Darmaduman

565 35 8
                                    

Leon'un anlatımıyla

Hangi rüzgar attı seni

Niye döndün ki geri

Kimseler seni sevmedi mi ?

Umduğun gibi deli deli

Küllenip giderken acılar

Kendi kendime yaşamaya

Donmuş bir göz yaşı gibi

Akmayan şu yaşantıma

Alışıyordum, öğreniyordum

Savaşıyordum, kusura bakma başarıyordum

Tutunduğum masadan güç alarak odaya ilk adımımı attım. Atmam ile pişman olmam da bir oldu. Öylece dikildim ayakta, hiç ses yoktu odada.Hemşire aramızdaki gerginliği fark etmiş gibi yanımızdan kaçarak uzaklaşalı bir iki dakika olmuştu. Ancak ne o ne de ben henüz içinde bulunduğumuz bu tuhaf ve sonunun ne getireceği belli olmayan an'dan çıkamamıştık. Derin bir sessizlik hakimdi ve bu durum sonlanacak gibi durmuyordu. Bunca zaman sonra ne konuşabilirdik ki? İlk söz ne olabilirdi aramızda geçebilecek? Bana 'İyi misin?' dese gerçeği söyleyebilir miydim? Sanmıyorum, hem de hiç sanmıyorum. Yıllardır görmediğim çehresinden gözlerimi bir saniye bile alabilsem arkamdaki kapıdan koşarak çıkacak ve gözden kaybolacaktım, bundan emindim. Ama ayrılmıyordu gözlerimiz, onlara da hak veriyordum. Uzun zamandır böylesi bir mavi görmemişlerdi, özlem gidermek istemiş olmalılardı.

Bana doğru uzanan elleri irkilmeme neden oldu ve büyü bozuldu. Gerçek , bir mermi gibi kalbime saplandı ve ben asla etkisinden çıkamadığım o karanlık geceye geri döndüm. O gece bana doğrulttuğu silahın tetik sesi geldi kulaklarıma, namluyu kalbime hiç düşünmeden, soğuk bakışları ile çevirişini anımsadım ve bu , bedenimi tuzla buz etti aniden. Odadan hızla çıktım. Kapıyı sertçe kapattım ardımdan,  ancak ilerleyemedim. Nefes almaya devam edecek bile gücüm kalmamıştı ki nasıl adım atacaktım? Yaptığım hata o kadar büyüktü ki, acizliğim karşısında ne yapacağımı bilemiyordum. O odaya asla girmemeliydim, bana bakmasına asla izin vermemeliydim. Başıma gelen her şeyin sorumlusu bendim, benim acizliğimdi. Her yenilişim, her kopuşum aynıydı. Benim iradesizliğim yüzündendi, sorun aslında bendim. Şimdi daha iyi biliyordum.

Çıktım, olabildiğince hızlı terk ettim orayı. Ayrılmadan önce girişteki hemşirelerden birine sordum Haydar Basri'yi. Ailesinin haberi olup olmadığını öğrenmeye çalıştım. Gitmem gerektiğini söyledim ve küçük çocuğa bir not bıraktım ardımdan.

'Her şey güzel olacak, merak etme!'

Notu hemşirenin eline verip kendimi sokağa attım. Düşünmeden yürüdüm, nereye gittiğime bakmadan ilerledim. Sokaklar tanıdık olmaktan çıkınca adımlarım yavaşladı, kendimi deniz kenarında buldum. Mavilerden kaçmak için başka mavilere sığınmak için onca yol yürümüştüm.Tüm gün dolaştım sahilde , saatlerce tanımadığım insanların dertlerine ortak oldum. Önce bir balıkçı bana belki bir iki saatten fazla balığın nasıl tutulması gerektiğinden bahsetti. Balıktan nefret ederdim, tutmak gibi bir merakımda yoktu ancak onun sözünü bir kez bile kesmedim. Konuşmaktan yorulana kadar yaşlı adamın yanında oturdum, ardından derin bir sessizlik çöktü aramıza. Bu sessizlik zihnime hücum ettiğinde kalktım adamın yanından, arkama bakmadan başka birini aradım çaresizce. Sessizlik zordu, katlanılması imkansızdı. Çünkü eğer çevrende ses yoksa ruhun konuşmaya başlıyordu ve o, dışarıdaki herkesten hem de düşünebildiğin en acımasız olanından bile daha acımasız ve doğrucuydu.

Sonra küçük bir çocuk ile karşılaştım bir kaya üstünde. Sessizce ağlıyordu çocuk, nefes almakta zorlanıyordu onu bulduğumda. O konuşmaya başlayınca yeniden sustu zihnim, O zihnime gelemeden kapadım yolları. O, zihnime ulaşamadan başka bir ses buldum dolduracak içimi. Kaçtım, düşünmekten ölesiye korktuğum için zihnimi hapsettim içime.

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin