Taylor uyandığı zaman, uyandığı yerin yatak olduğundan şaşırmıştı. Buraya nasıl geldiğini merak ediyordu. Hatırladığı üzere, önceki gece koltuğa yatmıştı. Aklındaki tek çözüm; birinin onu buraya götürüp, kocaman soru işareti ile birlikte bıraktıktan sonra gitmesiydi. Kim olabilirdi? Harry mi? Hayır, o olamazdı. Ama sonradan bu evde Harry dışında kimsenin onu götüremeyeceğini anladı. Harry'nin ona karşı hafif nezaketli davrandığını kavradığı zaman yanakları kızardı.
President Styles salonda tek başınaydı, Taylor ise gizlice ona bakıyordu. President Styles'ın yüzü üzgün gözüküyordu ve Taylor bunun sebebini kesinlikle biliyordu. Harry ona haber vermeden erkenden gitmişti. Ayrıca Taylor'a ABD'ye gitmeden önce ona içinde para dolu, 5 tane kredi kartı ve üzerinde "Sadece söz verdiğim yüzünden." notu bırakmıştı. Harry'nin onu O TARZ kadınlardan gördüğü unsurundan nefret ediyordu. Kartları ve paraları bir zarfın içine koyarak, odada bulduğu emanet kutusuna sakladı. Onun parasının bir kuruşunu bile harcamak istemiyordu. Tek isteği, hemşire olduğu eski hayatına dönmekti.
President Styles onu farkettiği zaman evi gezmeye çağırdı.
President Styles: Günaydın, Allison. Dün gece iyi uyuyabildin mi? O odada uyumak rahat mıydı?
Taylor: Hmm, evet, teşekkür ederim.......Dede.
Taylor utangaçla "dede" kelimesini ekledi. Onun(President Styles) nazikliliği ve iyimserliği durumu zorlaştırıyordu. Üstüne dökülen tüm yalanlar yüzünden kendini çok suçlu hissediyordu.
President Styles: Sanırım hala bana "dede" demeye alışık değilsin. Sorun değil, Allison. Kendini zorlama, ayrıca sizi bu duruma sokan bendim. Torunumun kabalığı ve sana davranma şeklinden dolayı özür dilerim. Bunun tek suçlusu benim. Çok özür dilerim, Allison.
Taylor: Oh, presi.....Yani dede. Bu sizin suçunuz değil, neden torununuzun evlenmesini istediğinizi anlıyorum. Benim hakkımda hiç endişelenmeyin. Bunu halledebileceğim. Her şeye alışması için ona zaman verseniz olmaz mı? Ayrıca ilginiz için minettarım.
President Styles ondan bu sözleri duymasına çok sevinmişti. Torunu için en güzel seçimi yaptığını düşündü. Artık her şey çözülmüş ve ne olursa olsun devam edecekti. Bu güzel, iyimser ve harika kadının artık torununun karısı olduğuna göre bu şansı asla kaçıramazdı. President Styles, Harry ile olan konuşmasını anlattı. Bir de böyle bir şekilde onu terk edip gideceğinin sadece, evlilik sorumluluklarından kaçma amaçlı olduğunu da anlattı. Planladıkları şeyler arasında değildi. Harry ona sadece nerede olduğu hakkında bir not bırakmış ve bitiremediği işi, bitireceğini yazmıştı.
President Styles kendi sekreterini gördüğü zaman onu yanına çağırdı;
Sekreter: President? Sizin için ne yapabilirim?
President Styles: Harry beni uyarmadan bu sabah erkenden gitti. Hemen ona ara ve onun buraya gelmesini istediğimi söyle.
Taylor President Styles'ın şu an üzgün olduğundan farkındaydı. Ama yinede konuşmalarını böldü.
Taylor: Dede, sizi böldüğüm için özür dilerim fakat şimdi ona istediği her şeyi yapmasına izin verirsek daha iyi olacağını düşünüyorum. Sadece şu an için ona zaman verin. Coromandel'in gerekçeleri ve sorumluluklarını fazla umursadığını biliyorum. Biz onun istemediği şeyleri yapmasını istememeliyiz.
Taylor, Harry gibi biriyle sıkışıp kalmaktan bunun çok güzel bir kaçış olduğunu düşündü. Onun istediği şeyleri yapmasına izin vermeleri iyi olurdu. Dedesine, Allison olayı bittiği ve buraya geldiği zaman Harry'ye aramasına izin verme fikrini düşünüyordu. Bencilce davrandığından farkındaydı ama bu onun iyiliği içindi. Fakat şu anda içindeki suçluluk hissi onu yemekteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wildfire (Turkish Translation)
Ngẫu nhiênHarry Styles: Harika uzman bir kişi, fazlası istenilenemez. Bekar, CEO, büyük bir imparatorluk ve büyük bir servet varisi. Yasadışı görünüyor soğukkanlığıyla, her şeyi ile muhteşem. Her şeyden önce onun nitelikleri fakat aynı zamanda onun olumsuz ta...