Part 3

726 56 2
                                    

Harry daha yeni Londra'ya gelmişti. Dedesi ile kütüphanede bulunuyorlar ve onun Londra'ya temelli taşınması hakkında tartışıyorlardı. Harry dedesinin söylediklerine inanamıyordu. Londra'ya taşınmasını ve ona göre normal giden hayatını değişmesini istemesininin yanında dedesinin onun arkasından arkadaşının üvey kızıyla onu evlendireceği haberinden şoka uğramıştı. Ona göre, dedesinin bu haberi söyleme yolu, sanki iş teklifini kabul ediyormuş gibi duruyordu. Hem de dedesinin tüm seçebileceği kadınlardan, tam bir fahişe ve sürtük kişilikli olanını seçmişti. Kendi kendine dedesinin onu kızdıramayacağını söyledi. 

Harry: Ne? Yani beni Londra'ya bu kadar aceleyle getirtmenin sebebi bu muydu? Lütfen bunun bana sadece bir şaka olduğunu söyle! Ben, çok önemli bir iş görüşmemi bu saçmalık yüzünden mi iptal ettim? Sadece yetmiş yaşında olduğunu hatırlatmak istiyorum. Senin yaşlı veya deli olduğunu düşünmüyorum. 

Sözlerini dedesine çok alaycı bir tonla söyledi. 

President Styles: Harry, dedenle konuştuğunu unuttun mu? Niye böyle bir dili kullanmayı tercih ediyorsun? Ben senin çalışanlarından biri miyim? 

Harry: Hayır, bunu yapamam dede. Bu sefer, seni dinlemeyeceğimi düşünüyorum. Evlenmek hiçbir zaman aklımda olmadı ve bunu biliyorsun. Bu benim yapacağım en son şey çünkü daha yapmam gereken önemli işler var! Coromandel benim tüm konsantrasyon ve dikkatime muhtaç. Şu an en üstteyim ve buna öncelik vermem gerekiyor.

President Styles: Her zaman etrafındaki kadınlar ile olan ilişkilerin ile mutlu musun?
Kaç kere kızları hamile bıraktığın yüzünden dergilerin kapağında oldun? Ortalıkta çok fazla gezindin. Sekreter Jung her zaman problemlerini örtüyor. Artık yaptıklarını sonlandırmak için en son zaman. 

Harry: Asla bu konu hakkında endişe etmemelisin. Bu benim hayatım ve ben kendi hayatımda ki sorunları benim yöntemimle çözeceğim. Evlilik benim için değil. Ben hayatıma bekar ve mükemmelliği ile mutlu olan biri olarak devam etmek istiyorum.

President Styles torununun gözlerinde sessiz öfke görmüştü. 

President Styles: Yeter Harry! Benim kararım kesindir, sen o kadınla evleneceksin! 

Sanki hiçkimsenin durdurayamayacağı ses tonuyla söyledi. 

Harry: Sana inanamıyorum! Benimle görüşmeden, beni evlendiriyorsun. Hemde onu "senin için en doğru kadın" olarak mı adlandırıyorsun? Onda ne bulduğunu bilmiyorum ama o her şeyden önce adımdaki zenginliği gören kadınlardandır.

President Styles: Neyi beğenmen ya da beğenmemen farketmez, benim diyeceğimi yapacaksın! Burada iğnelemenin gereği yok. Bir saat içinde nişanlın ile görüşeceksin. Ailesi ile birlikte gelecek. Gerektiği gibi davran. Kaba olmamanı ve ayrıca olabildiğince kibar olmanı istiyorum. Banyoya gitmemiştim, evliliğin ayrıntılarını sonra konuşuruz.

Harry: Özür dilerim dede, bu kadar saçmalık yeter. Bu sefer senin istediklerine uyamam. Gitmem için uçağımı hemen hazırlıyorum! Benim önemli görüşmem var. 

Harry kendini her an patlayabilir gibi hissetti. Ama bu sinir patlaması olmadan olduğu yerden uzaklaşmalıydı. Ya da sadece dedesine başka ne diyeceğini bilmiyordu. 

Arkasındaki kapıya döndü. Kapının kolunu tutarak tam çıkacakken dedesine baktı. 

Harry: Büyük bir hata yapıyorsun, ne biçim bir kadın olduğunu bilmiyorsun. Onun soyadımı taşıyarak övünmesine asla izin vermeyeceğim. Onu herkesten en iyi biliyorum. 

Harry kapıyı açtı ve dedesine bakmadan çekip gitti. President Styles sandalyeye oturdu. 

President Styles: HARRY! Bana sırtını çevirme! Buraya gel! Hemen buraya dön! 

Harry dedesinin arkasından bağırmasını duymuş ama duymamış gibi yapmıştı. Styles köşkünden ayrılmıştı. Sekreter Jung arabada bulunuyordu ve Harry ona özel uçağını hazırlamasını söyledi. 

Arabaya binmeden önce başka bir arabanın geldiğini görmüştü. Allison arabadan ilk çıkmıştı. İkisi birbirine baktı ve Harry olabildiğince iğrenç ve öfkeli ifadesini kullandı. Sonra arabaya binerek Sekreter Jung'a gitmesini ifade etti. 

Allison kanının donduğunu ve onun gözlerindeki reti hissetmişti. Tek yapabileceği şey ellerini yumruk yapmaktı. Ailesi President Styles ile görüştükten sonra, o torununun yarattığı rahatsızlıktan dolayı özür diledi. Harry'nin ikna olması için zaman verilmesi gerektiğini,neyi beğenip beğenmediğinin önemli olmadığını ve yinede Allison ile evleneceğini söyledi. 

President Styles odasında oturuyor ve yaşananları düşünüyordu. Harry'nin Gale ailesini terslemesine ve sadece çıkıp gittiğine inanamıyordu. Onlar geldiği zaman onlara sadece "her şey iyi olacak" dediği için kendini çok utanmış hissetmişti. 

Onun tek istediği Harry'nin, kendisinin sahip olmadığı bir aileye sahip olmasıydı. Harry daha küçükken anne ve babasını kaybetmişti. Harry onun tek ailesiydi. President Styles sürekli Coromandel ile meşguldü ve belki bu yüzden onun büyümesini izleyememişti. Harry'nin yaptıklarını en baştan beri biliyordu.
Harry derde girdiği zaman onları örtüyordu.

President Styles daima onun hayatıyla endişeleniyordu.
Medyanın sürekli onun kadınlarla olan ilişkisi yüzünden en okunan haber yapmasını hiç sevmiyordu.
Harry'nin kadınlar ile ilgili çok skandalları vardı. Kadınların bir çoğu sadece onunla birlikte olmak için hamile olduğunu söylüyordu. Ama Harry dedesine birinin hamile kalmasının imkansız olduğunu çünkü sürekli koruma taktığı hakkında inandırmıştı. President Styles biliyordu, onu böyle biri yapan faktörlerden biri her şeye sahip olması ve paranın dünyada her şeyi alabileceğini gösterilmesiydi. Ama President Styles her zaman torununun Coromandel ile yaptıklarından gurur duyuyordu. Harry Coromandel'i ABD'nin en iyi şirketinden, dünyanın en iyi şirketi yapmıştı. Bu işi kendisinden ve rahmetli babasından daha iyi yapmıştı.
Ama kendisinin gençleşmediğini biliyordu. Seneye 71 yaşında olacaktı. Harry'nin bir aileye sahip olmasını ve küçük torunu ile oynayabilmeyi diliyordu.

Allison'ı seçme nedeni babasıyla yakın olmaları ve birbiriyle tanışmaları yüzündendi. Allison ve babası ile olan o mükemmel ilişkileri öz olup olmamasından kaynaklanmıyordu. Harry'nin niye onu beğenmediğini anlayamıyordu. O güzel, basit ve şirin biriydi. Onunla bir çok kez görüşmüşlerdi ve onu çok eğlenceli bulmuştu. Allison'ın kötü tarafları olduğunu biliyordu. İlişkileri hakkında çok şeyler duymuştu. Ama bunların birer yalan olduğunu ve medyanın her şeyi abartığını düşünüyordu, Harry olayında ki gibi.
Ona göre Allison Harry için en iyi seçimdi.

President Styles telefonunu çıkararak aramaya cevap verdi. 

President Styles: Gerçekten Amerika'ya geri mi döndü? Tamam kapatabilirsin, onunla yarın konuşacağım.

Bunu çok üzgün sesi ile söyledi. Telefonu kapattıktan sonra derin nefes almaya başladı. Göğüsünde ağrılar vardı. Hastaneye arayacaktı ama her şey çok çabuk oldu ve bayılarak yere düştü.

Wildfire (Turkish Translation)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin