Multi yüklememe rağmen neden görünmüyor anlamadım. Eğer sizde de görünmüyorsa yorumda belirtin lütfen.
Keyifli okumalar herkese ^-^
Babamın kullandığı arabada başımı cama yaslayarak kafamda oluşan sorunlara bir çözüm üretmeye çalışsam da başarılı olamıyordum. Bulduğum her yol yeni bir soruna ve tehlikeye, en azından benim için, çıkarken elim kolum bağlanıyordu. Yine de en sonunda bir karara varmıştım. Mutlu olmadığım, nedenini dile getiremesem de beni rahatsız eden karar bir yumru olup boğazıma oturmuştu dün gece. Yalnızca birkaç kez gördüğüm ancak oldukça etkilendiğim Evran'ı anlatmamı isteseler, boğazıma oturup nefesimi kesen bir yumru derdim çünkü o, gerçekten daha azı değildi. Tüm bunlara rağmen ruh sağlığım için kendimi frenlemem gerektiğini fark edebilmiştim. Uykusuz ve bol düşünceli geçen koca bir geceme neden olmuştu belki ama değerdi. Hem olmayacak bir şey için Gece'nin tepkisini çekip onu kızdırmama da gerek yoktu. Gidip acısını Evran'dan çıkarırdı sanki çocuğun bir şeyden haberi varmış gibi.
"Neden söylenmiyorsun sen?" Babamın sorusunu duyduğumda kaşlarımı çatarak ona baktım. "Arabaya bindiğimizden beri sesin çıkmıyor. Arabaları kötüleyip şoförler hakkında da konuşmadın."
"Bıktım artık," dedim omuz silkerek. "Hiç kimse değişmiyor."
"Senin için değiştiğimizi biliyorsun," dediğinde gülümsedim.
"Elbette biliyorum. Bahsettiğim diğer insanlar," diye fısıldadım. Onlar için kıymetli olduğumu ve benim için değiştiklerini inkâr edemezdim. Bu nankörlük olurdu. Arada sırada içiyor olsalar da yaşadığım o berbat olaydan çok fazla etkilenmem sonucu tamamen bırakmışlar ve ben yanlarında olduğum sürece daha dikkatli araba kullanmışlardı. Hala dikkat ediyorlardı!
"Diğer insanları boş ver," diye söylendi. "Önemli olan en yakınların."
Başımı sallayarak onayladım. "Peki sorununun ne olduğunu söylemeyecek misin?"
"Sorun yok," dedim gözlerimi bir anlığına üzerinde gezdirip tekrar cama doğru dönerken. "Sessiz olmama alışkın değilsin tabii." Gülümsemeye çalışarak, "İyiyim, sadece biraz yorgunum," dedim.
"Öyle olsun bakalım." İnanmadığını fark ettim ancak babam, üstelemeyecek kadar anlayışlıydı. Sonunda okulun önüne geldiğimizde gülümseyerek yanağını öptüm.
"Gece ile döneceğim, beni merak etme."
"Söyle o serseriye geçen gün ki gibi geç getirmesin seni!" Tam gülerek ona cevap verecekken Gece'yi görmemle kıkırdadım. Babamın olduğu tarafın kapısını açıp onunla ağız dalaşına girerken ben de onları izleyip gülüyordum. Onların sayesinde neşem yerine gelmişti. Her defasında ne kadar şanslı olduğumu hissettiriyorlardı.
Gece, "Sen artık yaşlı bir adamsın. Kızını kaçıracağım, kabullen işte," dediğinde babam, "Ben seni ezer geçerim be!" diyerek kendini savunsa da sonunda dayanamayarak ikimizi de arabadan kovdu. Gülerek babama el sallayıp arkamı döndüm ve biraz uzağımızda bizi izleyen Evran ve Özgür'ü gördüğümde istemsizce derin bir nefes aldım.
"Niye bakıyor bunlar?" Gece huysuzca ve sinirle konuştuğunda dudaklarım aralansa da söyleyecek bir şey bulamadım. Onlarla zaman geçirmiş olsa da böyle şeyleri, özellikle yanında ben varsam, sevmezdi.
Bize doğru geldiklerini gördüğümde dudağımın içini ısırdım.
"Selamlar gençler!" Özgür gülümseyerek bize bakarken gözlerimi zorla da olsa Evran'dan çektim. Bıkkın bir yüz ifadesi vardı ve rahatsız olduğunu anlamamak imkânsızdı. Gece ile iyi anlaştıklarını biliyordum. Gerçekten sorunu benimle miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sürat
General FictionBenliğini acılara köle yapmış genç bir adam ve hayatı boyunca mutluluğu tatmış genç bir kız... En büyük korkuları hız iken tutkuları olabilecek mi? Üç genç... Üç taze hayat... İki farklı aile... En büyük korkuları, en derin tutkularıydı hız." *Güven...