Çok özür dilerim gençler. Bölüm kısa oldu ve cok geç geldi. Ama gerçekten yazmaya vaktim olmadı. Sorunlarım vardı.
"Nereye kaçıyorsun güzelim"
Bu sesi duyduğumda ürpermiştim. Sesi ürpertici sessizlikteydi. Ciddi anlamda birazdan olacaklardan korkuyordum
Asya:
S sen...Hızlı nefes alışverişlerimden dolayı konuşamamıştım. Sadece şaşkınlık ve korku içerisinde karşımdaki kişiye bakıyordum. Öfkeyle bakan gözleri alev saçıyordu etrafa âdeta.
Asya:
Canımı acıtıyorsunDiye sitem ettiģimde bileğimi tutan elini gevsetmişti. Bir insanın bu korkutucu hali bile bu kadar tatlı ve göz kamaştırıcı olmak zorundamıydı? Ondan korkmam lazımdı deģilmi. Ama ben sanırım.. her neyse
Jin:
Neden habersiz gittin ha? Nerede o şerefsiz. Ne yaptı sana söylesene.Korku dolu gözlerle jin'e bakıyordum. Bir anda sol bileğimide bir el kavradı. Ama bu farklı birisinin eliydi. Sağ bileğimi jin, sol bileğimi ise arda tutuyordu. Jin öfkesinden kudurduğu için arda yı farketmemişti bile. Arda da jin i farketmemişti zaten.
Asya:
Bana o igrenç ellerinle dokunma pislik.Diyerek ardanın elinde ki bileğimi kurtardım. Zaten arda jin'e göre daha gevşek tutuyordu bileğimi. O yüzden elinden kurtulmam zor olmamıştı. Jin in siniri bileklerime işliyordu âdeta. Sanırım onu, çarşafla bağlamam ve otelden kaçmam oldukca sinirlendirmişti .
Ikiside nihayet birbirlerini farketmişti. Arda hızla bileğimi kavradı tekrar . Onun tenime dokunması beni iğrendiriyor bir o kadar da korkutuyordu.
Jin arda ya o kadar kötü bakıyordu ki gözlerinden ateşler, alevler, lav lar saçıyordu etrafa sanki . Bu bakışlar öldürücü bakışlardı. Ciddi anlamda öldürmekti bu... sonuçta az çektirmemişti bu arda bize deģil mi?
Ama anlamadığım şey neden jin in hala benim le hatta benim yüzümden ardayla uğraşıyordu ki. Somuçta beni ne kadar sevdigini soylese de o sang' ındı. Jin sang'ındı. Sang'da jin in. Bu düşünce canımı yakıyordu. Ne kadar umursamamaya çalışsamda yakiyordu işte.
Jin:
Dokunma lan ona piçArda:
Hadi ama kırıyorsun beni jin. Yapma böyleJin ne kadar öfkesinden kudursa da arda jine inat o kadar umursamaz ve alaycı tavrını takınıyordu.
Bir yandan jin, diger yandan ise arda bileklerimi çekistiriyorlardı. Ah sanırım bileklerim morarmıştı. Üzerimdeki yorgunluk ve halsizliğin üzerine bileklerimin acısıda eklenince berbat halde hissetmeye başlamıştım.
Asya:
Ikinizde bırakın!Diye bağırsamda kiymetli götlerine takmadilar beni. Zaten daha yeni toparlanıyorken tekrar bu halde olmak zorundamıydı sanki.
Jin:
Seni polislere bırakmayacağım. Seni... kendi ellerimle öldüreceğimJin' in sinir kat sayısı arttıkca bilegimi daha fazla sıkıyordu. Gözleri kararmıştı adeta. Ağzimdan hafif bir inleme çıktı. Ama beni yine umursamadı. Arda da sıkı tutuyordu bileģimi. Ama jin kadar canımı yakmıyordu.
Arda:
Bunu yapabileceğinden emin değilim. Benim arkam sağlam... ha eğer çok istiyorsan da dene. Beni öldürmeye çalış. Emin ol ben kurtulurum. Ama sen hapislerde çürürsün. Senin güzelinde bana kalmış olur.Arda her konuştuğunda jin bileğimi daha çok sıkıyordu. Bileģimin acısından dolayı istem dışı gözlerim dolmuştu. Ama ikiside görmesin diye göz yaşlarımı geriye doğru itelemiştim.
Arda:
Bir bakmışsın senin güzelin benim güzelim olur ha ne dersin?Son cümlesini bana bakarak söylemişti. Tek gözünü kırpmayıda ihmal etmemişti tabi...
Jin o anda beni hızla çekti. O an ne olduğunu bile anlamamıştım. Ardanın elimdem bikeģim kurtulmuştu ama jin hala sıkıca bileģimi tutuyordu.
Ardanın gözüne yumruk attı. Ama bu başka tür yumruktu. Sanırım arda bir kaç saate birinci dünya savaşından çıkmışa dönecekti.
Sonunda jin bileğimi birakmıştı. Bileğime baktığimda morarmaya başlamıştı bile. Diher elimle aciyan bileğimi ovalamaya başlamıştım .
Jin ardanın üstüne oturmuş onu bir güzel dövüyordu. Etraftakiler jin i durdurmaya çalışiyordu. Ben ise onlara boş gözlerle bakıyordum. Sanki zaman kavramı durmuş gibiydi. Yorulmuştum çünkü. Düşünmekten, şu boktan hayata hala devam etmekten yorulmuştum. Hayatın bana bir kere güomemesinden yorumuştum. Benim sonumun mutsuz bitmemesinden yorulmuştum. Kısacası... yorulmuştum işte...
Gözlerim in üstune sanki baskı uygulanıyordu. Vücudum halsizlemeye başlamıştı. Jin in ardaya bağırırken ki sesi, arda nın alay dolu sözleri, insanlar ın onları ayırmaya çalışırken ki sarfettikleri sözler bir uģultuya dönüşmüştü. Sonra her sey kulakalrımda çınlamaya başlamıştı. Başıma müthiş bir aģrı saplanmıştı. Sanki bir iğneyi defalarca kafama saplayıp çıkarıyorlardı. Burnumdan ağzıma kadar inen , kokusundan nefret ettiģim o iğrenç sıvıyı hissediyordum artık. Buda neyin nesiydi. Başımdaki o acı ağrıdan dolayı kendimi yere bırktım ve çığlık atmaya başladım.
Başıma saplanan ağrıdan dolayı istemedende olsa yumruklarımı soğuk zemine vurmaya başladım çığlıklarımın arasında. Bunu hangi ara yaptığımın farkında bile değildim. Neler oluyordu bana böyle. Birisi beni engelliyordu ama ona bakmamıştım bile . Hala yumruklarımı soğuk zemine vuruyordum. Ağrı şiddetlendikce yumruklarımda şiddetleşiyordu.
Sonunda birisi bileklerimi tutu. Sağ bileğimde ki acıdan dolayı tekrar bağırdım. Kriz geçiriyor gibiydim. Bileklerimi tutan jin di.
Jin:
Güzelim sakin ol lütfe. Nerde kaldı bu lanet olası doktor.Jin hızlı hızlı nefesler alıyordu
Demindem beri beni engellemeye çalışan jin miydi? Bu yüzden mi nefes nefese kalmıştı?Başıma yine büyük bir aģrı saplanmıştı. Tekrar zemine vuracakken jin tekrar engelledi. Bende yumruklarımı jin in göğsüne vurmaya başlamıştım . Jin büyuk bir telaşla bana bakiyordu.
Jin:
Güzelim... l lütfen sakin olHaka yumruklarımı ona vuruyordum. Bu kadar berbat bir ağrı olabilirmiydi Allah aşkına. Konuşamıyordum bile. Jin tekrar bileklerimi tuttu ve beni kucağına oturtup kollarina sıkıca sardı. Ona vurmama engel olmuştu.
Jin:
Şşşt sakin olSesi oldukca kısık çıkmıştı.
Jin:
Birazdam doktor gelecek. Her sey geçecek.Ona sarılırken gözlerim artık karanlığı seçti ve kapandılar.
Sınır: 55
Yorum ve voteleri unutmayın gençler😉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorlu Aşk (BTS)
FanfictionAldatılmış bir kız düşünün . Erkeklere karşı güvenini yitirmiş... Nereye gitse istemediği şeyle karşı karşıya kalıyor . Ne yaparsa yapsın kaçamıyor. Hayatının mahvolocagını düşünerek ülkesinden ayrılıyor. Ama bilmiyor hayatının ne denli olumlu degiş...