Beni Vur-Bir Devrin Kapanışı

846 49 19
                                    

Bir ince pusudayım
Yolumun üstü engerek
Bir garip akşamdayım
Sırtımı gözler tüfek

Ben senin sokağına
Ulaşamam dardayım
O mazlum gözlerine
Bakamam firardayım

Oysa ben bu gece yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söyleyecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni alıp götürecektim

Leon'un ağzından

Gelmedi, arka bahçede geçireceğimizi söylediği öğleden sonra diye bir şey olmadı. Küçük Ahmet büyük bir hayalkırıklığı yaşarken ben onu teselli etmeye çalışmış ve onun işinin çıktığı için gelemediğine küçük çocuğu ikna etmeye çalışmıştım. Ancak içimden bir ses gerçeğin bu kadar masum olmadığını haykırıyordu. Ki içimdeki sesin doğru olduğunu geçen iki gün sonra bile yanıma uğramayan Hilal ile kabul etmiştim. Bir şeyler ters gidiyor olmalıydı. Miteranın buraya getirilmesi köyü tehlikeye atmıştı büyük ihtimalle ve Amazon bu insanları korumaya çalışıyor olmalıydı bunca vakit. Gelecekti en sonunda, sabırla onu beklemek dışında elimden bir şey gelmezdi ki.

Bunları düşünürken odaya giren Azize hemşire ile içimi yeniden bir huzursuzluk kapladı. Yine gelmemişti, belki de gelememişti. Azize hemşire, pansuman için geldiğini söylerken bile yüzüme bakmamış ve malzemeleri hızla yanımdaki masaya koyarken elinde olsa buradan koşarak uzaklaşacak gibi bir hal içindeydi. Bu insanların benimle derdi neydi son günlerde? Niye kimse yüzüme bakmıyordu? Neden Amazon gelmiyordu? Neden?

-Bugün daha iyisiniz Teğmen, size ufak bir iğne yapacağım şimdi. Bir tür sakinleştiri. Ağrılarınız için, sonrasında buradan çıkacaksınız zaten.

-Buna gerek olduğunu sanmıyorum Azize hemşire, herhangi bir ağrım kalmadı.

Sözlerimden rahatsız olmuş gibi kıpırdandı, pansuman ile uğraşırken bir kez bile bakmadığı gözlerime odaklandı.

-Sizce bu hayattaki en önemli şey nedir Teğmen?

Sorusu karşısında afalladım. Hilal iki gün önce işi olduğunu söyleyip gittiğinden beri pansuman için gelen bu kadın benimle tek bir kelam etmemişti. Ve ilk sorusu bu olmuştu. Sahi neydi en önemli şey? Aklıma gelen ilk şey O olmuştu. Nefes almamı sağlayan , hayatın beni kontrol etmek için kullandığı zincirleri kırmamı engelleyen ve yaşamak için sebebin olan biri ancak en önemli olarak nitelendirilebilirdi.

-Aşk, hemşire! Benim için en önemli şey, beni buraya sürükleyen şey aşk!

-Peki aşk yetmezse bazen? Yani başka şeyler girerse araya? Aşk için herşeyi görmezden gelebilir misiniz? Her şeyi ama!

Düşündüm, önüme çıkabilecek tehditleri geçirdim aklımdan. Babam mesela, onun için aşkımdan vazgeçmemiştim. Annem mesela, onu yalnız bırakacağımı bile bile kendim olmak için, O'nu bulmak için terk etmiştim onu. Peki Azize hemşirenin dediği gibi daha büyük engeller olabilir miydi beni bu aşktan vazgeçirecek? Sanmıyorum, ondan sayısız kez vazgeçmiştim. Ancak vazgeçmek öyle sanıldığı kadar kolay değildi. Bir şeyi söylemek ile yapmak arasında büyük bir fark vardı. Yapmak ve söylemek aynı şeyler değildi.

-Sanmıyorum, bu duygu o kadar kutsal ki. Eğer bir insan benim gibi hissediyorsa bu duygu için her şeyi yapabilir. Herkesi karşısına alabilir. Aksi halde zaten yeterince sevmemiştir.

Azize hemşire, pansumanı bitirip ayaklandı ve eline daha demin bahsettiği ilacı yapmak için bir iğne aldı. Bu iğne konusundaki ısrarını anlamamıştım, ancak karşı da koymadım. Haklı olabilirdi, belki de iğne vücudumda kalan az da olsa ağrıyı bir süreliğine yok edebilirdi. İlacın vücuduma nufüz etmeye başlaması ile büyük bir halsizlik kapladı tüm uzuvlarımı. Uyuşturulmuş gibiydim, gözlerimi kapamamak için bir yarış içine girmiştim. Ancak uzun bir süre yarışın içinde kalamayacak olduğumu içten içe biliyordum. Duyduğum son söz ise Azize hemşirenindi. Varla yok arası bir sesti, gerçekliğinden bile emin olamadan kendimi kaybetmiştim.

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin