"Hayat acı ve kötüdür.Bunu insanlara göstersem bile,
Onlar hep iyilerin kazanacağını düşünüyorlar.
Şimdi karşımda can veren o insan..
Ben öldürmesem bile,
Engel olamadım.
Beni zincirlediler.
Gözüm doluyor..
Nefesi tekleyen, yavaşça hiçliğe bakan gözleri..
Akan kanı sarı üçgen vücuduma doğru geliyor..
Beni buradan kurtarın.
Kurtarın ki karşımda bana son sözlerini söyleyemeyen mat, ışığı sönmüş kahve gözlerinin sahibine yardım edeyim.
O benim düşmanım.
Destek... Güç verin.
Kırayım bu beni çevreleyen zincirleri..
O benim düşmanım..
Içimde yanan alev beni öldürüyor..
Bu his ne, bilemem ama o insan..
Çam ağacım...
Ölme.
Dayan, lütfen...
Iste son düşünceleri buydu şeytanın. Ama kurtulamadı o zincirlerden. Önündeki ölen çocuk ile birlikte öldü orada. Kaç bin yaşındaki o şeytan..
Saf enerjisini bozdu. Hikaye başlamadan bitti.Her hikaye mutlu sonla bitmez..."
Sarı saçlı genç kalktı onu dinleyen küçük çocukların arasından. Birçok hikaye yalandı. Bir insanı nasıl besleyen ümit olsa bile, yalan.. hiç bir zaman iyi olmamıştır. Ister beyaz yalan diyin, ister geçici bir yalan. Ama onlarda yalandır.
Oduncunun Pinokyo oğlunu şöminede yakmasından, pamuk prensesin bakir ve namuslu olmamasından, rapuzelin kör olmasından.. hep kötü sondur hayat.
Mesela, kırmızı Başlıklı Kız ve büyük anneyi kurtaran avcının hiç varolmaması gibi.. üç küçük domuzun ölmesi.. sinderellanın cam ayakkabılarının ayaklarını kesip parçalanması..
Bir şeytanın büyüden kurtulamadığından ölen çocuğa kadar..
Arkasına dönüp ona gelen kıza gülümsedi.
"Hoş geldin~ çok beklettim mi?"
"Hayır, mabel. "
"Hadi o zaman, dipper'ı ziyaret edelim. Sonuçta kaç gündür hava iğrenç bir şekilde lodoslu! Dipper korkmuş olmalı."
Mabel yanındaki genç ile birlikte ormanın içine daldı. Burası o kadar ferah bir yerdi ki.. açık alan büyük, ortam yemyeşildi.
İkili vardıkları mezarın başına çöktüler. Mabel aldığı buketi bırakırken, genç mezardan uzak duruyordu. Bir şeytan pismanlik duyabilir miydi?
"Bak biz geldik dipper! Sana güzel çiçekler getirdim. Bill de gelmek istedi. Ama hala pişman. Onu affet olur mu?"
Mabel günlük olaylarını anlatırken Bill bacaklarını kolları arasına almış, mezara bakıyordu. Gözleri gelen görüntü ile tekrar yaşarırken, mabel doğrulup bill'in yanına gitti.