünüp, kendi unuttuğum doğum günümü kutlamışlardı. Pasta ve hediyelerden sonra şirkette çalışanlar gittiğinde artık sadece biz kalmıştık.
''Daha iyi hissediyor musun?''diye sordu Jinyoung kolunu omzuma atarken.
Bir çok kez teşekkür edip mutlu olduğumu söyledim. Umarım kötü bir oyuncu değilimdir, onlar beni düşünüp mutlu ederken somurtup şımarıkça davranmanın gereği yoktu.
**
Mutfağa Kunpimook'a bulaşık yapması için yardıma gitmiştim. Önce sıradan konular hakkında konuşsak da konunun neden böyle davrandığıma geleceğini biliyordum. Ona anlatamazdım. Arada böyle zamanların herkesin yaşadığını söylesem de pek inanmamıştı. Bazen beni bu kadar iyi tanıması sinir bozucu olabiliyordu ama daha fazla üstelemedi. Bunun için içimden teşekkürlerimi sundum.
Etrafın tamamen toparlandığından emin olduktan sonra dağılmaya karar verdik. Yugyeom ve Kunpimook'u evde bırakıp Jinyoung ile yola koyulduk. Yol boyunca çok komik ağladığımı söyleyip dalga geçmiş ve gülmüştü. Haklı olabilirdi, buna bende katılıp onunla birlikte gülmeye başladım. Yol ayrımına geldiğimizde tekrar teşekkür edip vedalaştık ve hızlıca Bappie'ye yemeğini vermek için eve doğru koşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss the rain |Markson|
Fiksi Penggemar''Söylemeyi unutmuşum, en parlak yıldızların hikayesinden bahsetmek istiyorum sana.. Her parlak yıldızın bir sebebi varmış, her kim kendi seçtiği yıldıza önem verirse, severse ve hiç bırakmazsa yıldız bundan güç alır ve günden güne daha da ışıldarmı...