Yalnızlık

18.5K 357 24
                                    

Yalnızlık , sadece 9 harfli bir kelime değildir.

İçinde bir ömrü , bir insanı barındırabilir bazen. O , bir insanı tanımlayabilecek bir sıfat , o insanın her eyleminden önce kullanılan bir edat ve cümlelerini birleştiren bağlaç olabilir. O , bir insanın sahip olduğu tek şey olabilir. O , bir insan olabilir. Tek bir insan...

İnsan yalnızca tek başına kaldığında değil kalabalıklar arasında da yalnız olabilir. Yalnızlık ; zihindedir, benliğin içindedir. Etrafınızda onlarca insan olması, sizinle ilgilenmeleri, sizinle konuşmaları sizi ondan kurtaramaz. Çünkü kafanızın içinde bir yerlerde O 'Yalnızlık' biliyordur gerçekleri. Aslında etrafınızdakilerle aynı olmadığınızı, rol yaptığınızı. Bazen siz bile bilmezken Yalnızlık biliyordur hepsini ,tüm gerçeklerinizi...

Ve o Adam tanımadığı topraklarda , tanımadığı insanlar arasında  yalnızlığın esiriydi. Ancak o her şeyin sahibi olduğunu düşündüğü parlak dünyasında aslında bir esir olduğunu , kimsesiz ve yalnız olduğunu hatta yalnızlığın ta kendisi olduğunu bile bilmeyen bir adamdı. Hiç yalnızlıktan kurtulamamıştı ki. Daha önce bilmediği bir şey hakkında nasıl yorum yapabilirdi ?

Cephaneliğin önünden gelen sesler artmış , artık rahatsız edici bir boyuta ulaşmıştı. Askerlerin derdi de neydi ? Biraz kafa dinlemek için uzandığım koltuktan kalkmak zorunda kaldım. Duvardaki ufak aynaya doğru ilerledim . Gözlerimin altında oluşan mor halkalar benle bütünleşmişti .Uzun zamandır rahat uyku uyuyamıyor , rüyalarımda arkadaşlarımın gözümün önünde ölümüne izin verdiğim anı görüyordum. Kabuslarım artmıştı. Ve şimdi bir kaç saat uyurum hevesiyle yattığım yerden gereksiz bir ses kalabalığı ile kaldırılmıştım. Aynadaki yansımama tekrar baktım. Yüzüme su vurdum. Şapkamı taktım ve oldukça sert görünmeye çalıştım. Öyle olmalıydım, Babam gibi sert, başarılı, idealist... Askerlere doğru ilerlerken sorunun onlardan çıkmadığını anlamıştım. Türk bayrakları ellerinde cephaneliğin kapısında bir topluluk vardı. Son zamanlarda direniş istekleri artmış, böyle sorunlar oluşmaya başlamıştı. Çabuk çözersem en azından yeniden uyuyacak vakit kazanabilirdim. Askerlerin yanına iyice yaklaştığımda kalabalık arasında O'nu gördüm, Amazon kadını Smryna'yı.... Ne yapıyordu burada şimdi? Bir kaç gündür sessizliği dikkatimi çekmişti ama ardından bu kadar büyük bir sorun olarak karşıma çıkmasını beklemiyordum tabii ki. Askere durumu sordum. Cephanelikteki topların sevkiyatına izin vermemek için toplanmışlardı.

-Acilen buradan gitmeniz gerekiyor, sorun çıkarmanız bizim değil sizin zararınıza olur. Ateş etmeye zorlamayın bizi!

Oldukça sert bir şekilde yaptığım konuşma sonrası O bir adım bize yaklaştı. Tam gözlerimin içine bakıyor, ben buradayım işte diyordu . Bana, ellerinde tüfek olan yanımdaki onca askere meydan okuyordu. Deli cesareti vardı bunda , insanı hayran bırakan bir deliydi. İnsan aklının alamadığı bir cesareti vardı. Bu kadarı artık aptallık olarak düşünülebilirdi.

-Gitmezsek beni de vuracak mısınız Teğmen ? Cevdet albay ne der sonra?

-Evinize yollatacağım sizi,  burada işiniz yok sizin.

-Beni buradan oynatamazsınız, o toplar buradan çıkmayacak.

-Beni kötü şeyler yapmaya zorlamayın küçük hanım. Beni zorlamayın, tavsiye etmem!

Bana bir adım daha attı , gözlerimdeki gözleri kalbimin ritmini değiştirmeye yetti. Neden bu kadar yaklaşmıştı? Aklındaki neydi şimdi, ne yapmaya çalışıyordu onca asker arasında? Gözlerim istemsiz olarak gözlerinden dudaklarına indi. Küçük dudaklarına... Bir insanın cesareti hariç her şeyi küçük olabilir miydi? Bu kadının öyleydi. Küçük bedeniyle bir ordu adamdan daha cesurdu, daha savaşçıydı. Daha önce dikkat etmediğimden yüzünün ne kadar düzgün olduğunu fark etmemiştim. Şimdi ise yeni alınmış oyuncağımmış gibi gözlerimi ondan alamıyordum, Zihnim onunla dolmuştu. Güzel olduğunu daha önce düşünmemiştim, ya da gülse mesela nasıl olur diye. Kızarsa , mesela utanınca yanakları söylediğim bir söz ardından nasıl görünürdü acaba? Ya da belki utanınca kızarmıyordur Smryna. Onun hakkında ne kadar az şey bildiğimi fark etmiştim. O ise gözlerini hala gözlerimden çekmemişti. Daha da yaklaştı sanki daha fazlası mümkünmüş gibi , ardından kulağıma fısıldadı.

-Andreas'ı beraber kaçırdığımızı babanız biliyor mu Teğmen?

Amazon kadını Smryna elinde sakladığı hançeri Kral'a saplamıştı. Ancak işin tuhaf olanı Kral kendini ihanete uğramış gibi değil, bir şeyler kazanmış gibi hissediyordu. Aslında haklıydı Kral çünkü ona yalnız olduğunu, içinde bulunduğu dünyada esir olduğunu fark ettirebilecek biriyle tanışmıştı. Geç olmuştu ama olmuştu işte ...

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin