Lavi görevden daha yeni gelmiş olmasına rağmen yemek yemek yada uyumak istemiyordu. Hızla merdivenlerden inmeye başladı. Hastane bölümünün kapısına geldiğinde gülümsemesine engel olamadı. Kapının önünde durdu. Saçlarını ve kıyafetlerini düzeltti. Yavaşça kapıyı açtı. Görmek istediği kişi aletlerin olduğu masada arkası dönük duruyordu. Sessizce hasta yatağına uzandı.
"Ah doktor iyileştir beni kalbim çok acıyor!"
"Hemen geliyorum!" Kız hızla sesin geldiği yere koştu karşısında kızıl saçlı tanıdık yüzü görünce gülümsemesini saklayamadı.
"Yaa Lavi sen miydin?"
"Ben bir hastayım benimle ilgilenmiyorsun seni şikayet edeceğim! Kalbim ağrıyor diyorum."
"Tamam. Ben bir hemşireyim ama yinede kontrol edeyim." Aletlerin olduğu yerden steteskobu aldı ve uçlarını kulağına taktı. Yanına geldiğinde Lavi aleti yakaladı ve yastığın altına koydu.
"Doktor hanım bu bozulmuş kendi kulağınızla kalbimi dinlemeniz gerek."
"Hadi ama Lavi yeter artık." Lavi hayır anlamında başını salladı.
"Seni Başhemşireye şikayet edeceğim hastalarla ilgilenmiyorsun hıh." Lavi somurtup kollarını bağladı görevden yeni gelmişti ve Teru'nun onunla ilgilenmesini istiyordu. Teru bir of çekti ve laviye daha fazla dayanamayarak kulağını göhsüne koydu. Tenine değmenin verdiği hisle yüzü kızarmaya başlamıştı.
"G-Gayet iyi atıyor." Sesinin titremesine engel olamamıştı. Lavi aniden kollarını Teru'nun beline doladı.
"Atar tabi çünkü ilacım yanımda." Teru daha fazla kızarırken Lavi saçını bağladığı tokasını çekip aldı. Uzun koyu kestane saçlar arasında parmaklarını dolandırırken bir yandan da kokusunu içine çekiyordu.
"İşte bu dünyanın en güzel kokusu. Hiç bir kitapta bulunamayacak kadar eşsiz senden başka hiç bir kadında olamayacak kadar güzel.." Teru'nun yüzü daha fazla kızarırken Lavi daha da sıkı sarıldı. Lavi'nin bu tatlı sözleriyle gerçekten mutlu olmuştu.
"Sen hep g-güzel şeyler söylüyorsun ama ben hiç karşılık veremiyorum."
"Peki söylediklerim hoşuna gidiyor mu?"
"Evet. Hem de çok fazla." Yüzünü lavinin göhsüne gömmüştü. Lavi Teru'nun çenesinden kaldırdı ve yüzlerini yaklaştırdı.
"Senden duymak istediğim tek şey var o da beni sevdiğini söylemen..." Yüzlerinin yakın olmasının verdiği şaşkınlıkla Teru aniden başını tekrar Lavi'nin göhsüne gömdü ve bu sefer ona sıkıca sarıldı.
"S-Seni çok seviyorum. Bazen gece seyrettiğimiz yıldızlar kadar bazen de hırçın dalgalar kadar. Sayamayacağım her şey kadar seni çok seviyorum!" Lavi'nin yüzüne büyük bir gülümseme yayılırken Teru'ya daha da sıkı sarıldı. Yüzünü boynuna doğru yaklaştırdı.
"O kadar tatlısın ki." Lavinin nefesini hissetmesiyle Teru aniden çekildi.
"Y-Yapma Lavi biri görecek."
"Ama Teru~" Teru'nun ikazıyla ayağa kalktı.
"Tamam tamam."
"Dur bir dakika bu da ne?" Lavinin kolunu tuttu ve tişörtünü sıyırdı.
"Yaralanmışsın!"
"Bir şey yok Teru sadece ufak bir sıyrık."
"Hiç de ufak değil otur çabuk!" Teru'nun sesini yükseltmesiyle Lavi itaatkar bir şekilde oturdu. Gerçekten kızgın görünüyordu. Sonra yarayı temizlerken yüzündeki ifade endişeli bir hal aldı.
"Revire kadar geliyorsun ama yaranı göstermiyorsun."
"Benim için endişelendin."
"Aptal mısın tabi ki de endişelendim!" Yarayı sararken yavaşça gözleri dolmaya başlamıştı. Lavi'nin diğer eliyle yanağını okşamasıyla damlalar yanaklarından süzülmeye başladı.
" Ne yapacağım ben eğer sana bir şey olursa..." Lavi Teru'nun yüzünü avuçlarına aldı.
"Bana bir şey olmayacak Teru."
"Ama Lavi sürekli göreve gidiyorsun. Tehlikeli şeyler yapıyorsun ya sana bir şey olursa?" Teru daha da fazla ağlamaya başladı. Lavi Teru'ya sıkıca sarıldı. Teru da ona...sonsuza kadar öyle kalmak istercesine...
"Şşşt bana bir şey olmayacak. Senin için daha güçleneceğim bizim için...seni her zaman korumak için..." Lavi'nin sözleri Teru'nun kalbini rahatlattıktan ve birlerinin kokularına biraz olsun doyduktan sonra ayrıldılar. Teru hızla göz yaşlarını sildi. Sonra Lavi'nin sargısını yapmaya devam etti. O sargıyla ilgilenirken Lavi aşık bakışlarıyla Teru'yu inceliyordu.
"Şimdi uyumaya mı gideceksin Lavi?"
"Neden sordun?"
"H-Hiç. Evet bence de dinlenmelisin hemen git uyu sargın da bitti zaten." Kızaran yüzünü hemen kaçırdı.
"Dur bir dakika ne diyecektin."
"Sadece birlikte yemek yiyelim diyecektim."
"Çok isterim Teru hadi gidelim!"
"Ama dinlenmen gerek."
"Sonra dinlenirim hadi gel gidelim."
"Bekle o zaman Başhemşireden izin alayım." Bir kaç dakika sonra Teru hemşire kıyafetini de çıkarıp geri gelmişti. Lavi yanına gelince kolunu omzuna attı.
"Eee dışarda yemeye ne dersin?"
"Gerek yok yorgunsun zaten."
"Hiç de bile hadi şehre inelim bildiğim bir yer var." Ve el ele tutuştular ve yürümeye başladılar. Dünyanın en mutlu anı bu olmalıydı herhalde. Sevdiğinin elini tutup onun tatlı sözlerini dinlerken ve onun sevgisini kalbinde hissederken Teru dğnyanın en mutlu kadını olmuştu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laru Stories
FanfictionD Gray Man Fanfic. Birbirinden bağımsız LavixOC(Teru) hikayeleri