[1 Hafta Sonra]
"Değerli yolcularımız, uçuş başlamadan önce kemerlerinizi takmanız ve elektronik aletlerinizi kapatmanız önemle rica olunur. Ben kaptan pilot Park Myeon Shin, iyi yolculuklar dilerim."
Salladığım ayaklarımın sebebi heyecan mı yoksa stres mi bilmiyorum ama rahat olduğu iddia edilen bu business bölümünde oldukça rahatsızdım. Sürekli parmaklarımı vurduğum deri koltuğun kenarlarından ellerimi çekip kemerin verdiği imkanla sırtımı dikleştirdim ve yanımda ki, gözlerini yumup şarabından yudumlar alan patrona baktım.
"Şey..."
Gözlerini uyuşuk bir şekilde açıp bana çevirdiğinde zoraki gülümsememle devam ettim.
"...ben gerçekten diğerlerinin yanına gitsem iyi olacak." dedim baş parmağımla ekonomi bölümünü işaret ederek.
Tüm üst kadememde çalışan insanlar ekonomi bölümünde seyahet edecekken benim patron ile birlikte burada olmam hem topladığım tüm nefretin artmasına, hemde büyük yanlış anlaşılmalara neden olacaktı.
Söylediklerimi duymamış gibi tekrar gözlerini yuman patron şaraptan bir yudum daha alıp kalın sesiyle konuştu.
"Merak etme, kimse sana bir şey söyleyemez."
Şarap bardağını koltuğa bağlı olan küçük masaya bırakıp kemeri bağlamadığı için rahat bir şekilde yayıldığı yerde doğruldu ve bakışlarını bana dikti.
"Benimle birlikte olduğun sürece tabi."
Hafifçe öksürerek kafamı cama doğru çevirdim. Bu adamın hareketleri ve lafları, rahatsızlığımı arttırıyordu. 13 saat daha bu adama nasıl dayanacağımı bilmiyorum ama umarım yolculuğu katil olmadan bitirebilirim.
Uçak yavaşça kıpırdadığında kafamı heyecanla patrona çevirdim.
"Ne oldu?" diye telaşla sorduğumda karşılığında gülümseme aldım.
"Hareket ediyoruz. Ne olacak?"
Korkuyla gözlerimi kocaman açtığımda uçağın ilerlemeye başladığını hissettim ve bu sefer de boynumun kırılacak gibi acımasını umursamadan kafamı hızla cama çevirdim. Normal bir arabanın hızında ilerleyen uçakla, o kadar da korkulacak bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştım, ta ki patronun dediği şeyi duyana kadar.
"Birazdan uçuşa geçmek için hızlanacağız, baştan uyarayım."Anlık duraksamamla gözlerim yavaşça yanımda ki başkana kaydığında, hiçbir tepki veremeden öylece bakıyordum.
Bu an...
Bu his...
"Ah!"
Başıma davetsiz bir misafir gibi giren şiddetli ama kısa olan ağrıyla, pek yüksek olmayan bir inleme bıraktım dudaklarımdan. Avcumun içini alnıma bastırıp gözlerimi sıkıca kapattım. Şiddetli ve kısa ağrı sık sık kendini gösterirken daha fazla bağırmamak için dudaklarımı olabildiğince ısırıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hope | jhs
Fanfictionİnsan, mutluluğu nerede bulacağını gerçekten bilemezmiş. Belki bir kafede, belki bir gece kulübünde, belki bir kütüphane de. O insanın nerede karşına çıkacağı belli değilmiş. Ben ise mutluluğumu, sevincimi, hayallerimi, güneşimi,,, umudumu... Bu v...