Sumut olabilir ^^ uyarı yapayım da :3
Siyah saçlarının el verdiğince görünen yüzünde şeytani bir sırıtma vardı. Gözleri karşıya alay ve nefret karışımı bakarken, karşısındaki üç kişi kaşları çatık bakıyordu. Iki kişi mi desek?
Will kaşları çatık olsa da hala ağlamaklı bakarken, ikizler saf öfke ile bakıyordu.
"Hey, ezikler! Güçleriniz sadece kolyelerinizde, değil mi? Siz zahmet etmeyin. Ben alırım." Kız elinden çıkan mor renk, ikizlerin kolyelerinde de belirdi. Kolyeler yerinden çıkarak havada kıza doğru süzüldü.
"Hayır, tyrone! Ne yapacağız!"mabel korku ve sinir karışımı kardeşine döndü. Tyrone direk karşıya bakıyordu.
"Ne olacak Will onları bize getirecek."Will korku dolu gözlerle ona döndü.
"Ben en güçsüz şeytanım! Mavi saf demek! Efendim ben mora karşı çıkamam!" Tyrone sinirle will'e döndü.
"Yapacaksın. Hemen!" Will gözlerini kapatıp kıza döndü.
"Pfffttt~! Pardon? Üstüme bu en düşük Enerjili ve korkak şeyi mi salacaksınız? Bill olsa en azından tedirgin olurdum!" Kahkaha attıktan sonra birden durdu ve havada güçleri ile tuttuğu iki taşı eline aldı ve sıkarak kırdı. Paramparça olan taşlar elinden Kum gibi akarken tekrar kahkaha attı.
"Hadi ama will cipher! Taşları alıp sahiplerine götürsene. Aaaa... tüh, sanırım onları kırdım!" Deli gibi bir bakış atıp tekrar kahkaha attı. Birden durup somurttu.
"Sizi öldüreceğim ikizler. Ve bu korkak şeytan sizi kurtaramaz. "Elini yukarı kaldırdı ve arkasında dört tane mor Kılınç belirdi. Tyrone mabel'a döndü.
"KAÇ MABEL! HEMEN!"mabel ilk itiraz edecek gibi olsa da Will'e inandı ve kulübeye koştu. Orası şeytan geçirmezdi. Tyrone will'e döndü.
"Birşeyler yap!" Will korkakça cevap verecekken, kız dört kılıcı da tyrone fırlattı ve tyrone yere serildi. Will titreyerek baktı. Gözleri dolmuştu.
"E-efendim..."dedi yavaşça yaklaşırken. Biri kaburgalarının ortasına isabet etmişti ve büyük ihtimal yemek borusunu kesmişti, biraz da akciğeri... İkincisi mide ile diyaframın olduğu yere isabet etmişti. Üçüncüsü de kasıkları ve bağırsaklarına... dördüncüsü ise,...
tam kalbine...
"Will..."diye fısıldadı tyrone. Will yanına gelip sesini duymak için eğildi.
"En azından... mabel..yardım.." will gözünden yaş gelirken kafasını eğdi.
"Tyrone..." kız kahkaha atınca gözünü kapattı.
İçindeki kanı hissediyordu.
"Bu kadar çabuk mu ölüyorsun? Hadi ama daha saldırmadın bile!"kız gülerken will dişlerini sıktı.
Tyrone hissetti...
Will ayağa kalkıp yüzünü gökyüzüne çevirdi. Tek gözünden akan siyah yaş, yanaklarından çenesine, çensinden boğazına geçti. Kız ağlayan will'i görünce şeytani bir şekilde sırıttı.
"Sadece ağlıyor musun sen! Şeytan olmayı bile hak etmiyorsun!" Kahkaha attı.
"Sıradan yaşlar mavidir."dedi will gözleri kapalıyken.
"Ve, mavi yaşam. Su ve gökyüzü olsa da.. koyusu siyah denilen en sert tondur. Ve sen şeytan,.." gözünü açtı. Ağlamaklı hiçbir duygu yoktu o parıltılarda.
"İçimdeki kilitli duyguyu ortaya çıkarmak için zorladın." Gözlerinin çok koyu bir tona dönüştüğünü gördü kız. Şaşkınca bakarken, will hiç olmadığı kadar psikopatça gülümsedi. Hâlâ gökyüzüne bakıyordu. Sanki gökyüzünün mavisinin Hemen ardındaki siyah sonsuz ve bilinmez uzayın orada olduğunu insanlara söylemek istermiş gibi.
