Tam arkamı dönüp gidecekken jin bana seslendi.
Jin:
Merhaba AsyaBiraz öncekine nazaran gülümsüyordu. Ama demin ki gibi icten gülümseyen jin deģildi bu.
Asya:
Merhaba... neyse görüşürüz.Diyip hızla arkama döndüm. Bir adım attığımda bileğimde hissettiğim elle tekrar önceki pozisyonuma dönmek zorunda kaldım.
Jin:
Asya. İstersen bizimle gezebilirsin.Dediğinde önce tuttuğu bileğime sonra jin'in gözlerine daha sonra da sang'a baktım. Sang sinirlenmişti jin in bu hareketine. Jin sang'ın bu halini farkedince bileğimi sakince bıraktı ve sanga döndü.
Jin:
Yani olur mu aşkımAsya:
Gerek yok. Yalnız gelmedim buraya. Siz eğlenmenize bakınDediğimde hızla arkama döndüm. Zaten jin in telefonu çaldığı için bu sefer peşimden gelmedi.
Jin:
Efendim abi!...Jin'in abisi mi vardı. Öf banane ki bundan. Onlarla aramızı baya açmıştım. Iyide ben pamuk seker alacaktım. Neyse kızlara uydururum bir şeyler. Ama kızlar beni mahvederler. Pamuk şeker bu boru değil ki. Tekrar dönsem de yanlış anlayacaklar. Iyide ben kimseye hesap vermek zorunda değilim ki. Tabikide gidip pamuk şekerlerinizi alacağım.
Tekrar pamuk şekerciye doğru dondüm ve ilerlemeye başladım. Jin hala telefonla konuşuyordu.
Aramızda kalsın çok cool duruyordu. Siyah kot pantolonunun üzerine deri montunu giyinmişti. Tek elinde telefon vardı. Diger eli ise pantolonunun cebindeydi. Kim seok jin i böyle hayal ederseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Ama bir sey farketmiştim. Jin neden o öldürücü ifadesini o güzel suratına yerleştirmişti. Telefon kulağındaydı ama konuşmuyor sadece karşı tarafı dinliyordu. İfadesi cok soğuktu. Onu bu zamana kadar hiç boyle korkunç görmemiştim.
Beni görünce gözelerini yüzüme dikmişti hiç ayırmıyordu. Sang ise sinirle olduğu yerde soluyordu. Kendimi suçlu hissetmiştim. Jin sang in yaninda bana bakiyordu. Bakmaması lazımdı. İçımde hissettiģim o suçluluk duygusuyla başımı one eģdim ve ayakkabımin ucuna bakarak yürümeye devam ettim.
Jin hala bana bakiyordu. Öldürücü ifadesiyle... demin mutluydu. "Aşkımlar" havada uçuşuyordu. Şimdi ne olmuştu ki. Asıl soru ben ne yapmıştım da bana boyle bakıyordu yine.
Tam yanından geçecekken sertce bileğimden tuttu. Sinirle ona baktım. Amacı neydi bunun.
Asya:
Ne yapıyorsun be!Hala telefonda karşı tarafı dinliyordu. Gözleri üzerimde değildi. Sadece gozlerini bir yere dikmiş ve dimdik oraya bakıyordu .
Asya:
Bıraksana jin... acıyor bileğimDediģimde yüzünü bana cevirdi ve gözlerimin içine baktı. Bileğimi sakince bıraktı. Yüzündeki öfke biraz olsada azalmıştı. Ama hala çok öfkeliydi.
Sonunda telefonu kapatmıştı. Sang' a dönmüştü bu sefer.
Sang:
Jin senin derdin ne.Jin:
Senin derdin ne asıl.Dedi ve sang'ın bileğini kavradı bu sefer. Işte daha deminki haline dönmüştü yine. O soģuk, korkutucu haline.
Asya:
Ne oluyor yaDedim caresizce. Jin bana dönmeden konuştu.
Jin:
Güzelim ne olur hiçir şey sorma ve beni takip et.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorlu Aşk (BTS)
FanfictionAldatılmış bir kız düşünün . Erkeklere karşı güvenini yitirmiş... Nereye gitse istemediği şeyle karşı karşıya kalıyor . Ne yaparsa yapsın kaçamıyor. Hayatının mahvolocagını düşünerek ülkesinden ayrılıyor. Ama bilmiyor hayatının ne denli olumlu degiş...