Kopamamak

4K 203 35
                                    

Ne bir ses ne de haber
Gelmiyor artık senden
Öylece kalakaldım da
Deli hasretimle ben

Bir yabancı selamın ile
Hüzünlere daldım
Kendi ellerimle ben beni
Kederlere saldım

O odadan nasıl çıkabildim bilemiyorum. Hastanede önüme bile bakmadan hızla çıkışa doğru ilerlediğimi hatırlıyorum. Hemşirelerden birinin yanıma geldiğini ve elime bir kağıt tutuşturduğunu bir de. Ardından atmıştım dışarı kendimi. Derince aldığım nefes ile kendime gelmeye çalışmıştım. Nefes alış verişlerimin hızlanması ile kalbimin atışının kontrolden çıktığını hissetmiştim. Atıma doğru ilerlemiştim zar zor. Geriye bakmamıştım, bunu yapamamıştım. Her şeyi bitirmişti işte, beni bir viraneye çevirmişti. Bir de ardımdan mı bakacaktı sanki? Atıma binmiştim ve hızla kendimi o evin önünde bulmuştum, dizlerinin üstünde dinlendiğim o geceki kulübenin önüne. Oray'a ne kadar baktım bilmiyorum ancak her anı yeniden canlandırmıştım kafamda. Ellerinin saçlarımda gezinmesi, kokusunun burnuma hücum etmesi, yanaklarındaki dudaklarım, ruhumdaki ruhu... İmkansızlıkları sıralarken kalbimin ne kadar acıyabileceğini hiç hesaba katmamıştı. Bende Nasıl bir etki bırakabileceğini öğrenememişti hala. Ona kendimi vermiştim ben, onsuz var olamayacak bir duruma gelmiştim. O ise gelmiş bana olamayacağını söylemişti. Olamazdı zaten, Smryna da benim gibi savaşmayacaksa olamazdı zaten.

Aradan geçen bir hafta eziyet gibi gelmişti bana. Onu her gördüğümde birbirimizi tanımıyormuş gibi kafamızı çevirdiğimizde benden bir şeyler daha götürmüştü. Ne kalmıştı ki zaten aciz varlığımda? Her seferinde zaten tükenmiş bir varlıktan daha neleri alıp götürebiliyordu küçük kadın? Hayat enerjim çekilmiş gibiydi, bir robottan farksızdım. Verilen talimatlarını yerine getiriyor ve iyi bir Yunan teğmeni oluyordum. Onun dediğini yapıyordum işte, hikayemizi bitirmişti ve ben elimde kalan kırık dökük hikayemde idare etmeye çalışıyordum. O, yemeklerde bulunmuyordu. Hastanede nöbetlere kaldığını duyuyordum. Beni görmemek için sarf ettiği çabayı biz için sarf etse belki bir arada olabilirdik oysaki. Hala son konuştuğumuz şeyler kafamda dönüyor, ona söyleyemediğim içimdeki sayısız itiraf ile boğuşuyordum. Ona gidip tekrar konuşmak istiyordum. Ancak son konuşmamızda gururumu yeterince ayaklar altına almıştım, son nefesindeydi şu an. Ancak bu sefer de ona gitmeme izin vermiyordu. Aklımda dur diyordu bana. Kabullenmeye çalışmalı mıydım? Belki de sözlerinde haklıydı, olmayacak bir şey içindi tüm acılarım.

Kayıp askerlerle ilgili araştırmalar yapıyordum son günlerde. En son Andreas olayındaki başarısızlığımdan dolayı bu görev bana verilmez sanmıştım. Oysa kumandan Vasili tereddüt etmeden bu görevi bana vermişti. Kendisi ise Yunan halkının geleceği için bizzat bir araştırma içinde olacağından bahsetmişti. Araştırmayı da Dmitri ile yapıyordu. Onunla konuşma fırsatı daha bulamamıştım bu önemli mesele ile ilgili. Zira oldukça merak ediyordum. Bana bile söylenmeyen bu önemli mesele de neydi? Yeni bir silah sevkiyatı olabilirdi, bir öncekinde başıma gelenlerden dolayı beni işe karıştırmak istememiş olabilirdi. Şu sıralar yeniden hareketlenmeye başlamıştı Türk'ler. Halit ikbal yeni bir yazı yayımlamıştı, kumandanın iftiraları hakkında. Halkı ikna etmiş gibi görünüyordu, etrafta asılı olan Türk bayrakları sayısında artış olmuştu. Ellerinde bizden gizleseler de onun yazıları ile geziyorlardı. Başarmıştı Smryna, kendini ispatlamıştı onlara. Komutan Vasili ise bu konuda yorum yapmamıştı, fırtına öncesi sessizlik mi diye düşündürmüştü bu bana. Ancak bir sorun olsa Dmitrinin bana haber vereceğinden emindim. Büyük ihtimal yeni gelecek cephanelik nedeniyle kendini güvende hissediyordu.

Hastaneye girerken istemsizce gerildi tüm bedenim. Onu görebilme ihtimali ile kafamı önüme eğdim. Gözlerini benden kaçırmasından ise bu daha iyiydi. Hızla ilerledim Azize hemşireyi arayan gözlerle. Gözlerim onu bulamayınca önüme gelen ilk hemşireyi durdurdum. Azize hemşire eve gitmiş ve yerini kızına bırakmıştı. Onunla konuşmam gerekecekti, bir haftadır birbirimize bile bakmıyorduk. Ne konuşacaktım onunla? Merhaba mı diyecektim ya da hava ne de güzel di mi diye mi soracaktım? Hemşireden küçük kadının yerini öğrendim. Koğuştaki hastalardan birine pansuman yapıyormuş, yavaşça ilerledim ona doğru. İşiyle o kadar ilgiliydi ki geldiğimden haberi bile olmadı. İlerliyordum ona, bakışlarım ile Nasıl olduğunu anlamaya çalışırken. Gözlerinin altında morluklar vardı, önündeki dikişi yapmaya çalışırken gözlerini açıp kapıyordu sürekli. Yorgun gibiydi, bitkindi. Sürekli kaldığı nöbetler onu bu hale getirmiş olmalıydı. Ona ulaştığımda hala dikiş ile ilgileniyordu.

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin