Keyifli okumalar :)
Oldukça büyük, ferah ama sigara kokuları yüzünden de bir o kadar bunaltıcı bir kafede oturuyorduk son yarım saattir. Masaları birleştirip hepimizin sığmasını sağlamışlardı. Gece, bizden önce gelenlerle beni tanıştırırken Alper dışında Gece'nin etrafında olan hiç kimseyi tanımadığımı fark ettim. Bizden sonra gelenler için de durum değişmemişti zaten. Bazılarını okulda görmüşlüğüm hatta birkaç kelime etmişliğim vardı ancak hepsi bu kadardı işte. Burada olmaktan mutlu olan, kahkahalar eşliğinde sohbet eden bu insanlar bana yabancıydı. Garip ya da kötü insanlar olduklarını düşünmüyordum ancak benim asla kabullenemediğim hıza bu kadar düşkün olmaları istemsiz bir mesafe belirlememe neden oluyordu. Gece yalnızca bir istisnaydı. O, amatör ve illegal bir yarışçı olmadan da benim canımdı.
Biraz daha bekledikten sonra dayanamayarak, "Bu kadar mısınız?" diye sordum Gece'ye.
"Hayır, daha gelecekler var ama belki de gelmezler." Önemsemeden söylediği şeyler moralimi bozarken içeceğimden bir yudum alıp arkama yaslandım. Gece, Alper ve şu an adını hatırlayamadığım bir çocuk koyu bir sohbetin içindeydiler. Masanın öbür ucunda oturan kızlar ise kendi hallerindeydi.
"Sıkıldın mı?" diye soran Alper'e gülümsemeye çalıştım.
"Hayır, iyiyim." Etrafta gözlerimi gezdirdikten sonra, "Yarışlarınızın daha kalabalık geçtiğini biliyorum. Masa neden bu kadar az kişilik?" diye sordum. En azından bulunduğum ortam hakkında daha fazla bilgi alabilirdim. Belki laf öğrenmek istediğim şeylere de gelirdi.
"Herkesle o kadar iyi değiliz," dedi omuzlarını silkerek. "Yarış günü herkesle bir merhaba işte. Hatta davet edilenler arasında çok fazla tanımadığımız insanlar da var, bizim okulda olmayanlar da ama herkes birbirini davet ediyor işte."
"Gelecekler mi peki?" Davet edilen kişiler arasında Evran'ın olup olmadığını bile bilmiyordum. Gece, yarışçı tayfasıyla toplanacağını söylediğinde aksini düşünmediğimi fark ettim. Umut ederek gelmiştim ve hala bekliyordum.
Dakikalar ilerledikçe büyük bir hata yaptığımı ve yanıldığımı anladım. Dedikleri gibi daha sonra gelenler olmuştu ancak Evran içlerinde yoktu. Ben sıkıntıyla yemeğimi yemeye devam ederken Gece elinden geldiğince benimle ilgilenmeye çalışıyordu ancak ortak duygular, heyecanlar paylaştığı arkadaşlarıyla arasına girmek ve onun da canını sıkmak istemezdim. Bu akşam, onundu.
Arada sırada Gece'nin arkadaşlarının sorularını yanıtlayarak yemeğimi yemeye devam ederken duyduğum gürültüyle birlikte başımı kaldırdığımda karşılaşmayı beklediğim son şey bile değildi yeşil gözler. Masadakilerle selamlaşarak yeni çekilen sandalyelere otururken gözleri birkaç saniye bana takılsa bile bir daha dönüp bakmadı ya da tıpkı diğerlerine, hatta Gece'ye olduğu gibi bana selam vermedi. Bu tutumunun genel olduğunu farz edip kendimi rahatlatacakken masadaki diğer kızlarla sohbete başlamasıyla kırıldığımı hissettim. Saçmaydı belki ve hakkım yoktu biliyordum ama bu kırılmama engel olmuyordu. Ona yardım etmiş, bildiğim kadarıyla yaralarını temizlemiştim. Onun için, onun için olduğunu bilmesem de, tüm korkumu bir kenara bırakarak taksi şoförüne biraz hızlı gitmesini söylemiştim! Azıcık da olsa saygıyı hak etmiyor muydum yani?
Sinirle elimdeki çatalı sıkarken hemen Evran'ın yanında oturan Özgür'ün beni fark edip gülümsemesiyle ben de rahatlamaya çalıştım.
"Asel'di değil mi?" diyerek elini uzattığında ben de uzattım.
"Evet." Bakışlarım bir saniyeliğine Gece'ye kaydığında kısık gözlerle bizi izlediğini gördüm. Ona göre konuştuğum her erkek potansiyel sevgili adayıydı ve böyle şeylere hiç gerek yoktu. Bir keresinde bana, "Sevgili yapıp ne yapacaksın Asel?" diye sormuştu. "Boşuna elin çocuğunun ağzını burnunu dağıtacağım. Hiç gerek yok böyle şeylere," demişti sonra da. Hayatımda bu kadar büyük bir yer kaplıyor olması da bana karışmasını daha da kolaylaştırıyordu. Elbette babam ve amcamın etkisini de göz ardı edemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sürat
General FictionBenliğini acılara köle yapmış genç bir adam ve hayatı boyunca mutluluğu tatmış genç bir kız... En büyük korkuları hız iken tutkuları olabilecek mi? Üç genç... Üç taze hayat... İki farklı aile... En büyük korkuları, en derin tutkularıydı hız." *Güven...