'Numaranızı yazınız.'
Ekranda ki gidip gelen yazı çubuğuna boş gözlerle bakıyordum.
Hoseok'la ayrılmış, nihayet eve gelmiştim. Gelir gelmez yaptığım ilk şey, yarın ki konserde enerjik olmam için, üzerimi değiştirip yatağıma girmek olmuştu. Fakat buraya, yeni bir hayat kurmak için gelmemiştim. Aslında buraya neden geldiğime dair bir fikrim yoktu, ama o kadının söylediklerini yapıp bir an önce buradan çıkmalıydım. Her ne kadar o dünyadan iğrensem de, ben buraya değil oraya aittim.
Telefonda girdiğim arkadaşlık(!) sitesinde isim, yaş gibi bilgilerimi verdikten sonra, bu sefer de bana ulaşabilmeleri için numaramı vermem gerekiyordu. Ama şirketin bana verdiği numarayı böylesine umarsızca, garip bir siteye yazmam ne kadar doğruydu bilmiyordum. Fakat geri dönmek için bunları yapmaktan başka çarem yoktu.
Sıkıntılı bir nefes verip numaramıda yazdıktan sonra bilgi işlemim dolmuş, artık bu iğrenç siteye kaydolmuştum.
Öfke ve iğrenti içimde büyürken telefonu kapatıp yatağımın yanında ki yere pek sert olmadan fırlattım.
Yatağımda dönüp gözlerimi yumdum. Buradan gitmem gerektiğini, ve gitmem için yapmam gereken şeyleri unutmamalıydım. Eğer bir an önce gitmeyip kendimi bu masala kaptırırsam, işleri zorlaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktı.
*
"Tamam, bu kadar prova yeterli. Artık üzerinizi değiştirin."
Genel menejerin sözleri üzerine danslarının son hareketini tamamlayan bangtan beyler yanlarında ki şişede ki suları bitirip nefes nefese kulise doğru ilerlediler.
Hepsi kulise girip kendilerini deri koltuklara attıklarında çalışanların uyarısıyla fazla oturamadılar. Saçlarının yapılması gerekiyordu ama giyinirken saçları bozulmasın diye ilk önce kıyafetleri giyeceklerdi.
Teker teker girdikleri küçük kabinde giyinirlerden sıra Hoseok'a gelmişti.
O da giyinip çıktığında gerçekten nefes kesici gözüküyordu. Stilisti yanına gidip üzerini düzeltirken içimde ki nerden geldiğini bilmediğim kıskançlık hissiyle, stilistin, Hoseok'un vücudunda gezinen ellerine baktım.
Elimde ki kalemin arkasına baş parmağımı deli gibi bastırırken, hangi akla hizmet böyle bir şey yaptığımı anlayamadım, Hoseok ve stilist kızın yanına benden habersiz varan adımlarıma eklenen ellerim Hoseok'un kolunu kavradığında konuştum.
"Hadi, artık makyajının ve saçlarının yapılması gerek."
İkisi de şaşkınlıkla bana bakarken Hoseok'u peşimden sürükleyip kuaför koltuğuna oturttum.
Tanrı aşkına, neden bu çalışanların neredeyse hepsi kız?!
Kuaför kız Hoseok'un yumuşak saçlarının arasına ellerini daldırıken başka bir kızda eline aldığı makyaj malzemesiyle Hoseok'un neredeyse içine girip makyajını yapmaya başladı.
Sinirle sesli bir gülüş atıp daha fazla dayanamayacağımı anladım ve sert adımlarla kulisten çıktım. Sanırım sahnedeki işlere bakmam daha iyi olacaktı.
Sahneye doğru ilerlediğimde, sahnenin tepesine koca harflerle yazılmış BTS yazısını yerleştirmeye çalışıyorlardı. Diğer yandan da üyelerin sahneye çıkacağı asansörün ayarları ve kontrolleri yapılıyordu.
Hava yavaş yavaş kararırken, hayranlar da konser alanına doğru gelmeye başlamışlardı.
Etrafta yapabileceğim bir iş ararken, bu arayışım telefonuma gelen mesajla bölündü. Telefonu, sıkıştırdığım, pantolonumun arka cebimden çıkarıp gelen mesajı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hope | jhs
Fanfictionİnsan, mutluluğu nerede bulacağını gerçekten bilemezmiş. Belki bir kafede, belki bir gece kulübünde, belki bir kütüphane de. O insanın nerede karşına çıkacağı belli değilmiş. Ben ise mutluluğumu, sevincimi, hayallerimi, güneşimi,,, umudumu... Bu v...