Taksi köşelerinde Gece için endişelenen temsili Asel :)
Keyifli okumalar ^^
Çantamda eksik bir şeylerin olmadığından emin olduktan sonra yaklaşık yarım saattir acele etmemi söyleyen babamın yanına indim. Merdivenlerden indiğimi görünce asık suratını saklama gereği görmeden, "Sonunda kızım," diye mırıldandı. Hızlı adımlarla yanına varıp yanağına bir öpücük kondurduğumda gülümsemeye başlamıştı bile. Kocaman ve mükemmel bir kalbi olan harika bir babaya sahiptim ben.
"Ama daha yeni uyandım ne yapabilirim?" diye söylendiğimde gözlerini devirip çantasını eline aldı. "Ayrıca sen niye hiç dinlenmedim?"
"Ben arabada biraz uyudum. Amcan kullandı arabayı," dedikten sonra koltuğun üzerinde uyuyakalmış annemin yanına dönüp alnını öptü. Üzerini örterken yüzünü kaplayan gülümsemeden bihaber olduğuna emindim. Annem de babam da farkında olmadan birbirleri için bir şeyler yapıp sonra da çok değerli bir mücevhere bakarmış gibi gülümsüyorlardı. Aynı tebessüm onları izlerken bana da bulaşıyordu. Yıllar geçmişti ama hala ilk gün ki gibi aşıklardı birbirlerine. Bazen aralarındaki bu aşkın ne zaman son bulacağını merak ediyor, sonra da bunun gerçekleşme ihtimali bile ödüm koparıyordu.
"Hadi daldın," diye seslenen babamı takip edip evden çıktım. Birlikte arabaya bindiğimizde hemen kemerimi bağladıktan sonra derin bir nefes aldım. Babamın yanında araba korkum kendini daha az gösteriyordu. Ona inanıyor ve güveniyordum. Üstelik beni o arabadan kurtaran kişi de babamdı. Benim için arabalarla savaşan kara şövalyemdi.
"Araba korkundan ne zaman kurtulmayı isteyeceksin diye merakla bekliyorum," dediğinde bir şey söylemeden onu dinlemeye devam ettim. Uzun süredir bu konu hakkında konuşmamıştık. "İşin aslı, artık pek umudum kalmadı. Sanırım daha uzun yıllar korkarak yaşamaya devam edeceksin."
"Gözlerimi kapattığımda o arabayı görüyorum hala," dedim omuzlarımı silkerek. "Saçma aslında. Üzerinden çok zaman geçti ve sen burnum bile kanamadan beni kurtardın zaten ama..."
Konuşmaya devam etmeyeceğimi anladığında direksiyonu sol eliyle tutarken sağ elini de bana doğru uzatıp elimi tuttu.
"Evlendiğimiz ilk zamanlarda annenin de başka nedenlerden dolayı yardım aldığını biliyorsun, sana anlatmıştık. Neden bir kez olsun sen de denemiyorsun?"
"Arabaları benimseme ve onlardan korkmama fikrini sevmiyorum," dedim kaşlarımı çatarak. "İşe yarayacağını biliyorum, bunu hissediyorum. İşte bu yüzden gitmek istemiyorum."
"Çünkü zaten büyüdükçe korkunun azaldığını fark ettin değil mi? Bir şekilde, seni kurtardığım zamana ulaşıyorsun artık ve hoşlanmasan da korkun eskisi gibi değil."
"Beni bu kadar iyi tanımandan nefret ediyorum," diye mırıldandığımda, "Hayır etmiyorsun," dedi gülerek.
"Aslında biraz kopya çekiyorum," dedi birinin duymasından korkuyormuş gibi fısıldayarak. "Her ne kadar annenden çok farklı olduğunu söylesek de çoğu huyun ona benziyor. Bu kadar yıldır onu tanıyan biri olarak seni çözmem de pek zor olmuyor."
"Bunu bazen kıskanıyorum," dedikten sonra kemerim izin verdiğince babama doğru dönerek gülümsedim. "Annemi çok fazla seviyorsun. Tabii o da seni."
"Buradaki kıskanıyorum kelimesi, ben de istiyorum anlamında değildir diye umuyorum," diyerek kaşlarını çattığında suratımı asıp önüme döndüm. Yağız Atay; mükemmel bir eş, harika bir baba ve üst düzey kıskançtı.
Sanat okuluma geldiğimizde biraz gergin olsam da babama belli etmemek için duraksamadan içeri girdim. Emre Hoca'ya görünmek istemiyordum. Yalnızca prova yapacak ve çıkıp gidecektim. O beni tekrar dinlemek istediğini söylediğinde, her ne kadar hazır olduğunu sen anlayacaksın dese de, mükemmel söyleyecektim. Tıpkı istediği gibi duygu yüklü ve kusursuz olacaktı her şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sürat
Ficción GeneralBenliğini acılara köle yapmış genç bir adam ve hayatı boyunca mutluluğu tatmış genç bir kız... En büyük korkuları hız iken tutkuları olabilecek mi? Üç genç... Üç taze hayat... İki farklı aile... En büyük korkuları, en derin tutkularıydı hız." *Güven...