2.8/ En Güzel İlkler/ Venedik

657 64 64
                                    

 

Denedim. Onun olabilmek için, onun olmayı başardıktan sonra onda kalabilmek için, bu kez sevdiğim şeylerin ellerimden kayıp gitmemesi için, denedim. Her şeyi, tüm yolları denedim.

 Karşıma çıkan tüm yollara, bu sefer hiçbir şeyi kaybetmeyeceğim diyerek girdim, yolun sonunda ne çıkacağını umursamadan. Yapabileceğim her şeyi denediğim gibi, olabilecek tüm kötü sonuçları da göze almıştım. 

 Bu konularda pek sabırlı bir karaktere sahip olmasam da, bu kez sabretmeyi de denedim.

 Sonunda ona kavuşacağımı düşünerek sabrettim.

 Söz vermiştim. Ne olursa olsun, onu sonsuza kadar seveceğime söz vermiştim. Yanında olamasam da, dokunamasam da, öpemesem de, sarılamasam da sevecektim. Ona olan aşkımın farkında olmadan da olsa sevecektim. Ve ben verdiğim sözü tutabilmiştim. Onu tanıyamadan sevmiştim. Yeniden tanıyınca daha çok sevmiştim. Sadece bunu o sıralar kabul edememiştim. Bilmediğim, tanımadığım, ve birkaç gün önce gördüğüm adamı sevdiğimi kendime yedirememiştim. Bilmiyordum ki, onun en değerlim olduğunu.

 Her sabaha gözlerimi onunla açıp, her gece onunla gözlerimi yummak isterdim. Bulunduğum her yerde onun kokusunun olmasını isterdim. Her dokunduğum yerin, onun o bebeksi teni kadar yumuşak olmasını isterdim. Ve en önemlisi de, en az teni kadar yumuşacık olan o kalbin, sonsuza kadar beni severek atmasını isterdim.

 Önceleri ölümden korkan bir insan değildim. Ama onu tanıdıktan sonra, ölümden bile korkar oldum. Ölümün bizi ayırma ihtimalinden korktum. Korktuğum şeyin başıma gelmesinden korktum. 

 Bir daha onu görememekten korktum. Bu güzelliğe bir daha sahip olamayacak olmaktan korktum.

 Uçurumdan sarkmıştım. Düşmemek için kanlı ellerime rağmen, yine de tutunmuştum bir dala. Ama o minik dal, taşıyamadı, acılarla daha da ağırlaşan bedenimin yükünü. Ve köküne usulca veda etti. O sırada başka bir el uzandı, olacakları bilmeden. Bende, olacakları bilmeyi reddederek tuttum o eli. Onu da aşağıya çekme ihtimalimi düşünmeden tuttum.

 Ve o el, düşündüğümden çok daha güçlü çıktı. Tıpkı onunda, beni taşıyamayan küçük dal gibi uçurumun dibine düşeceğini düşündüm. Buna rağmen yine de tuttum. Ama o el, bu dünyada, beni ve acılarımı kabullenip onları taşıyabilecek tek şeydi. Bunu, o elin beni uçurumdan çekmeyi başarmasıyla anlamıştım.

 Ama o elin hayatımı kurtarması yetmezmiş gibi, yaralarıma bu kadar güzel bir ilaç olacağını bilmiyordum. 

 Bana sevginin ne demek olduğunu öğretmekle kalmayıp, sevgiyi yaşatacağını bilmiyordum. Sevmenin bu kadar mükemmel bir duygu olabileceğini, birinin beni böyle güzel sevebileceğini bilmiyordum. Onu yanımdayken bile özleyebileceğimi, birine bu kadar çok bağlanabileceğimi, sırf onun için tüm her şeyi karşıma alabileceğimi bilmiyordum.

 Bir zamanlar sevgi kelimesinden nefret eden ben, sevginin esiri olacağımı tahmin dahi edemezdim.

 Anılarıma düşman şekilde büyüdüm. Hiçbirini hatırlamak istemeyerek, yaşadıklarımı aklımda ki kazınan yerlerinden sökmek isteyerek büyüdüm. Geçmişim iğrençlikten ibaret olduğu için, geleceğiminde öyle olacağını düşünmüştüm. Ama öylesine harika bir adamla tanışmıştım ki, nefret ettiğim geçmişi bile hatırlamamı kabullendirecek anılar yaşatmıştı bana. Ona dair olan hiçbir şeyi silmeye, unutmaya kıyamazdım çünkü.

Hope | jhsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin