19. Bölüm/2

3.5K 272 19
                                    

Keyifli okumalar :) Lütfen yorum yapmayı unutmayın 

Evran ile konuştuktan sonra içim içime sığmamıştı tüm gün. Geriye kalan iki dersim bana bir ömür gibi gelirken dakikaları saydığımı hatırlıyordum en son. Dersten çıkıp kafede beni beklediğini umduğum Evran'a bir an önce gitmek istesem bile yine onun için rutinimi değiştirmeyecektim. Beklemeliydi. Söylediği onca şeyden sonra zaten hemen affetmiş ve ders çalıştırmayı kabul etmiştim. Birazcık beklemesi bunların yanında hiçbir şeydi.

"Biraz dersi dinlesene Asel." Pelin'in sesini duyduğumda dikkatimi derse vermeye çalışsam da nafileydi. "Derste bahsettiği her şeyi soruyor, biliyorsun."

"Biliyorum ama hiç canım istemiyor Pelin," dedim omuz silkerek. "Sonra notları alırım ben senden."

"O konuştuğun çocukla mı ilgili yoksa?" İtiraf etmeliyim ki sesindeki ima heyecanlanmama neden olmuştu ancak yine de, "Ne alakası var?" dedim hemen. Daha fazla konuşmaması için önüme döndüğümde o da dikkatini tekrar derse verdi. Bölümde aramızın iyi olduğu birkaç kızdan biriydi Pelin. Damla ile arkadaşlığımız farklı bir boyutta olduğu için genelde kafa kafaya verdiğimizde hepsini çekiştirsek bile aslında iyi kızlar olduklarını da biliyorduk. Sırrımı verip özelimi açmazdım belki ama sohbet etmekten de çekinmeyeceğim insanlardı. Zaten kimseyle de bir problemim yoktu.

Sonunda ders bittiğinde rahatlayarak ayağa kalktım. Aceleyle eşyalarımı toplayıp kızlara veda ettikten sonra hızlı adımlarla çıkışa doğru yürüdüm. Bir an önce kafeye varıp Evran'ın beni beklediğini görmeliydim. Kırılan gururum bu şekilde daha iyi hissederdi.

Montumu giymeye çalışırken telefonum çalmaya başladı. Damla'nın aradığını görünce meşgule alıp en yakın zamanda arayacağıma dair mesaj çekerken birine çarpmamla irkildim.

"Burnum acıdı," diye söylendim ters ters yüzüme bakan Gece'ye.

"Bunu duyduğuma sevindim." Gözlerimi devirip Damla'ya mesaj attıktan sonra elimde tuttuğum ıvır zıvırları çantama atıp dikkatimi tamamen Gece'ye verdim. Sinirli olduğu her halinden belliydi. "Nereye gidiyorsun böyle acele acele?"

"Hiç!" diyerek omuz silktikten sonra inandırıcı olmasını umduğum bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma. "Sen nereye? Dersin mi var?"

"Evet var," dedikten sonra bir adım geri çekilip çikolata kahvesi gözleriyle beni baştan aşağı süzdü. Asıl bombanın şimdi geleceğini biliyordum. "Dün niye gelmedin? Aslında gelmemenle ilgilenmiyorum. Neden gelmeyeceğini söylemedin?"

"Geç kalktım Gece. Sonra da unutmuşum işte."

"Yanlış cevap!" Gözlerimi devirip ofladım.

"Gerçekten bir şey yok, unutmuşum." Yalan değildi. Duygusal anlamda bir çöküş yaşarken Gece'ye haber vermek ilk olarak aklıma gelmemişti. Sonra da bir şeyler anlaması veya benim çenemi tutamama ihtimalim gözümü korkutmuştu ve aramamıştım. "Hadi sen geç kalma dersine." Uzanıp yanağın öptükten sonra gülümseyip kolundan ittirdim. İnanmış gibi durmuyordu ama üstelemedi. Ona gerçekleri anlatmaya kalksam daha cümlem bitmeden Evran'ı bulur ve kavgayı başlatacak ilk yumruğu yüzüne geçirirdi ki bu istediğim son şey bile olamazdı.

Gece'nin yanından ayrıldıktan sonra bir engele daha takılmamak için dua ederek kafeye vardım. Gözlerim kalabalıkta, tanıdık simaların üzerinde gezinirken en uçta oturan ve sanki ölümsüzlüğün formülünü okuyormuş gibi şaşkınlıkla kitaba bakan Evran'ı gördüm. Gerçekten çalıştırılmaya ihtiyacı vardı.

Gülüşümü gizlemeden ve hatta kıkırtılarımı bastırmadan yanına vardığımda kaşları daha çok çatıldı.

"Bu sene mezun olamayacağımı kabullenmem gerekiyor sanırım."

Son SüratHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin