1.4/ Son Pişmanlık

855 71 32
                                    

 
Bu sefer ki müzik seçimini size bırakmak istedim:) °Duygusal bir müzik ile okuyun°

Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayo unutmayin:)

Keyifli okumalarr~

*

  Küçük bir çocuk olma hissini yaşayamadan büyüdüm ben. Diğer çocuklar gibi aileme mızmızlanamadan, istediğimi elde etmek için gözyaşı dökmeden, gece biraz daha geç yatıp dizi izlemeye çalışamadan, okula gitmek istemeyip hasta rolü yapamadan büyüdüm ben.

 Bu hayata tekrar fakat başka birinin bedeninde gelmek istedim. Daha mutlu olan birinin bedeninde. Belki o zaman hayatın ne kadar güzel de olabileceğini anlardım diye.

 Tam mutlu oldum derken, neden hep yaşadığım acılarının daha da beterleriyle karşılaşmak zorundayım ki?

 Belki bir şans vermem en doğrusu olabilirdi, ama beni bunları yaşamaya mecbur bırakan bir insana öylece kolay şans veremezdim. Bırak yüzünü görmeyi, 'baba' sıfatını bile duymaya tahammül edemiyorken, bunu yapamazdım.

 Hoseok'un en az benimki kadar şaşkınlık dolu yüzünden gözlerimi ayıramazken, onun beni tutan elleri kollarımdan yavaşça kaydı. Şu an o da benim gibi ne yapacağını bilemiyordu. Babamın olduğunu öğrendiği adamın önünde, erkek arkadaşım olarak nasıl davranacağı hakkında endişeliydi, olanları bilmeden.

 Az önce Hoseok'un tuttuğu kolumu başka bir el sardığında beni kendisine doğru döndüren, baba demeye kesinlikle niyetim olmayan amca şaşkınlık ve şüpheyle suratıma baktı.

 ''Aura... mısın?''

 Yıllardır tüm vücudumu ele geçiren öfke ve nefret şu an beni yarı yolda bırakmıştı. Hayatım boyunca eğer bir gün karşılaşırsam onlara söyleyeceğim her şeyi planlamıştım kafamda. Onlara öfkemi kusmaya hazırdım da, fakat onu böyle kanlı canlı karşımda görmek, bu niyetimin yerle bir olmasına sebep olmuştu. Hiçbir şey yapamıyordum. Ne kıpırdayabiliyor, ne konuşabiliyor, ne de öfkemi dökebiliyordum. Hep dizilerde görürdüm, kızlar babalarına sinirlendiklerinde bağırırlardı ve ben eğer babam olacak herifle karşılaşırsam bunlardan daha beterini yapacağımı söylerdim kendi kendime. Ama yapamıyordum. Şu an içinde bulunduğum şokun etkisi yüzünden mi yoksa gerçekten kızlar babalarının karşısında güçsüz olduğu için mi bilmiyorum ama hayatımda belki de ilk defa bu kadar çaresizdim.

 Amca hızlı hareketlerle kısa kollu tişörtümü omzuma kadar sıvayıp omzumun biraz altında duran lekeye baktı. Lekeyi görünce kocaman açılan ve yaşların hücum ettiği gözleriyle tekrar yüzüme baktı.

 Evet. Doğduğumdan beri, onlardan bana kaldığı için nefret ettiğim ve bir türlü kurtulamadığım bir doğum lekem vardı. Sürekli olarak makyajla kapatma yöntemini denesem de yok olmuyor ve hep benimle birlikte oluyordu. 

 ''Sen nasıl... Nasıl buraya geldin?''

 Yavaş yavaş kendime geldiğimde amcanın endişeden kolumu sıktığını ve canımın yanmaya başladığını fark ettim. Minik bir inlemeyle sızlamaya başlayan kolumu geri çektiğimde bir iki adım gerileyip, amcanın babam olduğunu öğrendikten sonra pek fazla karışmama taraftarı olan Hoseok'un yanına gittim. Öfkelerin nihayet alevlenmeye başladığı bakışlarımı amcanın üzerinde gezdirip öfkeyle konuştum.

 ''Sakın bana dokunma.''

 Amca bakışlarını tek bir saniye olsun ayırmıyordu. Hala neler olduğunu anlamaya çalışırcasına bir halinin olduğu belliydi.

Hope | jhsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin