Sensizlik

3.4K 202 27
                                    

Bir garip hüzün çöker insana
El ayak çekilince
Tek başına kalırsın dünyada
Etraf sessizleşince

İnan bu ev alışamadı
Hiç bir zaman sensizliğe
Şimdi sensizlik oturuyor
Kalkıp gittiğin yerde

Orada öylece beklerken onun peşinden gitmemek için içimde sayısız savaş başlattı kalbim. Ben hepsini yendim aklım kontrolündeki ordumla. Gitmesi gerekiyordu kalbimin bunu anlaması uzun sürmüştü. Bedenim anladığında yere yığıldı öylece. Nefes alacak hava bulamadım karanlık bu yerde ve bir çıkış aradım içinde bulunduğum karanlıktan. Bir kaçış yolu aradım çaresizce, perişan bir halde. Elindekileri kaybetmiş bir adamdım ben, oysa yeni bulmuştum sahip olabileceğim , sahip olmak isteyebileceğim birini. O gelmişti hayatıma ansızın bu şehirde, o girmişti kalbime , en derinlerime hiç fark etmeden ben. O sevmişti beni, tüm hatalarımla ve tüm var olma çabamla. O bir şeyler başarabileceğime asla inandıramadığım varlığımı buna ikna etmişti. Ayağa kaldırmıştı beni, ışığa ulaşmak için bir umut vermişti. Sonra gitmişti, gitmek zorunda kalmıştı. Ayaktayken dizlerime aldığım darbe ile yerdeydim yine, onun gidişi bana ağır olsa da öldürmeyen, süründüren cinsten bir darbe indirmişti işte.

Ne kadar kaldım öyle bilmiyorum, elimde olsa yok olacağım ana kadar orada kalırdım. Ancak içeriye giren askerler beni ayağa kaldırıp komutanın yanına götürmüştü. Yığınlarca aşağılanma, başarısızlığımdan dolayı yığınlarca şey söylemesini beklemiştim ondan. O ise sadece susmuştu. Kendi de hata yapmıştı çünkü. Albay Cevdet'e inanmıştı, onu uyarmama rağmen hem de. Belki de beni dinlemediğinden ya da kendi hatasından dolayı bana kızmamıştı. Buna hakkı yok gibi hissetmişti belki de. Beni sorgulamaması iyi de olmuştu. Ne diyecektim ki ona? İçimdeki şeylerden ona bahsetsem Hilal için verdiği idam kararı üzerine yaptığı hazırlıklar boşa gitmesin diye beni asardı. Sadece albayı bulmamız gerektiğinden bahsetti , bunu milyon defa söylemiş bile olabilirdi. Odaya topladığı sayısız albay , teğmen herkese görevler verdi. Bundan sonra daha da hırçınlaşacağını biliyordum. Onları bulamamasını dilemekten başka çarem yoktu şu an için.

Odasından çıktım ve karargahı terketmek için hızla çıkış kapısına doğru yöneldim. Kimseyle albay Cevdet ve ailesinin kaçışını konuşacak halim yoktu. Bana verilmiş olan görevi yapıyormuş gibi davranmam gerekiyordu artık. Albayı bulmak konusunda verilecek herhangi bir görevi yerine getirmem mümkün değildi. Evet, hala  vatanım , ailem ve olmak zorunda olduğum kişi yüzünden orduda görevliydim. Ancak Albay'ın bulunması ailesinin bulunması demekti. Ailesi demek benim kalbimin bulunması demekti. Smryna... Güvende olması için kalbim her ne kadar izin vermek istemese de gitmesine izin vermiştim. Onu bulamamaları gerekiyordu. Bu görev dışında bir görev almak istediğimi babama söyleyemezdim, şüphe çekerdi hem de onun gidişinin tek sorumlusu ben iken. Bu görevi araştırmış gibi yapıp bir şey bulamadan geri dönecek ve yeni bir görev alacaktım. Yapmam gereken sadece bir süre numara yapmaktı. Bu konuda uzmandım, biraz daha rol yapabilirdim. Zaten hayatımın geri kalanında kalbim hala varmış ve atıyormuş gibi rol yapmak zorunda kalacaktım onun yokluğunda...

Karargahtan ayrılmadan önce biri tarafından durduruldum. Dmitri kolumdan yakalayıp beni kenara çekiştiriyordu. Gerçekten şu an onun bu olması gerekiyordu zaten gibi beni daha da sinir edecek cümlelerine ihtiyacım yoktu. Etrafa baktı hızla, birinin bizi duyup duyamayacağını kontrol ediyor gibiydi.

-Gitmesine sen izin verdin di mi? Başka türlü o kapıdan çıkamazdı Leon, sen olduğuna eminim!

-Ben olduğuma eminsen git komutana söyle. Belki bu sefer rütben biraz daha artar!

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin