Keyifli okumalar :) Yorum yapmayı unutmayın lütfen^^
Günler aynıydı. Hayatım bundan önceki yirmi yılda da olduğu gibi rutin halinde ilerliyordu. Hayatıma yeni yeni dahil olan, daha doğrusu olmasını istediğim insanlar beraberinde biraz olsun değişikliği getirse de çoğu şey eski düzenini koruyordu. Her zaman olduğu gibi, daha dersimin başlamasına yarım saat varken kızlarla birlikte kafede oturuyorduk. Ünlülerden, kıyafetlerden, moda olmuş garip şeylerden kısacası dört kızın bir araya geldiğinde konuşabileceği her şeyden konuşmuştuk. Normalde kahkahalar atarak bulunduğum bu ortamda basit bir tebessümden başka bir şey gelmiyordu içimden. Kızların zoruyla birkaç kelime ederek muhabbetlerine katılsam da içimdeki durgunluğu uzaklaştıramıyordum.
Pelin ve Tuğçe'ye göre, Damla yanımda olmadığı için depresyona girmiştim ve bunu kesinlikle bir hakaret olarak görüyorlardı. Evet, belki çok yakın arkadaş değildik ama derdim varsa paylaşabileceğimi bilmem gerekiyordu. Bu kadar iyi niyetli yaklaşmaları gülümsememi ve mutlu olmamı sağlasa da gözlerim yine de Damla'yı arıyordu işte ve tek derdim kesinlikle o değildi. Evran ile en son ders çalışmamızın üzerinden iki gün geçmişti ve hala ses yoktu. Bir tamirhanede çalıştığını öğrenecek kadar yol kat ettiğime sevinecekken birden bire ortadan kaybolmasıyla tekrar tüm hevesim kaçtı. Bilerek yapıyordu sanki. Tek bir kelime söyleyip beni mutlu ediyordu ve hemen arkasından mutluluğumu almak için bir şeyler yapıyordu. Üstelik haber vermesi gerekmez miydi? Değer verip vermemesi ya da benim onu gördüğüm gibi görüp görmemesi önemli değildi ki. Kendi zamanımdan çalarak ona ders çalıştırıyordum ve aksi bir durumda haberim olmalıydı.
Kızlarla birlikte derse gitmek için ayaklanırken bir yandan da Damla ile mesajlaşmaya devam ediyordum. İzmir'de gezip gördüğü her şeyi anlatırken ortaya çıkan enerjisi ve mutluluğu bana iyi geliyordu. Anne ve babası ayrılmıştı belki ama ikisiyle de gönlünce vakit geçirmek onun en doğal hakkıydı.
Önüme bakmadan ilerlerken birden birine çarpmamla durdum. Özgür'ün muzip bakışlarıyla karşılaştığımda tam gülümseyecekken yanında Evran'ı görmemle ne yapacağımı şaşırdım.
"Merhaba," diye mırıldandım daha çok Özgür'e bakmaya çalışarak ancak gözlerim bana ihanet ediyordu. "Kusura bakma, telefona bakıyordum."
"Önemli değil, biz de hızlı yürüyorduk zaten." Başımı sallayarak onayladığımda Evran'dan birkaç kelime beklesem de bir şey söylemeyeceğini anladığımda burukça gülümseyerek Özgür'e veda edip yanlarından ayrıldım. Salağın tekiydim. Kendi kendime hayaller kurup bunların gerçekleşebileceğine inanıyordum. Bir filmin içindeki ilgi bekleyen yakışıklı çocuk değildi Evran ya da ben, onun çevremde pervane olacağı kendine güvenen güzel kız değildim. İlk kalp çarpıntım, ilk hayal kırıklığım olacaktı ve ben buna alışmak zorundaydım.
"Asel?" Bana seslenen Evran'ı duyduğumda şaşkınlıkla olduğum yerde durdum ve arkamı döndüm. Hızlı adımlarla yanıma gelip, birkaç saniye hiçbir şey demeden bekledi. "İki gündür ders çalışmıyoruz. Bugün ders çıkışı işin yoksa çalışalım mı?"
Kendine güveni ve pişkinliği beni şaşırtırken kaşlarımı çatıp kollarımı göğüs hizamda kavuşturdum. Beden dilinden bir şeyler anlayabiliyorsa çok şey anlatmaya çalışıyordum şu an.
"Bir şeyler söylemen gerekmiyor mu?" diye sordum önce. Boş boş yüzüme bakmaya devam ettiğinde, "İki gündür yoktun sonuçta. Ders çalışırken bir anda habersizce ortadan kayboldun," diye ekledim. "Nereye ya da neden gittiğin beni ilgilendirdiğinden değil ama yine de bilgilendirilmeye hakkım vardı."
Yine bana asır gibi gelen sessizlikten sonra başını hafifçe eğip derin bir nefes verdi. Beni tersleyeceğini ya da kalbimi kıracak bir şeyler söyleyeceğini sanırken," Haklısın," demesiyle şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım. "Ailevi nedenlerden dolayı şehir dışındaydım. Kusura bakma," diyerek kestirip attığında daha fazla bir şeyler anlatmayacağını kabullendim. Üstelik bu sefer uzatmadan tek seferde kusura bakma diyebilmişti. "Eğer çalışmaya devam etmek istemezsen..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sürat
Ficção GeralBenliğini acılara köle yapmış genç bir adam ve hayatı boyunca mutluluğu tatmış genç bir kız... En büyük korkuları hız iken tutkuları olabilecek mi? Üç genç... Üç taze hayat... İki farklı aile... En büyük korkuları, en derin tutkularıydı hız." *Güven...