İtalya'ya gelişimizin üzerinden sadece iki gün geçmişti. Bu iki günde eğlenmeye dair hiçbir şey yaşayamamıştık. Zaten ilk günümüz geceye ve yorucu bir yolculuğun sonuna denk geldiği için hemen oteldeki odalarımıza ayrılıp konser günü enerjik olabilmek için uyumuştuk. Konser günü ise, konserin yapılacağı alana sabahtan gidip tüm eksikleri halletmiş, akşamında ise yorucu ve gürültülü bir konsere şahit olmuştuk. Çocukların, beklediğimden daha çok hayranı vardı. Ünleri sadece Kore'ye değil, dünyaya da öylesine yayılmıştı ki, konser biletleri satışa çıkıldığı gün 1 saatte tükenmiş, konser alanı ise hınca hınç dolmuştu. O günü de böyle bitirip akşam tekrar odalarımıza dağılmıştık.
Bugün ise, nihayet 5 günlük tatilimizin başladığı gündü. Artık çalışmak yoktu. Biraz dinlenebilmek ve bu güzel ülkeyi gezebilmek için bolca zamanımız vardı.
Burada hava ne soğuk, ne de sıcak. Tam bir bahar havası. Bugün için ise Hoseok'la beraber planımızı yapmıştık. Üyelerden ve menejerlerden uzak, sadece ikimizin olacağı şekilde bir plandı.
Dışarı çıkmak için hazırlanmaya ayrıldık. Ben giysi odasında üzerimi değiştirirken Hoseok bunun için banyoyu kullanacaktı.
Valizimden çıkardığım çiçek desenli kloş eteğimi ve üzerine giyeceğim beyaz gömleğimi alıp giysi odasına girdim. Üzerimdekileri değiştirip odada ki boy aynasının karşısında durdum vekendimi inceledim. Bu kıyafetleri İtayla'ya geleceğimizi duyduğum gün gidip almıştım. Eğer her şey hayallerimde ki gibi olursa, bu hafta mükemmel olacaktı.
[Aura'nın Kıyafeti]
Uçları dalgalı olan saçlarımı omuzlarımın üzerine dökülecek şekilde saldıktan sonra birkaç makyaj dokunuşu yapıp odadan çıktım. Hoseok çoktan hazırlanmış, oturduğu yatakta telefonuyla uğraşıyordu. Benim odadan çıktığımı fark edince başını telefondan kaldırıp kocaman açılan gözleriyle bana baktı. Telefonu elinden düşürüyormuş gibi yapıp yatağa bıraktıktan sonra elini göğsüne götürüp kalbinin olduğu yerde durdurdu.
''Ah, kalbime bir şeyler oluyor.''
Utanarak kıkırdadım ve valizden beyaz spor ayakkabılarımı da çıkarıp giydim.
"Hazırım. Artık çıkabiliriz." dedim heyecanla ellerimi çırparak.
Bugün için olan planımızda sürekli dizilerde gördüğüm ve hep gitmek istediğim yer olan Venedik'e gidecektik. Hoseok'la gezecek olmamın heyecanı bir yana, bir de en merak ettiğim yerlerden birine gidecektik.
Hoseok'da oturduğu yerden kalkınca beraber odadan çıktık. Diğerlerine dışarı çıkacağımızı telefondan haber vermiştik bile. Bu yüzden yanlarına uğramadan direk gideceğimiz yere doğru ilerledik.
Otelden ayrılıp bir taksiye bindik. Buranın dilini bilmediğimiz için ingilizce konuşarak iletişim kurmak zorundaydık. Ben ise konuşmayıp, Hoseok'un ingilizce konuşurken nasıl gözüktüğünü görmek ve bilmek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hope | jhs
Fanfictionİnsan, mutluluğu nerede bulacağını gerçekten bilemezmiş. Belki bir kafede, belki bir gece kulübünde, belki bir kütüphane de. O insanın nerede karşına çıkacağı belli değilmiş. Ben ise mutluluğumu, sevincimi, hayallerimi, güneşimi,,, umudumu... Bu v...