takane no hana [japonca];
birinin arzuladığı ama uzakta olan şey; "yüksek tepedeki çiçek"
Mark'ın anlatımından;
Gözlerimi ona kenetleyip son bir kere iç çektim. O dünyanın kuşkusuz en güzel şeyiydi, ama imkansızdık. Ona bir o kadar yakınken, bir o kadar da uzaktım. Yanımda kıvrılmış uyuyan güzelliğe baktım, kalbim onundu. Nasıl bilmiyorum ama kısa sürede her şeyini sevmiş, aşık olmuştum. Her sabah uyandığında Bappie ile oynarken ki sevimli hali, duyduğum en güzel şey olan özel tınılı kahkahası ona daha çok bağlanmamı sağlayan şeylerdi. Kitap okur, şiir yazar, dışarıdan soğuk biri gibi görünse de insanları sever, merhametli kişiliği ile melekleri kıskandırırdı ve bende tüm günümü onunla birlikte geçirir ve ona bir kez daha hayran olurdum.
Kollarımı uzatamasam da, ona dokunamasam da aşıktım. Aşk, sadece beden dili değil iki dudak çizgisine bakarmış. Onlar yukarı kıvrıldığında karnımda tutsak olan kelebekler özgürlüğüne kavuşur adeta içeride tepinirlerdi. Gülünce kısılan gözleri, sevecenliği, benliği onu daha sevimli yapıyordu ve bende biliyordum ki ona her gün biraz daha aşık olacaktım.
''Seni seviyorum Jackson-ah''
Y/N;
ilk bölümler biraz kısa olacak ama diğer bölümler öyle değil,
umarım beğenmişsinizdir ♥ T_T
yorum yapmayı unutmayın lütfen, şiirle kalın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss the rain |Markson|
Fanfiction''Söylemeyi unutmuşum, en parlak yıldızların hikayesinden bahsetmek istiyorum sana.. Her parlak yıldızın bir sebebi varmış, her kim kendi seçtiği yıldıza önem verirse, severse ve hiç bırakmazsa yıldız bundan güç alır ve günden güne daha da ışıldarmı...