Gece'den...
Zorlanarak da olsa gözlerimi açıp hazırlandıktan sonra salona doğru ilerlerken kendimi yemek masasında gerçekleşecek tartışmaya hazırlamaya çalışıyordum. Bugün hem herhangi bir işim hem de dersim olmadığı için evden çıkmamış ve neredeyse tüm gün uyumuştum.
Evran ile bu akşam için anlaşmış ve basit bir yarış yapmaya karar vermiştik. Henüz çok iyi tanıdığım biri değildi. Bu zamana kadar yalnızca sima olarak biliyordum onu ancak zaman geçirdikçe iyi anlaşabileceğim, dürüst biri olduğunu anlayabiliyordum. Genelde yakın arkadaşı Özgür ile takılsa da çevresinde çok seveni vardı. Başarılı bir yarışçıydı. Katıldığı yarışların çoğunu birinci ya da ikinci olarak bitiriyordu. Aynı yarışta bulunmamıştık hiç ama özel yarış ilk kez yapılacaktı ve ikimiz de katılacaktık.
Üçüncü sınıf olmama rağmen birinciliklerim, benden daha uzun zamandır okulda olan çoğu kişiden daha fazlaydı. Sonuçta üniversite ile birlikte girmemiştim bu işin içine. Liseden beri fırsat bulduğum her anı değerlendiriyordum ve çoğu kişiye göre daha iddialıydım. Ancak Evran... Garip bir adamdı o. Kaybedecek hiçbir şeyi yokmuş gibi yarışıyor ve sonunda gerçekleşebilecek hiçbir şeyi önemsemiyordu. İki kez yarışırken izlemiştim onu ve virajı alırken yaptıklarını hala net bir şekilde hatırlıyordum. Herkes gibi ben de yarışa başlarken birinci bitirmek için çıkıyor ve bunun için elimden geleni yapıyordum ancak hepsi buydu. Bana bir şey olursa ardımdan gözyaşı döküp üzülecek hatta kahrolacak, beni seven bir ailem vardı. Asel vardı! Hızı, arabaları onlara karşı savunsam da bazı şeylerin de bilincindeydim ve bu yüzden de elimden geldiğince dikkatli olmaya çalışıyordum. Evran gibi düşüncesizce yarışamazdım, yarışmamalıydım. Kendimi bu kadar kaptırırsam bir daha önünü alamazdım ve sonunda neler olabileceğini ya da ailemin bu kadarına nasıl tepkiler vereceğini düşünmek bile istemiyordum.
Huzurlu ve mutlu bir ailem oldu her zaman. Belki de Asel ile birlikte en büyük şansımız da buydu. Çok kalabalık değildik belki ama mutlu bir aileydik. Bu zamana kadar çıkardığım her soruna rağmen her zaman yanımda olmuşlardı ve ben, bunu göz ardı edemezdim. Daha küçücük bir çocukken bile insanlara zıt gidip kendi kafamın estiği şeyi yapmak isterdim. Sonunda üzülsem de mutlu olsam da kendi kararımın olduğunu bilmek büyük bir haz verirdi bana. Asel ile birlikte büyümüş olsak da onun gibi kolay bir çocuk olmamıştım hiç. Zor bir karakterim vardı, her zaman da öyle olmuştu biliyordum ancak bir gün olsun söylenmemiş ya da yüzüme vurmamıştı ailem. Şimdi yine onları dinlemeyerek bir yarışa gidecektim ve giderken de büyük bir olay çıkacağını biliyordum ancak vazgeçemezdim. Benim kararımdı ve sonunda üzüleceğim bir şeyler olsa bile onları üzmemek için elimden geleni yapıyordum. Dahasını yapamaz, mutlu olduğum şeyden uzaklaşamazdım. Tehlikeliydi belki ancak Asel'in şarkı söylerken hissettiklerinden daha azını hissetmiyordum.
Salona göz atıp televizyon izleyen babamı es geçerek mutfağa ilerledim. Annem daha panik ve gürültücü olsa da onu ikna etmek daha kolaydı. En azından babamla savaşırken yanımda birinin olması daha az yara almamı sağlardı. Baran Yalçın zor adamdı!
Kendi kendime gülümseyerek, "Neler yapıyormuş benim annem?" diye seslendim. Sesimi oldukça neşeli tutmaya çalışırken annem de bu çabama gülümsedi. Başını çevirip bana baktığında ise gözleri birkaç saniye üzerimde dolandı.
"Saat dokuz oldu oğlum, nereye?" Yüzündeki gülümseme anbean solarken rahatsızca kıpırdandım yerimde.
"Dışarı çıkacağım işte," dedim omuzlarımı silkerek. Mutfak masasının üzerinde duran tabaklardan tırtıklamaya başlarken söylenmelerini beklesem de sessiz kalıp yalnızca suratını astığını gördüğümde kaşlarım çatıldı. "Anne niye hemen suratını asıyorsun? Merak etme bu saate kadar yemeği bir türlü hazırlayamamış olsan da yemeden çıkmayacağım evden." Aramızdaki elle tutulur elektriği biraz olsun azaltmaya çalışıyordum ancak başarılı olamadığım da aşikârdı. Keşke yanımızda Asel olsaydı, diye geçirdim içimden bir an. İlk önce yarışa gitmeme karşı çıkacak olsa da sonunda annemin üzülmesine de dayanamadığı için bir şekilde konuyu dağıtıp onu neşelendirirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sürat
Genel KurguBenliğini acılara köle yapmış genç bir adam ve hayatı boyunca mutluluğu tatmış genç bir kız... En büyük korkuları hız iken tutkuları olabilecek mi? Üç genç... Üç taze hayat... İki farklı aile... En büyük korkuları, en derin tutkularıydı hız." *Güven...