İnsan, mutluluğu nerede bulacağını gerçekten bilemezmiş.
Belki bir kafede, belki bir gece kulübünde, belki bir kütüphane de. O insanın nerede karşına çıkacağı belli değilmiş.
Ben ise mutluluğumu, sevincimi, hayallerimi, güneşimi,,, umudumu... Bu v...
Yaklaşık 2 buçuk saatlik bir sürenin ardından, ilk defa bu kadar zorlandığım bir etkinliğin sonlarına yaklaşmıştık.
Hoseok bana bir şans vermişti. Her şeyi anlatıp ona mantıklı bir açıklama sunmam için. Ama olanları ben anlatırsam muhtemelen yalan söylediğimi düşünüp inanmazdı. Bu yüzden bugün, gerçekleşen fan meetinginden sonra onu falcı kadına götüreceğimi söyledim. Daha fazla sorgulamak yerine sabırsızlıkla falcı kadınla konuşmayı beklediğini söylemişti.
Bugün ise saat öğlen civarında başlayan fan meetinginde, büyük bir işkence çektim. Pekala, fanları olduğu için bir şey söylememeliydim fakat bu benim için gerçekten zorlu bir sınavdı.
Ve sanki Hoseok'un fanlarla yakınlaşıyor olması yetmezmiş gibi, bir de beni üyelerin arka tarafında bekletmişlerdi.
Fanların getirdikleri hediyeleri toplamak, ve üyelerle pek fazla yakınlaşmalarını önlemek için görevli olan çalışanlardan biri hastaydı ve onun boşluğunu doldurmak için beni görevlendirmişlerdi. Ben ise, Hoseok'un fanlarla cilveleşmesine dayanmak zorunda kalarak hediyeleri topluyordum.
İmza sırasında ki fanlar artık azalmıştı ki, bu sefer Hoseok'un karşısına siyah düz saçlı bir kız gelmişti. Bu kız oldukça güzel olmasıyla beni deli ederken ekstra bir çabaya gerek duymuyordu.
Ne konuştuklarını duymak adına, Hoseok'un yanında oturan Jimin'e gelen hediyeyi almak için gittiğim de hediyeyi alıp tam Hoseok'un arkasında durdum.
"Ah çok güzelsin..."
Hoseok'un fana söylediği kelimeleri duymak akıl sağlığımın dengesini bozarken hediyeyi sertçe diğer hediyelerin yanına bıraktım.
"Beni utandırıyorsun oppa."
Kızın yapmacıklık akan sesi kulaklarımı tırmalarken utanıp gülmeye başladı. Hoseok'da ona büyülenmiş gözlerle bakmayı ihmal etmiyordu ve ben şu an ikisininde saçını başını yolmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Şey... Gamzelerine dokunabilir miyim?"
Kızın bu teklifiyle içimde ki kamyoncu Aura ortaya çıkıp 'hop, sen kimin erkeğinin gamzelerine dokunuyosun!' diyerek masayı yıkmak istese de, kamyoncu ruhuma teslim olursam bir yerlerime tekme yiyerek işten atılacağımı hesabın içine kattım ve anında bu fikirden vazgeçtim.
Hoseok "tabiki" dedi ve gamzeleri belli olacak şekilde dudaklarını birbirine bastırıp dokunabilmesi için yüzünü fana doğru uzattı.
Dokunup dokunmamak arasında kalan fan işaret parmağını yavaşça Hoseok'un gamzesine değirip hemen geri çekti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Arkamda oluşan kuvvetli his, omurgalarıma baskı uygulayıp beni onlara doğru itmeye çalıştığında bu baskıya direnmeyip kendimi Hoseok'la kızın arasına elimi koyarken buldum. İkisinin de şaşkın bakışları bana döndüğünde gözlerimi kıza sabitleyip hafif kıstım.
