Uyanış

3.6K 185 24
                                    

canım kardeşim bak senin ellerinde hayatımız
uçan kuştaki güzelliği kaybettik hastayız
çok sıkıldım ağlamaktan durmaktan
bu ahlaksız oyunlara devam etmek günah

ah bu hayat anlamsız bir şaka
herkes bunun farkında
çok sıkıldım ağlamaktan durmaktan
bu ahlaksız oyunlara devam etmek günah

uyan artık uyan
uyan dostum uyan
uyan artık uyan karanlık uykundan

sen yine de o yolun sonundaydın
sen yine de hiçbir şey yapamazdın
sen, uyuşuk, tembel, yalnızdın

Bilincimi yitirdiğimi hatırlıyorum, son düşündüğüm şeyin Amazon kadınım olduğunu bir de. Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir gökyüzü ve yemyeşil bir vadi bekliyordum aslında, cennet dedikleri yeri annem hep öyle anlatmıştı çocukluğumda çünkü. Burasının cennet olmadığı kesindi, bir kere karanlıktı ve oldukça soğuktu. Öldükten sonra bir şeyler hissetmeye devam edebileceğimizi hiç düşünmemiştim. İçinde bulunduğum karanlık yer belki de cehennemdi, belki de sustuklarım beni buraya getirmişti. Belki de Dmitrinin dediği gibi düşünmek beni daha iyi biri yapmamış ve buraya sürgün edilmeme neden olmuştu. Her ne olduysa bile bu saatten sonra zaten cennet ya da cehennemde var olmam beni etkilemeyecekti. Onun yokluğunda her yer karanlık, puslu, can acıtıcı olacaktı. Kulağıma gelen adım sesleri ile düşüncelerimden arındım bir anda, kimin sesiydi bu ? Ses git gide yaklaşıyordu, bir de şimdi adım seslerine bir öksürük sesi eklenmişti. Neredeydim ben, ne olmuştu bana? Dmitri neredeydi peki, başımıza ne gelmişti?

İçinde bulunduğum yer yavaşça aydınlandı, gözlerim acıdı aydınlık ile aniden. Gözlerim ile nerede olduğumu anlamaya çalıştım, görebildiğim tek şey gri bir zemindi, bir duvara bakıyordum sadece. Arkamda bir hareketlenme vardı, yalnız değildim artık emindim. Gözlerim bir anlığına yukarı doğru kaydı, bir sandalye ve üstünde benim üniformamın aynısı duruyordu. Ancak üstündeki künyeden anladığım kadarıyla Dmitrinin üniformasıydı. O neredeydi, başına ne gelmişti? Sırtım arkamda kim ya da kimler varsa onlara dönüktü, konuşmaya başlamamaları durumu daha da garip bir hale sokuyordu. Gözlerimi sıkıca kapamaya karar verdim, uyanık olduğumu anlamalarını istemezdim. Kim olduklarını, amaçlarını öğrenmem gerekiyordu, ona göre bir plan yapabilirdim.

-Buraya neden geldiniz Dmitri, Leon buraya neden geldi söylesene bana!

Albay Cevdet'in sesini duyduğumda gözlerimi açmamak için kendimi zor tuttum. Onlar gerçekten de o korumasız, ışıkları olan evdeydiler demek ki ya da ailesi dışında o yalnız buradaydı. Büyük ihtimalle ailesini daha güvenli bir yere götürmüştü, çünkü biz iki asker kolaylıkla burayı bulmuştuk ve çok güvenli sayılmazdı sonuçta. Dmitrinin ona Nasıl bir nefretle baktığını hayal edebiliyordum, albayı bulduğuna çok sevinmiş olmalıydı. Geri döndüğümüzde büyük bir ödül almayı hak etmişti ki geri dönebileceğimizi pek sanmıyordum. Albay bizi öylece serbest bırakamazdı, bunu yapması büyük bir aptallık olurdu. Onu bulamadığımız yalanını kolaylıkla söylerdim ancak Dmitri benim gibi yalan söylemeyi kabul etmezdi, bunu sonucu ölüm olsa bile kabul etmeyeceğini biliyordum. Onu anlamak için sadece babam gibi düşünmem yetiyordu sonuçta ikisi de artık aynı düşünceleri paylaşan iki koca askerlerdi. Dmitrinin vereceği cevabı bekliyordum heyecanla, içimde küçük bir umut vardı onun ılımlı olabileceğine dair.

-Kendi gelmek istedi, onu isteyerek mi getirdim sanıyorsunuz? Zaten yeteri kadar ayağıma bağ oldu!

Sözleri karşısında ona olan öfkem daha da artmıştı. Ne demek ayak bağı olmak? Görevi tehlikeye düşürecek bir davranışta bulunmamıştım şimdiye kadar, yol boyunca onunla konuşmak için bir hamle de bile bulunmamıştım. O ise benim aksime benimle sohbet etmeye çalışmış, dikkatimi dağıtmıştı. Vurulmam yüzünden ayak bağı olduğumdan bahsediyor ise de yanılıyordu. Vurulmamın nedeni kafamı karıştıran düşünceleriydi. Suç onundu yani, şu an her nerede isek suç onundu.

Dünyamı Sarsan Kız(Hileon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin