Kaybetmek

3.8K 181 47
                                    

Bu bir veda, bir tebessüm,
Yaz güneşine,
Bir nefes dağ kokusuna
Açık kurşuni mehtap içinde
Bir veda,
Kaybolmuş aşklara, hayata,
Mağlubum.

Dudaklarım dudaklarından bir saniye ayrılmak istemiyordu ancak biliyordum artık buradan çıkmam gerekiyordu. Birine yakalanmamız içinde bulunduğu durumu daha da zora sokardı. Ayrıldığımda fazla uzaklaşmadım, yanakları avuçlarımın arasındaydı. Dudakları kızarmıştı, yanakları da tabii ki. Gözleri kapalı, derin derin nefes alıp veriyordu. Yaptığımdan dolayı ne tepki verecekti bilmiyordum. Bağırır mıydı acaba ya da gülümser miydi bana?

-Yapmamalıydın, beni ne kadar zor bir duruma soktuğunu bilmiyorsun. Kendimi zor-

-Yapmalıydım, çünkü sen kontrolden çıkmak üzereydin. Ben senin iyiliğini düşünürken senin de benimkini düşünmen gerekiyordu. Hayatta kalmam gerekiyordu artık, bana bunu borçlusun.

Ellerim yüzünü biraz daha kavradı, dudaklarım burnuna ufacık bir öpücük bıraktı ve ayrılmak zorunda olduğumdan kalktım yanından. Şaşkınlıkla açıldı gözleri gideceğimi fark edince. Yavaşça kapıya doğru ilerledim ve bir anlığına vücudumun kontrolünü kalbim ele geçirdi. Durdum ve ona doğru ilerledim tekrardan. Dizlerimin üstünde onunla gözgöze geleceğim bir pozisyonda yere eğildim. Elinin tekini elime aldım ve sıkıca kavradım. Gülümsedim ona , tüm umudumla gülümsedim.

-Çıkaracağım seni buradan, sadece güçlü ol. Her zamanki savaşçı Amazon Smryna etrafta olsun.

Gülümsedi biraz burukça. Hala kurtulacağına inancı yok gibiydi , imkansız gibi görüyordu bunu. İmkansız olduğunu biliyordum zaten ancak ona bir söz vermiştim başlarda. Yeni yollar oluşturacaktım, tüm imkansızlıkları yıkacaktım ve savaşacaktım. O bana yeni yolların bazen mümkün olmadığını söylemiş olabilirdi ancak bu onun burada kalmasına izin vereceğim anlamına gelmezdi. Çıkacaktı buradan belki ikimiz belki tek başına bir vaziyette.

Nezaretten ayrıldığımda içime yeniden bir karanlık çökmüştü. Onu geride bırakmak kalbimi parçalamıştı. Karanlık, soğuk bir odada olmamalıydı. Işıklar içinde, sıcacık bir odada benimle olmalıydı çünkü. Karargahtan çıkmaya karar verdiğim sırada bir asker yolumu kesti. Albay Cevdet benimle konuşmak istiyormuş. Bunu söylediğinde şaşırmıştım doğrusu. Kumandanı ikna etmek için benden bir şeyler bekleyecek kadar kötü bir durumdaydı sanırım. O da elindeki tüm imkanları değerlendiriyor olmalıydı. Odasına doğru ilerledim. İçeri girdiğimde elinde bir fotoğraf vardı. Fotoğrafta gezinen parmakları ile oldukça hüzünlü görünüyordu. Beni fark ettiğinde oturmam için gösterdiği sandalyeye oturdum. O ise oturduğu yerden kalkıp tam karşımdaki sandalyeye oturuncaya kadar tek bir laf etmedi. Elindeki fotoğrafı bir an bile olsa bırakmamıştı tüm bunları yaparken. Fotoğrafı uzattı bana. Eski bir fotoğraftı albay şu halinden 10-15 yaş küçük olmalıydı. Azize hemşire bu fotoğrafı çektirdiği günden beri hiç değişmediğini fark etmiştim. Fotoğraftaki üç çocuk arasından onu kolaylıkla seçmiştim. Bakışları hiç değişmemişti, saçları da öyle. Hepsi Smryna benim diye bağırıyordu o küçük ayrıntıların. Gülümsememi engelleyemedim, ardından bakışlarımı albaya çevirdim. Dikkatle verdiğim tepkileri izliyordu, yakalanmıştım ona. Yüzünde her zamanki sert ifadesi değil de daha naif bir ifade vardı.

-Onlarla çekildiğim ilk fotoğrafım. Ailemle yani. Esir düşmeden önce belki de Azize başıma gelecekleri hissetti ki bu fotoğrafı çektirmek için bizi zorla götürmüştü fotoğrafın çekildiği yere. Yıldız mutluydu fotoğraf çekildiğimiz için, Ali Kemal de arkadaşlarına fotoğrafı ile hava atacaktı. Hilal ise kitap okumaya devam etmek istediğinden mutsuzdu. Şu an düşünüyorum da o hep aynı kaldı. Benim kitaplara düşkün, okumayı seven, özgür düşünceli kızım oldu. Benim gururum oldu, ona söyleyemesem de yaptığı hiç bir şeyden dolayı ona kızmadım, aksine gurur duydum. Benim yapamadığımı yapıyordu bunca zaman.

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin