"Biliyorum. Ama senin de beni anlamanı umuyorum. Spidey son nefesini vermek üzere ve ben hiçbir sikim yapamıyorum!"
..
Tilki, Bill ve dipper'a yöneldi. Başı hafif eğikti ve uzaktan tuhaf sesler geliyordu.
"Eninde sonunda geleceğimi biliyor olman gerekiyor. Senin aksine benim dolaşmam gereken Yıldızlardan çok boyut var ve.. anlarsın ya, hergün düşüncesizce de olsa yeni boyut açılıyor. İnsanlar son dedikleri her daim devam ediyor. Yazılmış senaryo ve Hikayelerin sonu yok." Tilki bir süre dipper'a baktı. Sonra ön patisini kaldırıp ısırdı ve kanını dipper'ın yanağına damlattı. Tek damla sonrasında kanattığı bölgeyi yaladı. Bill eliyle kan damlasını gösterdi.
"Bu ne olacak?" Tilki ona bakarak hafifçe tebessüm etti.
"Bu kanı yala ve dipper'ı dudağından öp. Ve bir daha asla Korunmasız şeylere girmeyin. Vücudunuzun yarısı kaybolmuş durumda ve ruhunuzun parçaları yolda dağılmış." Bill yutkundu.
"Bekle! Ben on--" Tilkinin sert bakışı ile susmuş onun dediğini yapmıştı. Kanı yanağından temizleyip, dudaklarına kondurmuştu. İkisi de hissettiği garip kaşınma sonrası rahatlamıştı. Bill güçlerine kavuşmuşken, dipper gözlerini açmış ve bill'den uzaklaşmıştı. Tilki döndü ve ayaklarını kendine çekerek oturan deadpool'a yaklaştı.
"Saati bana ver. Onu kıracağım. Yoksa imkansız, rahatlayamam." Deadpool saati çıkarıp tilkiye uzattı. Kenardan gelen mavimsi ışık, onlara çarpmıştı. Deadpool ve saatin önünde olmadığını fark eden tilki etrafa baktı. Deadpool bir ağaçtaydı. Bill ise tekrar dipper'a yapışmıştı.
"HARRY! " gelen ses ile tilki iç çekti.
"Ah, harika zamanlama. Muhteşem!" Sonra saatin gittiği tarafları aramaya başladı. Bulduğu zaman onun aşağıya düştüğünü, orada bir yarık daha açmaya başladığını fark etti. Yarığın içine atlayacağı sırada yanından geçen- düşen kişiyle duraksadı.
"Harry?" Tilki gözlerini kıpıştırdı.
"Bu filmde var mıydı?" Arkasına bakınca onun belalı üçlüsü ile birkaç büyücünün birbirine girdiğini gördü. Yanına gelen başka biriyle kafası oraya döndü. Sarı saçlar ile tanımaması imkansızdı.
"Salak Potter!" Diye kendince konuştu.
"Wade! Bill! Buraya!" Kio bağrınca uçurumun kenarında olan Draco irkilmiş ve geri adımlayarak dengesini yitirmişti. Onlara doğru gelen üçlü de aşağı anlayınca, zavallı Draco da onlarla bir düşmüştü. Tilki de arkalarından atladı. Dörtlü üst üste düşmüşken tilki en tepeden aşağı atladı ve etrafa garipçe bakan gözlüklü çocuğun yanına gitti.
Harry ise nereden geldiğini bilmediği bir dürtü ile oraya koşmuş ve buraya gelmişti. Neden olduğunu bilmiyordu. Yanına gelen tilkiyi ve arkada sızlanan dörtlüye baktı.
"Draco'nun yanından ayrılma, hadi." Harry tikliden aldığı emir ile yavaştan-hiç bir bok anlamasa bile- Draco'nun yanına gitti. Wade ise saatin açık kolla çok zarara yol açacağının bilincinde, korkuyordu.
Bill ve dipper'a gelirsek.. kesinlikle hiç bir şey anlamıyorlar ve şu Wade denen kırmızılı şeye inandıkları için pişmanlık duyuyorlardı.
Draco biraz daha Harry'e yaklaştı ve fısıldadı.
"Neler oluyor? Bu bir tür büyü mü?" Harry bilmem anlamında omuz silkti. Wade yavaşça tilkinin yanına geldi.
"Neredeyiz?" Tilki partisi ile önünü gösterdi.
"Şekerden yapılma bir dünyadayız. Ve bu bana bir yerden tanıdık-- ov..." Tilki etrafı aramaya başladı.
